Geçtiğimiz Pazar günü gazetemizin organize ettiği "Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt" sempozyumlarının 8'incisi İstanbul'da gerçekleştirildi.
Birçok akademisyenin birbirinden değerli sunumlar yaptığı Sempozyum'da, okunan Kur'an-ı Kerim'le, Grup Nefes'in icra ettiği Ehl-i Beyt ilahileri ve türküleriyle Ehl-i Beyt'in muhabbeti, feyzi programın başından sonuna kadar hissedildi.
Ve Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt tezinin sahibi, Ehl-i Beyt Külliyatı'nın sahibi, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Bey kürsüye geldiği zaman salonu ve salon dışını tıklım tıklım dolduran binlerce Ehl-i Beyt sevdalısı, Sayın Baş'ı büyük bir coşkuyla karşıladı.
Prof. Dr. Baş konuşmasının başında, Sempozyum'da yapılan konuşmalarda Ehl-i Beyt gerçeğinin layıkıyla dile getirildiğini ifade etti.
Sayın Baş, Haçlı dünyasının İslam'ı yok etme projelerinden bahsetti ve bu gayeye ulaşmak için de tarih boyunca özellikle birliğin adresi olan Ehl-i Beyt'e saldırdıklarını belirtti.
Bu saldırıların dün İngilizler tarafından bugün ise ABD tarafından yapıldığını belirten Baş, 18. yüzyılın başlarında İngiliz Sömürgeler Bakanlığı'nın bu noktadaki kararlarını tek tek saydı.
Yani İslam coğrafyasında Ehl-i Beyt'e karşı bilinçli bir duruş sergileyenler dün İngiliz bugün ise Amerikan ajanı?
Prof. Dr. Baş şöyle ifade etti: "İngilizler bu tip çalışmalarla birlikte maalesef İslam dünyasında çok ciddi bir yara açtılar ve Ehl-i Beyt ile ilk savaşı yapanlar onların etkisinde kalan insanlar oldu."
"Amerikalılar da aynen İngilizlerin yaptığı gibi İslam'la uğraştı ama adına 'Arap Baharı' dedi, 'ılımlı İslam' dedi, 'Dinlerarası Diyalog' dedi, 'Medeniyetler arası diyalog' dedi. Küresel sermayenin hâkimiyetini dünyaya biz yayacağız milletin karnı doyacak dedi. Bu etkileşimle Irak, Afganistan, Suriye ve Tunus... 22 İslam ülkesi harabeye döndü."
Bugün Prof. Dr. Baş Ehl-i Beyt'e sahip çıktığı için, bu noktada doğruları delilleriyle birlikte ortaya koyduğu için O'nun söylemediklerini söylüyormuş gibi gösterip iftira atıyorlar.
Prof. Dr. Baş, konuşmasında onlara şu cevabı verdi:
"Şimdi bu adamlar kalkmışlar 'bu adam Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'e dil uzattı' diye bana iftira ediyorlar. Bakın 'Hu Allahümme Salli Ala Muhammed' diye başlayan 'Ebu Bekir, Ömer, Osman...' diye devam eden Salat u Selamımız var. Onları Salat u Selam içine alan Haydar Hoca'dır yahu. Biz bunu bir defalığa mahsus değil her gün okuyoruz. Kendi yazdığım dua kitabımda özel olarak okuduğum duaları okurken başında Hz. Ebu Bekir efendimizin ismini anıyorum. O fitne, o şeytanlık ancak sizin eseriniz olur. O Hz. Ebu Bekir, Peygamber Efendimizin kayınpederi, O Hz. Ömer, Peygamber Efendimizin kayınpederi. Ben sen miyim ki onlara hakaret edeyim."
Prof. Dr. Baş, konuşmasının devamında, Gadir-i Hum'da Maide 67'nin gereği Peygamber Efendimizin Hz. Ali'nin hilafetinin ilanını, Maide 3. ayetin de Hz. Ali'nin hilafetiyle ilgili olduğunu ve dinin bu hilafet ilanıyla tamamlandığını, bununla ilgili 222 Ehl-i Sünnet kaynağının var olduğunu, inkarının alsa mümkün olmadığını belirtti.
Ehl-i Beyt'le ilgili ayetleri ve hadisleri okuyan Sayın Baş, Ehl-i Beyt'in kimler olduğunu da tek tek ifade ederek "Ehl-i Beyt kâinatın direkleridir. Kim bu direklere sarılırsa hidayettedir" dedi.
Sayın Baş, Ehl-i Beyt toplantısına katılanlar için de büyük bir müjde verdi: "Sizin de bu toplantılara iştirak etmenizden dolayı, gönülden inananların tamamı, hem peygamberin hem Hz. Fatıma'nın, hem İmam Ali'nin, hem İmam Hasan ve Hüseyin Efendilerimizin şefaatine mazhar oldunuz. Bundan kuşkunuz olmasın."
