logo
30 KASIM 2024

Kaynakların sınırsızlığı üzerine

23.04.2020 00:00:00

Prof. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli'ni ortaya koyana kadar iktisatçılar insanların ihtiyaçlarının sınırsız, fakat bu ihtiyaçları karşılayacak mal ve hizmet miktarının yani bunlara cevap verecek kaynakların sınırlı olduğunu söylemişlerdi. Dolayısıyla iktisat ilminin tanımı; sınırlı kaynaklardan yola çıkarak sınırsız ihtiyaçları karşılama ilmi olarak yapılmıştı. 

Kaynakları sınırlı olarak gören ekonomistler, arz yanlısı modeller geliştirerek, üretime odaklanmışlardır. Çünkü bu mantığa göre ihtiyaçlar sınırsız olduğu için tüketimde her zaman fazlalık olacağından ekonominin asıl çözülmesi gereken problemi tüketim değil, üretimdir. Ancak bugün gelinen noktada deflasyonun yani tüketim eksikliğinin ortaya çıkmış olması bu modellerin yanlış temeller üzerine oturduğunu ispatlamaktadır.

Hatta son iki gündür petrol fiyatlarının eksi değerlere düşmesi bu durumu çok daha çarpıcı şekilde ortaya koymaktadır. Dünyaca yaşadığımız pandemi sürecinde öngörülemeyen şekilde daralan petrol talebi arzın devam etmesi ve depolama maliyetinin çok yüksek olması ile beraber böyle bir sonuç doğurmuştur. 

Deflasyon ihtiyaçların sınırsız olduğu zannını temelden çürüttüğü, aksine ekonomileri bekleyen en büyük sıkıntının tüketimde yaşanan darlık olduğu ortaya çıktığı halde, ürettiği mal ve hizmeti tüketemeyip stokları her geçen gün artan kapitalist anlayış artan nüfusu da bir problem olarak görmüş ve gerek savaşlarla gerekse açlık ve doğum kontrolü ile nüfusun azalmasını desteklemiştir.

Özellikle de Afrika ve Asya'da. Bir tarafta her geçen gün aşırı zenginleşen belli bir kesim-ülke de değil belli başlı aileler- diğer tarafta her geçen gün fakirleşen ülkeler. Demek ki aslında problemin bir boyutu da kaynaksızlık değil, mevcut kaynakların adaletsiz paylaşımı. 

Diğer taraftan kaynakların niye sınırsız olduğu meselesine gelecek olursak dünyaya şöyle bir bakmak aslında yeterli.

Her geçen gün teknolojinin ilerlemesi ile dün bizim için bir şey ifade etmeyen birçok madde artık hayatımızın bir parçası haline geldi. Enerjide dün karbon bazlı yakıtları kullanırken bugün hidrojen bazlı yakıtları kullanmaya başladık. Dün bor madenini hiç bilmezken bugün önemini biliyor ve verimli bir şekilde kullanıyoruz. Nükleer enerjiden faydalanmaya başladık. Sahip olduğumuz bilgi birikimi arttıkça kaynaklardan istifademiz de katlanarak artıyor.

Tükenmeye başladığı söylenen bir kaynağın yerini, bilgi ve teknolojide sağlanan gelişmeler sayesinde başka bir kaynak almaktadır. Örneğin petrol için yıllarca savaştı insanlar ancak gelinen noktada artık elektrikli araçlar var ve 2050 yılında piyasadaki araçların %90'ının elektrikli olacağı öngörülüyor. Hatta artık öyle bir döneme geldik ki atıkları bile enerjiye dönüştürebiliyoruz. Kirli suları damıtıp tekrar kullanıyoruz.

Aslında bu da fizik kanunlarının bir gereğidir. Lavoisier'in 'Maddenin Korunumu Kanunu' hiçbir maddenin kaybolmadığını sadece şekil değiştirdiğini söyler. Örneğin biz oksijeni tüketiyoruz ama buna karşılık ürettiğimiz karbondioksiti bitkiler kullanarak fotosentez yoluyla tekrar oksijene çeviriyorlar. Yeryüzünde her şey inanılmaz bir denge içinde. Çöplerden yakıt üretebiliyoruz. Rüzgar gülleri öyle ileri bir teknolojiye ulaştı ki yüksek verimle enerji üretebiliyoruz. Rüzgarın yok olması mesela mümkün müdür?

