Az gelişmiş ülkelerin çoğunda ortak sorundur eğitim sistemi. Aslında sorun sistem değil, sistemsizliktir. Sürekli değişen, daha fayda verip vermediği anlaşılamadan kaldırılan, sürekli birinden birine geçilen, aslında çok da farklı olmayan müfredatlar, kitaplar?
Bir düşünün kendi çocukluğunuzda okul nasıldı? Dersler, sınavlar, ders kitapları? Şimdi nasıl? Ya da kardeşinizin, ya da çocuklarınızın döneminde? Şu an 3 ya da 4 çocuklu bir ailenin ortalama ikişer yaş arayla çocukları olsa hiçbiri bir diğeriyle aynı sistemde okumuyor. Lise 3 yıldı, 4 yıl oldu. 4+4+4'ten sonra ilkokul 4 yıla indi. Şimdi tekrar 5'e çıkması tartışılıyor. LGS, OKS, SBS, TEOG son 10?15 yıldaki ortaokul sınavlarının adları. ÖSS?ÖYS, YGS?LYS ise üniversite sınavlarının. Tabi adı değişmediği halde içeriği değiştiği yıllar da var.
En son 2013'te lise Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji derslerinin müfredatı ve dolayısıyla ders kitapları kapsamlı bir değişikliğe uğramıştı. Henüz değişim tam tamamlanmadı bile. 12. Sınıflarda ilk kez önümüzdeki yıl uygulanacak diye bekliyorduk ki Milli Eğitim Bakanlığı'ndan gelen açıklamaya göre tüm lise müfredatı tekrar değişiyor ve önümüzdeki yıl yeni haliyle uygulanmaya başlanacak. Şu anki müfredatın daha iyi olduğunu nereden düşünmüştük de uygulamaya koymuştuk? Şimdi neden yanlış olduğuna karar verdik de değiştiriyoruz? Daha tam olarak uygulanmadan, çıktıları görülmeden niye değiştiriyoruz? Bilemiyoruz. Ortalama 3 yılda bir büyük değişiklik oluyor eğitim sistemimizde ve hiçbir sistem de maalesef bıraktığımızdan daha iyi olmuyor ki çok kısa bir zamanda yeniden değişmesi gerekiyor.
Eğitim süreç gerektiren, üzerinde sıkı çalışılıp, araştırılıp öyle karar verilmesi gereken bir konu. Aceleye getirildiğinde, günübirlik kararlarla yaklaşıldığında sonuçları çok acı olabilir çünkü geribildirimi ya da çıktısı en az 10 hatta 20 yıl sonra ortaya tam olarak çıkar ve geri dönüşü, düzeltme şansı yoktur. O yüzden de gelişmiş ülkelere baktığınızda son derece bilimsel, araştırma ve tecrübelere dayalı oturmuş bir eğitim sistemi ve müfredatı olduğunu görürüz. Kolay kolay da büyük değişiklikler olmaz. Çünkü değişimin kendisi bile başlı başına bir zarar olabilir diye bakılır. Zira elinizdeki malzeme insandır. Yaptığınız iş sadece bilimsel değil aynı zamanda psikolojik ve sosyolojik sonuçları da olan, ülkenizin geleceğini elinizde tuttuğunuz bir iştir. Lakayt davranmak gibi bir lüksünüz yoktur.
Bizim sistemimiz ise amaçsızca sık sık değişiyor. Ama sonuçta hiçbir şey değişmiyor. Çocuklarımızı sınavdan sınava koşturup, bir sürü şey ezberletip birkaç gün sonra unutturuyoruz. Ama onları hayata hazırlamak, bir amaç vermek, önlerine bir hedef koymak, bir Türk gencinin taşıması gereken özellikleri onlara kazandırmak gibi bir idealimiz yok. Yenilenen hiçbir kitapta ya da konuda da bunu bulamıyoruz. Aslında bizim bir Türk genci modelimiz yok. O zaman biz neyi niye değiştiriyoruz?
Diyebilirsiniz ki birçok okul kapalı iken, öğretmenler mecburi izindeyken, ülkede bu kadar sorun varken sen neyi eleştiriyorsun? Haklı olabilirsiniz ama aslında bütün o sorunların nedeni de zaten eğitimsizlik değil mi? İnsan yetiştirememek değil mi? Biz ne zaman ki vatanına milletine bağlı, ahlaklı, araştıran, okuyan, sorgulayan, dürüst, sevmeyi, saygı duymayı bilen, vefalı, tarihini, dinini doğru şekliyle bilen ve ders çıkararak yaşayan ideal insanı yetiştirebilirsek, o zaman bütün sorunlarımız hallolacak. İşte o zaman değişim olacak. Hem de her alanda.
O günleri pek yakında görebilmek umuduyla?