Sayın Baş'ın bu müjdesi gözyaşları içinde büyük bir coşkuyla ayakta alkışlandı.
Allah kendisinden razı olsun, çünkü o bizleri ayıktırmasaydı, ne bu toplantılar olurdu ne de Ehl-i Beyt'ten bir haberimiz olurdu. Maalesef büyük bir batıl içinde debelenip dururduk.
İçinde bulunduğumuz yanlışları doğru kabul etmeye devam eder, Allah'ın ve Habibi'nin murat ettiğinin çok ötelerinde olurduk.
Allah'a binlerce şükür olsun ki, bugün Prof. Dr. Haydar Baş var ve bizler O'nun sayesinde doğruyu, yanlışı, hakkı, batılı, güzeli, çirkini, samimi olanı, niyeti bozuk olanı net bir biçimde öğrenebiliyoruz.
Bu sebeple bugüne kadar bildiğimiz yanlışların kefareti olarak Ehl-i Beyt'e daha fazla sahip çıkmalı ve Nuh'un Gemisi'ne tüm insanları davet etmeliyiz. Ehl-i Beyt'le bizleri buluşturan Prof. Dr. Baş'ı da bu kutlu davasında her daim yanında olmalı, o'nu asla yalnız bırakmamalıyız.
Allah Ehl-i Beyt'in yolundan bizleri ayırmasın, Onların şefaatlerinden bizleri mahrum etmesin.
Birçok akademisyenin birbirinden değerli sunumlar yaptığı Sempozyum'da, okunan Kur'an-ı Kerim'le, Grup Nefes'in icra ettiği Ehl-i Beyt ilahileri ve türküleriyle Ehl-i Beyt'in muhabbeti, feyzi programın başından sonuna kadar hissedildi.
Ve Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt tezinin sahibi, Ehl-i Beyt Külliyatı'nın sahibi, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Bey kürsüye geldiği zaman salonu ve salon dışını tıklım tıklım dolduran binlerce Ehl-i Beyt sevdalısı, Sayın Baş'ı büyük bir coşkuyla karşıladı.
Prof. Dr. Baş konuşmasının başında, Sempozyum'da yapılan konuşmalarda Ehl-i Beyt gerçeğinin layıkıyla dile getirildiğini ifade etti.
Sayın Baş, Haçlı dünyasının İslam'ı yok etme projelerinden bahsetti ve bu gayeye ulaşmak için de tarih boyunca özellikle birliğin adresi olan Ehl-i Beyt'e saldırdıklarını belirtti.
Bu saldırıların dün İngilizler tarafından bugün ise ABD tarafından yapıldığını belirten Baş, 18. yüzyılın başlarında İngiliz Sömürgeler Bakanlığı'nın bu noktadaki kararlarını tek tek saydı.
Yani İslam coğrafyasında Ehl-i Beyt'e karşı bilinçli bir duruş sergileyenler dün İngiliz bugün ise Amerikan ajanı?
Prof. Dr. Baş şöyle ifade etti: "İngilizler bu tip çalışmalarla birlikte maalesef İslam dünyasında çok ciddi bir yara açtılar ve Ehl-i Beyt ile ilk savaşı yapanlar onların etkisinde kalan insanlar oldu."
"Amerikalılar da aynen İngilizlerin yaptığı gibi İslam'la uğraştı ama adına 'Arap Baharı' dedi, 'ılımlı İslam' dedi, 'Dinlerarası Diyalog' dedi, 'Medeniyetler arası diyalog' dedi. Küresel sermayenin hâkimiyetini dünyaya biz yayacağız milletin karnı doyacak dedi. Bu etkileşimle Irak, Afganistan, Suriye ve Tunus... 22 İslam ülkesi harabeye döndü."
Bugün Prof. Dr. Baş Ehl-i Beyt'e sahip çıktığı için, bu noktada doğruları delilleriyle birlikte ortaya koyduğu için O'nun söylemediklerini söylüyormuş gibi gösterip iftira atıyorlar.
Prof. Dr. Baş, konuşmasında onlara şu cevabı verdi:
"Şimdi bu adamlar kalkmışlar 'bu adam Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'e dil uzattı' diye bana iftira ediyorlar. Bakın 'Hu Allahümme Salli Ala Muhammed' diye başlayan 'Ebu Bekir, Ömer, Osman...' diye devam eden Salat u Selamımız var. Onları Salat u Selam içine alan Haydar Hoca'dır yahu. Biz bunu bir defalığa mahsus değil her gün okuyoruz. Kendi yazdığım dua kitabımda özel olarak okuduğum duaları okurken başında Hz. Ebu Bekir efendimizin ismini anıyorum. O fitne, o şeytanlık ancak sizin eseriniz olur. O Hz. Ebu Bekir, Peygamber Efendimizin kayınpederi, O Hz. Ömer, Peygamber Efendimizin kayınpederi. Ben sen miyim ki onlara hakaret edeyim."
