Erdoğan'a gerekli "milli uyarı"nın gücü

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "Sorun, Kürt sorudur. Devlet hata yapmıştır" şeklinde açtığı çığırın, geldiği ve geleceği nokta baştan belliydi.Erdoğan'ın "bayram değil seyran değil, eniştem neden..?" diye sorduracak cinsten "Diyarbakır çıkışı"na kimler sevindi, kimler memnun kaldı, kimler göbek attı?Çıkış sonrası karşı açıklamalardan ve alınan yeni pozisyondan belli.Dağdaki Murat Karayılan memnun...Şehirdeki Zanagiller sevinçli...Politik arenadaki DEHAP, bayram sevinci içinde "gün bugün" deyip kendini feshetti, Zanagillere iltihak etti... Hep beraber, PKK'ya mersiyeler dizdiler.PKK kendini ağırdan sattı; memnuniyetini "politik manevra"ya dönüştürdü.Yetinmedi; 1 ay mühlet tanıdı. Ateşkes ilan etti... Böylece son sözü PKK söylemiş oldu...PKK'nin ateşkes ilanı, bazılarınca "güzel bir gelişme" olarak algılanabilir; ama hakikatte bu ilanı, "devlete meydan okumak, devlete mühlet tanımak" olarak okumak lazımdır.PKK, adeta Erdoğan'ın şahsında Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne "1 ay içinde ne yapacaksan ortaya getir, eteğindeki taşları dök, aksi halde..." demektedir.Erdoğan'ın "ilkesiz ve uygunsuz" çıkışı, PKK'ya bu fırsatı tanımıştır.40 bin can feda edilerek bugüne gelinen "terör belası"na ilişkin gerçekleri göz ardı ederek, "Sorun Kürt sorunudur, devlet hata yapmıştır" diyebilen Erdoğan, "PKK'nin söz konusu mühleti" karşısında "hatasız bir devlet yöntemi" belirlemiş midir?"Masum kanına doymayan terör"e karşı "devletin hatasız mücadele yöntemi" nedir?Bu arada Ankara Cumhuriyet Savcılığı, "terör örgütü PKK'yı ve Apo'yu övme" gerekçesiyle DEHAP'a soruşturma başlatıyor.Ankara Cumhuriyet Savcılığı, acaba Erdoğan'ın "Sorun, Kürt sorudur. Devlet hata yapmıştır" çıkışına, Başbakan "dokunulmazlık zırhı"na bürülü olduğu için mi soruşturma ihtiyacı hissetmiyor, yoksa bu çıkışı "devletin temel üniter yapısı" açısından hiç mi riskli bulmuyor?DEHAP'ın soruşturmaya konu olan söylemleri, Başbakan'ın düdüğüyle başlamıştır. Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na göre, acaba bu "Diyarbakır düdüğü", hiçbir kıymet-i harbiyesi olmayan öylesine bir çıkış mıdır? Şu işe bakınız; Erdoğan, düdük çalıyor, ne ilginç gelişmeler yaşanıyor.Bu işler daha da sarpa saracak; bunu anlamak için kâhin olmaya gerek yok.Çünkü Başbakan, "Diyarbakır çıkışı"nı yaparken sehven veya gafletinden yapmamıştır. Sehven veya gafletinden yapsa, yanlıştan dönüş mümkündür.Çıkış hesaplı, programlı ve danışıklıdır. Dolayısıyla Erdoğan'ın girdiği ters yoldan geri dönüşü zor, belki de imkansızdır. Çıkışın asıl vahim tarafı da, işte bu "sehven veya gafletten olmaması"dır.Erdoğan'ı ayıktırmak ve girdiği yanlış istikametten geri çevirmek için, AB ve ABD'yi dahi sarsacak türden "şok tesirli milli uyarı"lar gerekmektedir.Bugün Erdoğan'ı bu "milli uyarı"dan mahrum bırakanlar, korkarım yarın Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin "temel üniter yapısı"ndan mahrum kalacaklardır.Bu gerçeği kavramak için çok uzaklara gitmeye gerek yok; Irak örneği somut, reel ve capcanlı bir örnektir. Irak'ın işgali bağlamında gerekli ve yeterli tavrı koymayanlar, bugün "ansızın üçe bölünmüş bir Federatif Irak"ı uzaktan seyrediyorlar. Gözümüzün önündeki bu örnek bile, ayıkmamız ve Erdoğan'ı "milli bir uyarı" ile ayıktırmamız için yeter de artar bile...