Fizik kanunları ile ve bugün artık teknolojik gelişmelerle de ispatlanan kaynakların sınırsızlığı mevzuu inancımız gereği de böyledir. Kur'an-ı Kerim'de Hud Suresi 6. ayette: 'Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki rızkı Allah'a ait olmasın.'  buyrulmaktadır. Yani iman ettiğimiz kutsal kitapta Allah (c.c.) yarattığı her canlının rızkını garanti ediyor. Rızık kelimesinin anlamı; 'Allah'ın canlılara yiyip, içmek ve yararlanmak için verdiği her şey' diye ifade ediliyor. Yani yemek içmek de rızıktır, soluduğumuz hava da rızıktır, giydiğimiz elbise de kullandığımız enerji de rızıktır.

Yaşadığımız dünyada böyle müthiş bir denge ve sınırsız kaynaklarımız olduğu halde dünya nüfusunun büyük bir kısmının açlık çekiyor olması hatta açlıktan ölüyor olması serbest piyasa anlayışının nasıl bir kaosa sebep olduğunun bir ispatıdır. 

Dünya hem sınırsız, hem de sürekli yenilenen kaynaklara sahiptir. Bu kaynakları kullanıp kullanmamak, yok edip etmemek bizim elimizde. Asıl bugün kontrol altına alınması gereken insan nüfusu değil, bu kaynaklara dünyadaki doğal dengeleri bozacak şekilde zarar verenler ve onları kendi kontrollerinde stoklayanlardır. Çünkü potansiyel olarak her birey kendi tükettiğinden daha fazlasını üretecek güce sahiptir. Bunun için gerekli kaynaklar mevcuttur. Gereken tek şey bu emeği devreye koyacak ve verimli kılacak bir ekonomik politikanın uygulanmasıdır. Bu da ancak Milli Ekonomi Modeli ile mümkündür. 

Kaynaklardan daha fazla istifade etmek aslında daha fazla iş gücü gerektirir. Artan nüfus yeni işgücü demek olduğu için, yeni kaynakların devreye konmasına da imkan sağlar. Örneğin, doğru bir tarım politikası ile kazanılacak her yeni işgücü topraktan daha fazla verim almamızı sağlayacaktır. Bugün kaynakların belli ellerde toplanması verimli olarak kullanılmalarını imkansız hale getirmiştir. Sınırsız kaynaklar belli ellerde tekelleşince yetersiz ve sınırlı hale gelmiştir. Halbuki bir millete ait kaynaklar o milletin ortak değeridir. O yüzdendir ki büyük sermaye ve teknoloji gerektiren enerji ve yeraltı kaynaklarının devlet-millet işbirliği ile işletilmesi gerekmektedir. 

Daha birçok açıdan açıklanabilecek bu konunun grafiklerle, ekonomi kuramları ile açıklanmış ayrıntılı halini merak edenler Prof. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli kitabından okuyabilirler. Ancak özetle şunu söyleyebiliriz; Prof. Haydar Baş bu modeli geliştirirken hem fizik kanunlarını hem de Allah'ın kanunlarını birlikte temel alarak -ki bu ikisi de zaten birbiriyle çelişmez- kurallarını ortaya koymuştur. Sonuç olarak; Milli Ekonomi Modeli tüketim merkezli bir denge modelidir. Bu modele göre iktisat bilimi sınırsız kaynaklardan maksimum derecede istifade ederek, her insana huzurlu bir hayat yaşatma ilmidir. 