Prof. Dr. Baş, konuşmasının devamında, Gadir-i Hum'da Maide 67'nin gereği Peygamber Efendimizin Hz. Ali'nin hilafetinin ilanını, Maide 3. ayetin de Hz. Ali'nin hilafetiyle ilgili olduğunu ve dinin bu hilafet ilanıyla tamamlandığını, bununla ilgili 222 Ehl-i Sünnet kaynağının var olduğunu, inkarının alsa mümkün olmadığını belirtti.
Ehl-i Beyt'le ilgili ayetleri ve hadisleri okuyan Sayın Baş, Ehl-i Beyt'in kimler olduğunu da tek tek ifade ederek "Ehl-i Beyt kâinatın direkleridir. Kim bu direklere sarılırsa hidayettedir" dedi.
Sayın Baş, Ehl-i Beyt toplantısına katılanlar için de büyük bir müjde verdi: "Sizin de bu toplantılara iştirak etmenizden dolayı, gönülden inananların tamamı, hem peygamberin hem Hz. Fatıma'nın, hem İmam Ali'nin, hem İmam Hasan ve Hüseyin Efendilerimizin şefaatine mazhar oldunuz. Bundan kuşkunuz olmasın."
Sayın Baş'ın bu müjdesi gözyaşları içinde büyük bir coşkuyla ayakta alkışlandı.
Allah kendisinden razı olsun, çünkü o bizleri ayıktırmasaydı, ne bu toplantılar olurdu ne de Ehl-i Beyt'ten bir haberimiz olurdu. Maalesef büyük bir batıl içinde debelenip dururduk.
İçinde bulunduğumuz yanlışları doğru kabul etmeye devam eder, Allah'ın ve Habibi'nin murat ettiğinin çok ötelerinde olurduk.
Allah'a binlerce şükür olsun ki, bugün Prof. Dr. Haydar Baş var ve bizler O'nun sayesinde doğruyu, yanlışı, hakkı, batılı, güzeli, çirkini, samimi olanı, niyeti bozuk olanı net bir biçimde öğrenebiliyoruz.
Bu sebeple bugüne kadar bildiğimiz yanlışların kefareti olarak Ehl-i Beyt'e daha fazla sahip çıkmalı ve Nuh'un Gemisi'ne tüm insanları davet etmeliyiz. Ehl-i Beyt'le bizleri buluşturan Prof. Dr. Baş'ı da bu kutlu davasında her daim yanında olmalı, o'nu asla yalnız bırakmamalıyız.
Allah Ehl-i Beyt'in yolundan bizleri ayırmasın, Onların şefaatlerinden bizleri mahrum etmesin.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Birlik ve beraberliğin merkezi: Ehl-i Beyt / 23.11.2024
- ‘Bugün ithal ettiğin et, yarını yok eder’ / 22.11.2024
- ABD’nin ‘balistik füze’ kararı ne anlama geliyor? / 20.11.2024
- Sıkıştıkça laikliğe saldırıyorlar! / 19.11.2024
- Daron Acemoğlu’nun zamanlaması manidar! / 16.11.2024
- Kötü ekonomi, ölümcül sonuçlar doğuruyor / 15.11.2024
- İşsiz, çalışan ve emekli, hepsi mağdur / 13.11.2024
- Beklenen enflasyona göre belirlemek büyük adaletsizlik! / 12.11.2024
- Atatürk, son anlarında çokça 'Allah' demiştir / 09.11.2024
- Trump’ın dönüşü, dünyayı ve Türkiye’yi nasıl etkiler? / 08.11.2024
- ‘Bugün ithal ettiğin et, yarını yok eder’ / 22.11.2024
- ABD’nin ‘balistik füze’ kararı ne anlama geliyor? / 20.11.2024
- Sıkıştıkça laikliğe saldırıyorlar! / 19.11.2024
- Daron Acemoğlu’nun zamanlaması manidar! / 16.11.2024
- Kötü ekonomi, ölümcül sonuçlar doğuruyor / 15.11.2024
- İşsiz, çalışan ve emekli, hepsi mağdur / 13.11.2024
- Beklenen enflasyona göre belirlemek büyük adaletsizlik! / 12.11.2024
- Atatürk, son anlarında çokça 'Allah' demiştir / 09.11.2024
- Trump’ın dönüşü, dünyayı ve Türkiye’yi nasıl etkiler? / 08.11.2024