Ülkemizde gelir adaletsizliğini artıran enflasyon sorunu, hükümetin konuyu bilmemesi, gerçek bir çözümünün olmaması ve de yanlış uygulamaları sebebiyle derinleşmeye devam ediyor.
Gelir adaletsizliğini artırıyor, çünkü ülkemizdeki astronomik fiyat artışlarından en fazla etkilenen kesim ülke nüfusunun yüzde 90'ınından fazlasını oluşturan dar gelirli oluyor. Gelir düzeyi azaldıkça enflasyonun etkisi artıyor ve geliri minimum giderlerini karşılamaktan çok uzak olan dar gelirli bunu çok acı bir şekilde hissediyor.
Diğer bir husus ise, enflasyon arttıkça dar gelirlinin geliri aynı oranda artmıyor, sürekli erimeye devam ediyor, alım gücü düşüyor. Bu durumu, ekonomik verileri aktardıktan sonra detaylandıracağım.
Malum, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve akademisyenlerin oluşturduğu ENAG ağustos ayı enflasyon verilerini paylaştı.
TÜİK'e göre, enflasyon ağustosta aylık bazda yüzde 9,09 olurken, yıllık bazda yüzde 58,94 olarak gerçekleşti. ENAG'a göre ise, enflasyon aylık bazda yüzde 8.59, yıllık bazda yüzde 128,05 oldu.
Dikkat ederseniz, aylık bazda ilk defa TÜİK'in enflasyon verisi, ENAG'ın verisini geçmiş oldu. Bu oldukça ilginç bir durum.
TÜİK'in verisinde dikkat çeken başka bir husus ise, yıllık bazda yüzde 58.94 olan enflasyonunun son ayda yüzde 9,09 artması; yani enflasyon ciddi bir şekilde yükseliş eğiliminde.
Hatırlarsanız, Merkez Bankası yıl sonu enflasyon tahminini en son yüzde 22,3'ten yüzde 58'e çıkarmıştı. TÜİK'in ağustos enflasyonu daha şimdiden bu tahminin aşıldığını gösteriyor. Tahminlerini sürekli güncellemek zorunda kalan MB, görünen o ki, yeniden bir güncelleme yapacak.
Şimdi gelelim dar gelirlinin durumuna.
ENAG da enflasyon verilerini Türkiye'de belirliyor, TÜİK de.
ENAG diyor ki yıllık enflasyon yüzde 128, TÜİK diyor ki yüzde 59.
Dar gelirlilerin (emekli, asgari ücretli, memur), markete, pazara gittiğinde maruz kaldığı enflasyon yüzde 128 iken, maaşlarına yapılan zam genellikle resmi enflasyon oranında yapılıyor, yani yüzde 59 oranında… Arada bir uçurum var.
En son emekli aylıklarına gördük ki, bütçe açıklarını kapatmaya bir çözümü olmayan iktidar, artık gelir musluklarını da oldukça kısmış durumda.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in enflasyon verilerini değerlendirdiği açıklaması aslında durumun vahametini ortaya koyuyor:
"Enflasyonla mücadelenin biraz zaman alacağını biliyoruz. Geçiş dönemindeyiz. Enflasyonu kontrol altına almak ve daha sonra düşürmek için ne gerekiyorsa (parasal sıkılaşma, kredi politikası ve gelirler politikaları) yapacağız. Sonuçta sabretmemize değecek. Enflasyonla mücadelede kesinlikle kararlıyız."
Bu açıklamadan anlamamız gereken şu: Enflasyon ile mücadele için herhangi bir çözüm yok. Şimşek'in bahsettiği parasal sıkılaştırma, kredi politikası ve gelir politikaları ise bilinen ifadesiyle kemer sıkma politikaları oluyor.
Hala enflasyonun talep kaynaklı olduğunu düşünüyorlar ve vatandaşların gelirlerini tırpanlamaya devam edecekler. Enflasyonun asıl sebebi olan maliyet artışları konusunda ise en ufak bir düşünceleri yok.
Bunun sonucu olarak hükümet, enflasyonla mücadele adı altında dar gelirlinin gelirini daha da eritmeye devam edecek. Acı fatura her zaman olduğu gibi dar gelirliye kesilecek.
Millet olarak Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli'ni görmezden gelmeye devam ettiğimiz sürece millette ne bel kalacak, ne de cep.
İktidarıyla muhalefetiyle körü körüne, bilinçsizce, cahilce yapılan partizanlık maalesef gerçek çözümü görmemize en büyük engel.
Adeta güzel ülkemde körler sağırlar birbirini ağırlıyor.
Millet olarak yaşadığımız darboğazda feryat eden de biziz, bu darboğazı aşmamızı sağlayacak çözümü engelleyen de biziz.
Daha da geç olmadan, daha acı faturalar önümüze konulmadan, aklımızı başımıza alalım ve Milli Ekonomi Modeli'ni ülkemizde uygulayacak olan Bağımsız Türkiye Partisi'ne ve lideri Hüseyin Baş'a fırsat verelim.
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025
- Direnç kalktıkça, İsrail pervasızlaştı / 21.03.2025