Çocuklarını yeni bir okula kaydeden veya yeni bir öğretmene emanet eden veliler çocuklarını öğretmene teslim ederken söyledikleri çok anlamlı ve güzel bir söz vardır, "Hocam çocuğumun eti senin, kemiği benim" diye.
Bu sözün anlamı aslında bu milletin eğitime, öğretime ve öğretmene verdikleri kıymetin, değerin adeta bir özeti gibidir.
Şöyle ki; veli öğretmene demek istiyor ki;
Hocam aile olarak ben çocuğumun omurgalı bir insan olmasını sağlayacak onu ayakta tutacak, onun toplumda başı dik bir şekilde yürümesini, yaşamasını sağlayacak ahlakı, maneviyatı, millî duyguları, aile terbiyesini kalıcı bir şekilde adeta kemikleştirerek çocuğuma verdim, kazandırdım. Bu nedenle adeta kemik gibi sağlam olan bu ahlakın üzerine siz ne korsanız benim evladım o şekli alacak. Bir profesyonel olarak siz, bizim aile olarak yapamadığımızı ve eksik bıraktığımızı artık tamamlayınız.
Öğretmenim, artık siz, anne ve baba olarak bizim evladımızın özüne attığımız irfan temelinin, ahlak kolonunun ve vicdan kirişlerinin üstüne koyarak bu eseri yükseltmelisiniz, o kolon ve kirşlerin arasını doldurmak sizin o öpülesi mahir ellerinize kalmış, bu sizin işiniz.
Siz öğretmen olarak bizim bir veli olarak yapmaya çalıştığımız kolon ve kirişlerin arasını nasıl doldurmanız gerektiğini işiniz gereği çok daha iyi bilirsiniz. Eserinizin duvarını kerpiçle mi, taşla mı, gümüşle mi, altınla mı, elmas, pırlanta, inci ile mi örersiniz, doldurup yaparsınız bu sizin izanınıza, vicdanınıza, irfanınıza, bilgi ve kabiliyetinize kalmış. Biz size çocuğumuzu teslim ediyoruz.
İşte veliler en kıymetli varlıklarını bu duygu ve düşünceyle öğretmene emanet ederler. Teslim ederken "Eti senin, kemiği benim" sözü herhalde başka bir amaç veya başka bir anlam da söylenmiyor!
Yoksa medyadan çok büyük bir üzüntüyle takip ettiğimiz, hiçbir insanın özellikle hiçbir öğretmenin tasvip etmediği, edemeyeceği Aksaray ilimizde o öğretmenin!!! İlkokul beşinci sınıf öğrencisine okul koridorunda uyguladığı şiddet ve dayakta olduğu gibi hiçbir anne, baba, ebeveyn alın çocuklarımızı hastanelik oluncaya kadar kemiklerini kırın, canını acıtın, yüzünü gözünü morartın anlamını çıkartamaz.
Hiçbir öğretmen de temelini "Yaratılanı severim yaratandan ötürü" anlayışını, felsefesini baş tacı yapan öğretmenlik mesleğini bu şekilde anlamaz ve uygulamaz. Eşrefi Mahlûkat olan insanı eğitme görevi, görevlerin en kutsalıdır. Bu bilinç zaten öğretmenliği bir meslek olmaktan çok ötelere taşıyor. Öğretmenlik, peygamberlik vazifesinin adeta ruhunu taşır ve devamı gibidir. Şair ne güzel söylemiş;
"Muallim ordusu derken, çekirge orduları çıkarsa ortaya,
Artık hesap edin zararı!
'Muallimim' diyen olmak gerektir imanlı,
Edepli, sonra liyakatli, sonra vicdanlı.
Bu dördü olmadan olmaz:
Vazife, çünkü büyük."
Eğitimin temelinde samimi, ahlaklı iyi hoca vardır. Çünkü kötü hocadan, kötü öğretmenden iyi öğrenci çıkması da mümkün değildir. Tıpkı kem aletle kemalatın olmadığı gibi. Bazıları maalesef, görünüşte söz de Öğretmen olmuş ama ne öğretmenlikle alakası var ne de insanlıkla, adamlıkla. Giyimiyle, kuşamıyla, hal ve hareketleriyle, konuşmasıyla sanırsın pavyon, gazino kapısını bekleyen sarhoş bekçiler gibi. Bu insanın rehberlik yaptığı öğrenci sorun çözmez ancak sorun çıkarır. Çünkü kötü örnek oluyorlar. Adeta şairin vurgu yaptığı Çekirge sürüsü gibi ekinlerimizi yok ediyorlar, nesillerimizi bozuyorlar, çocuklarımızın içindeki ışığı söndürüyorlar. Çok şükür ki bunların sayıları eğitim ordusun da azdan da az. Ama maalesef iyilerin güzelliklerinden ziyade kötülerin kötülükleri daha çok reyting yapıyor ki onlar gündem oluyor.