Bir düşünün kendi çocukluğunuzda okul nasıldı? Dersler, sınavlar, ders kitapları? Şimdi nasıl? Ya da kardeşinizin, ya da çocuklarınızın döneminde? Şu an 3 ya da 4 çocuklu bir ailenin ortalama ikişer yaş arayla çocukları olsa hiçbiri bir diğeriyle aynı sistemde okumuyor. Lise 3 yıldı, 4 yıl oldu. 4+4+4'ten sonra ilkokul 4 yıla indi. Şimdi tekrar 5'e çıkması tartışılıyor. LGS, OKS, SBS, TEOG son 10?15 yıldaki ortaokul sınavlarının adları. ÖSS?ÖYS, YGS?LYS ise üniversite sınavlarının. Tabi adı değişmediği halde içeriği değiştiği yıllar da var.
En son 2013'te lise Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji derslerinin müfredatı ve dolayısıyla ders kitapları kapsamlı bir değişikliğe uğramıştı. Henüz değişim tam tamamlanmadı bile. 12. Sınıflarda ilk kez önümüzdeki yıl uygulanacak diye bekliyorduk ki Milli Eğitim Bakanlığı'ndan gelen açıklamaya göre tüm lise müfredatı tekrar değişiyor ve önümüzdeki yıl yeni haliyle uygulanmaya başlanacak. Şu anki müfredatın daha iyi olduğunu nereden düşünmüştük de uygulamaya koymuştuk? Şimdi neden yanlış olduğuna karar verdik de değiştiriyoruz? Daha tam olarak uygulanmadan, çıktıları görülmeden niye değiştiriyoruz? Bilemiyoruz. Ortalama 3 yılda bir büyük değişiklik oluyor eğitim sistemimizde ve hiçbir sistem de maalesef bıraktığımızdan daha iyi olmuyor ki çok kısa bir zamanda yeniden değişmesi gerekiyor.
Eğitim süreç gerektiren, üzerinde sıkı çalışılıp, araştırılıp öyle karar verilmesi gereken bir konu. Aceleye getirildiğinde, günübirlik kararlarla yaklaşıldığında sonuçları çok acı olabilir çünkü geribildirimi ya da çıktısı en az 10 hatta 20 yıl sonra ortaya tam olarak çıkar ve geri dönüşü, düzeltme şansı yoktur. O yüzden de gelişmiş ülkelere baktığınızda son derece bilimsel, araştırma ve tecrübelere dayalı oturmuş bir eğitim sistemi ve müfredatı olduğunu görürüz. Kolay kolay da büyük değişiklikler olmaz. Çünkü değişimin kendisi bile başlı başına bir zarar olabilir diye bakılır. Zira elinizdeki malzeme insandır. Yaptığınız iş sadece bilimsel değil aynı zamanda psikolojik ve sosyolojik sonuçları da olan, ülkenizin geleceğini elinizde tuttuğunuz bir iştir. Lakayt davranmak gibi bir lüksünüz yoktur.
Bizim sistemimiz ise amaçsızca sık sık değişiyor. Ama sonuçta hiçbir şey değişmiyor. Çocuklarımızı sınavdan sınava koşturup, bir sürü şey ezberletip birkaç gün sonra unutturuyoruz. Ama onları hayata hazırlamak, bir amaç vermek, önlerine bir hedef koymak, bir Türk gencinin taşıması gereken özellikleri onlara kazandırmak gibi bir idealimiz yok. Yenilenen hiçbir kitapta ya da konuda da bunu bulamıyoruz. Aslında bizim bir Türk genci modelimiz yok. O zaman biz neyi niye değiştiriyoruz?
Diyebilirsiniz ki birçok okul kapalı iken, öğretmenler mecburi izindeyken, ülkede bu kadar sorun varken sen neyi eleştiriyorsun? Haklı olabilirsiniz ama aslında bütün o sorunların nedeni de zaten eğitimsizlik değil mi? İnsan yetiştirememek değil mi? Biz ne zaman ki vatanına milletine bağlı, ahlaklı, araştıran, okuyan, sorgulayan, dürüst, sevmeyi, saygı duymayı bilen, vefalı, tarihini, dinini doğru şekliyle bilen ve ders çıkararak yaşayan ideal insanı yetiştirebilirsek, o zaman bütün sorunlarımız hallolacak. İşte o zaman değişim olacak. Hem de her alanda.
O günleri pek yakında görebilmek umuduyla?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Asude Havuzlu / diğer yazıları
- Mutluluk… / 22.11.2020
- Üniversite sınavındaki sorunları değil sistemi tartışalım / 02.07.2020
- Kaynakların sınırsızlığı üzerine / 23.04.2020
- Artık kimse... / 18.04.2020
- Yetim kalmak / 03.04.2020
- #HayatMEMleevesığar / 30.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın-II / 26.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın / 25.03.2020
- Başkalarının acısına bakmak / 05.03.2020
- Coğrafya kader midir? / 03.03.2020
- Üniversite sınavındaki sorunları değil sistemi tartışalım / 02.07.2020
- Kaynakların sınırsızlığı üzerine / 23.04.2020
- Artık kimse... / 18.04.2020
- Yetim kalmak / 03.04.2020
- #HayatMEMleevesığar / 30.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın-II / 26.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın / 25.03.2020
- Başkalarının acısına bakmak / 05.03.2020
- Coğrafya kader midir? / 03.03.2020