Bu noktada asıl sorgulanması gereken bütün bu gerçekler apaçık ortadayken neden ekonomik modeller bu doğrulara sırtlarını döndüler ve afaki görüşlere yer verdikleri, bu kadar adaletsizliğe neden oldukları halde hala uygulanmaya devam ediyorlar? İşte bu sorgulamayı yaptığımız anda refaha ve huzura ereriz. Bu sorgulamayı yapan BRICS ülkelerinin geldiği nokta ortadayken, bütün bu sorunların çözümü olan modeli ortaya koyan Prof. Haydar Baş ömrünü bu gerçekleri anlatarak geçirmişken hala onun adını anmadan, modelini anlamadan, dinlemeden alıştıkları sisteme taassupla bağlı kalmak neden?  

 
Asude Havuzlu / diğer yazıları
Şimdi de açlık felaketi
İnsanlığın bittiği yer: Gazze
'NATO üyesi yapın savaşı bitirelim'
Zelenskiy'den ABD'ye mesaj
Antalya sallandı
Gazipaşa açıklarında 4.8 büyüklüğünde deprem
İzmir'de feci kaza
Patates yüklü kamyon, kavşakta araçların arasına daldı: 2 ölü, 7 yaralı
CHP - DEM buluşması
Gündem Bahçeli'nin Öcalan çağrısı
'Hudutlarımızı namusumuz bilip koruyacağız'
'Göç, göçmen konusuna kategorik olarak karşı çıkamayız'
Suriye'de neler oluyor?
Dışişlerinden kritik açıklama
Erdoğan’a İsrail ile ticaret protestosu
Korumalar apar topar dışarı attı
Arat başkanlığı da bıraktı
Beşiktaş'ta 1 seneyi tamamlayamadı
Mal varlıklarına tedbir kondu
Yenidoğan çetesi üyeleri hakkında karar
Asgari ücrette kritik gün
Komisyonun toplantı tarihi belli oldu
Türk-İş açıkladı
İşte Kasım ayı açlık sınırı
Bakan Güler: 'Sınırlarımızdan hiç kimsenin geçmesi mümkün değil'
Bakan Yerlikaya: ‘Dün 55 göçmen kaçakçısı ve bin 626 kaçak göçmen yakalandık’
AKP iktidarından önce böyle şeyler yoktu
Papa Franciscus, İznik'te 'Jübile Yılı' kutlayacaklarını açıkladı
Lübnan'da ateşkes yapan Netanyahu
Gazze'de anlaşmaya yanaşmıyor
Şimdi de açlık felaketi
İnsanlığın bittiği yer: Gazze
'NATO üyesi yapın savaşı bitirelim'
Zelenskiy'den ABD'ye mesaj
Antalya sallandı
Gazipaşa açıklarında 4.8 büyüklüğünde deprem
İzmir'de feci kaza
Patates yüklü kamyon, kavşakta araçların arasına daldı: 2 ölü, 7 yaralı
CHP - DEM buluşması
Gündem Bahçeli'nin Öcalan çağrısı
'Hudutlarımızı namusumuz bilip koruyacağız'
'Göç, göçmen konusuna kategorik olarak karşı çıkamayız'
Suriye'de neler oluyor?
Dışişlerinden kritik açıklama
Erdoğan’a İsrail ile ticaret protestosu
Korumalar apar topar dışarı attı
Arat başkanlığı da bıraktı
Beşiktaş'ta 1 seneyi tamamlayamadı
Mal varlıklarına tedbir kondu
Yenidoğan çetesi üyeleri hakkında karar
Asgari ücrette kritik gün
Komisyonun toplantı tarihi belli oldu
Türk-İş açıkladı
İşte Kasım ayı açlık sınırı
Bakan Güler: 'Sınırlarımızdan hiç kimsenin geçmesi mümkün değil'
Bakan Yerlikaya: ‘Dün 55 göçmen kaçakçısı ve bin 626 kaçak göçmen yakalandık’
AKP iktidarından önce böyle şeyler yoktu
Papa Franciscus, İznik'te 'Jübile Yılı' kutlayacaklarını açıkladı
Lübnan'da ateşkes yapan Netanyahu
Gazze'de anlaşmaya yanaşmıyor
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.