Samimi, inançlı, fedakâr, çalışkan, başarılı öğretmenlerimizi daha çok ön plana çıkarmalıyız.
Ancak, tekrar vurgulayalım ki öğretmen önce samimi, inançlı olmalı… Özellikle Anadolu mayasıyla mayalanmak bunu gerektiriyor .Çünkü inanmadan ne öğretmen olunur, ne de öğrenci!..
Öncellikle Türk kültür ve medeniyetiyle örtüşen, çağına ışık olacak bir İddiası, bir ideali ve de 'idea'sı olmalı öğretmenin en önce.
Bir de öğretmen, yaptığın işi severek, sevinerek, inanarak ve en önemlisi içselleştirerek samimiyetle yapacak ki netice alabilsin.
Akabinde edepli olmalı... Mütevazı, ahlaklı ve de ahenkli… Çünkü söylediğinden çok yaptığı öğreticidir öğretmenin.
Duruşu, davranışı, kişiliği eğitimde vereceği bilgiden daha öndedir daima. O nedenledir ki Anadolu'ya irfan medeniyetinin mayasını çalanlar ilk önce; 'Edep yahu!...' ilkesini baş tacı etmişlerdir, Sonra liyakatli, sonra vicdanlı… Olmayı bu toprakların insanlarına aşılamışlardır öğretmişlerdir.
Bu dördü olmadan ne muallim, ne öğretmen, ne de hoca olunmaz. Aslında hiçbir şey olunmaz. En önemlisi de adam olunmaz.
Nihayetinde vazife büyük mü, çok büyük! Yük ağır mı, evet çok ağır!
Tekrar şairin söylediğine dönersek; O öğretmen de "edep, mütevazılık, ahlak, ahenk yoksa o kişi, olur adeta bir çekirge ordusu. Gerisini varın siz tahmin edin. Artık hesap edin zararı.
Tıpkı bugün olduğu gibi…
Ancak, öğretmenlerimizin üzerinde ekonomik zorluklara bağlı olarak bir yoksulluk mobbingine maruz kaldıklarını da görüyoruz. Öğretmen, çocuğuna harçlık verememenin, ev kirasını, kredi kartı borcunu, diğer taksitleri vs. ödeyememenin ezikliği ile sıkıntısıyla oluşan bozuk bir psikoloji ile sınıfa girmemeli. Öğretmenlerimize en kıymetli varlıklarımızı teslim ediyoruz. Ülkemizin geleceğini onlara teslim ediyoruz. Hakları ödenemez olan öğretmenlerimizi ekonomik, sosyal yönden diğer gelişmiş ülkelerdeki meslektaşlarının standartlarına kovuşturulması gerekiyor.
Çünkü açlık, yokluk küfre yakındır ve açlık en güzel insanı bile bozar. Allah kimseyi açlıkla yoklukla terbiye etmezsin! Bu sorunların hepsi samimi bir şekilde ele alınırsa çok rahat bir şekilde çözülür. Eğitim de, öğretim de, öğretmen ve öğrenci de hak ettiği kıymeti ve değeri her açıdan bulur.
Son söz Mevlana'mızın olsun "Samimiyet yoksa bilgi, birikim, liyakat, ehliyet, tecrübe vs. sahipsiz aksesuardan ibarettir.
- Nefs medeniyeti ve kalp medeniyeti / 06.01.2025
- Sadakatle, aidiyetle biz olabilmek / 02.01.2025
- Vatan beşikteki çocuğa aittir / 27.12.2024
- Ağaç yaş iken eğilir, ancak… / 31.08.2024
- Görünüyorum o halde varım / 07.05.2024
- Çanakkale ile İstiklal marşındaki ruh aynı ruh / 18.03.2024
- Matematiğin, fiziğin formülü mü yoksa insanlığın formülü mü? / 19.02.2024
- İnsanlığa insanlık yolculuğu şart / 15.01.2024
- Güçlü aile güçlü millet demektir / 19.12.2023