Dolar sopasıyla taviz, oyunlarıyla rant

Türkiye'de dolara endeksli bir ekonomik yapılanmamız var ve doğal olarak en ufak ekonomik, siyasi, toplumsal olayda bir anda fırlayabiliyor ya da inebiliyor, buna bağlı olarak da ekonomimiz allak bullak oluveriyor.Düşünebiliyor musunuz, emeğe ve alın terine bağlı reel ekonomi; ne olacağı belli olmayan, ancak doğru ya da yanlış tahminlerle anlamaya çalıştığınız ve de her şeyden önemlisi kontrolü de sizin elinizde olmayan sanal bir değere bağlı?Pratik olarak dolar kurundaki ani dalgalanmalar sebebiyle halkın çoğunun emek ve üretimi zayi olup giderken, bu dalgalanma ipinin ucunu tutan yerli ve yabancı azınlık bir grup hiçbir emek harcamadan oturduğu yerden haksız bir kazanç elde etmektedir.Bugünlerde doların 3 liranın üzerine çıkması üzerine yapılan değerlendirmeleri takip ediyorum. Sayılan nedenler arasında siyasi belirsizlik var, yaşanan terör olayları ve güvensizlik ortamı var, Merkez Bankası'nın tepkisizliği var, FED'in faiz artışı var?Elbette ki bunların da doların bu yükselişinde payı var ama asıl nedenin bunlar olmadığını ifade etmeliyiz. Sayılan bu nedenlerin dolar artışına etkisi, hipertansiyon hastası olan bir bünyenin tuz yediğinde tansiyonun çıkması gibidir. Türkiye'nin ekonomi bünyesi hastalıklıdır. Bunun asıl nedeni de üretim ve tüketim karşılığı milli paranın devreye konulmaması, piyasada bulunan azıcık paranın da doların tercümesi niteliğinde, Merkez Bankası'nda bulunan doların karşılığı olması, piyasadaki finans açığının dışarıdan alınan sendikasyon kredilerinin karşılığı bankaların sağladığı faizli kredilerle sağlanması, bağımlı olduğumuz doların kurunun dalgalı olması ve küresel şirketlerin belirlemesi, ihracatın, ithalatın dolara endeksli yapılmasıdır?Sizin ekonominiz bu kadar dolara ve dışa bağımlı hale geldiyse elbette ki dışarıda birisi hapşırdığında Türkiye ekonomisi hemen zatürree oluverir. Ya da içeride en ufak bir siyasi, ekonomik, toplumsal kriz yaşandığında bir anda düğmeye basılır ve ülke ekonomisi allak bullak oluverir.Ya da Türkiye'ye finans sağlayanlar aynı zamanda Türkiye üzerinde de menfur hesaplara, bölme planlarına sahip oldukları için en ufak bir tavizi kopartamadıklarında bir anda doların ateşini yükseltiverirler.Bir de işin kaymağını götürmek vardır ki, sizler yıllarca çalışırsınız, çabalarsınız atıyorum kenara 50 bin lira atarsınız; dolar kuru 2,5 lira olsun bunun dolar karşılığı 20 bin dolardır; bir anda dolar 3 liraya çıkar sizin paranız 16 bin 600 liraya eriyiverir.Bir günde 3 bin 400 lira zarar edersiniz. Peki, bu para nereye gider? Elbette ki düğmeyi basıp da doları yükseltenlerin cebine? Milyonlarca insan aynı zararı ettiğinde bu birilerinin cebine trilyonlarca paranın girmesi demektir. Peki, olması gereken nedir? Çözüm var mı?Elbette ki var. Nasıl birçok konuda tek çözüm Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli (MEM) ise bu problemin çözümü de sadece bu eşsiz Model'dir. MEM'de, milli para yani TL, emek ve üretimin karşılığı olacaktır. Piyasada gerek üretimde, gerekse tüketimde milli para dışında para kullanılmayacaktır. Sosyal devlet projeleriyle milletin cebine milli gelirden pay konulurken, üretim için gerekli olan para ise üreticilere sıfır faizle devlet eliyle sağlanacaktır. Bunun anlamı birilerinin faizle oturduğu yerden milletin emeğini sömürememesidir.Dolar kuru sabit olacaktır. Dış ticaret bütün ülkelerle milli paralar cinsinden yapılacağından dolar sadece ABD ile olan ticaretimizde, yani ithalatımızda kullanılacaktır.Böyle güçlü bir ekonomik zemine basan bir ülkede birilerinin doları aba altından sopa olarak kullanması mümkün değildir, doları çıkarıp indirerek haksız kazanç elde etmesi de mümkün değildir.Böyle bir ekonomide dışarıda fırtınalar esse de içeride bir sinek kanadının rüzgarı etkisi yapmaz. Bu sebeple milletimiz ayıkmalı ve ülkemizin geleceği açısından bu eşsiz çözümün, Model'in uygulanmasına fırsat vermelidir.