Suskunluk diz boyu. Oysa "kimin eli kimin belinde" belli. Otoritenin eli önce Meclis'te dokunulmazlıklara dokundu; şimdi sıra yargıda. HSYK (Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) her dört hâkimden birinin yerini değiştirdi. Yargıda hazırlıklar sürüyor gelecek misafirleri ağırlamak(!) için. Gelecekler belli: dokunulmazlıkları kaldırılan milletvekilleri.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, kendisine suikast girişiminde bulunan sanığı, delil yetersizliğinden beraat ettiren mahkemenin hâkim ve savcısını terfi ettirirken ve de siyasetten etkilenmesin diye Yargıtay'ı Ankara'dan uzakta Sivas'ta kurarken, Recep Tayyip kendi görüşlerine uymayan yargı kararlarını tanımadığı gibi kararları veren hâkim ve savcıları cezalandırmaktadır. Lehine karar verenleri de terfi ettirmektedir. Belediye Başkanlığı döneminde kendisini kalpazanlık suçundan aklayan Üsküdar hâkimi şu an Yargıtay Başkanı'dır. Başka lâfa ne hacet.
Şu satırları yazarken, dokunulmazlıkla ilgili anayasa değişikliği Erdoğan tarafından henüz imzalanmamıştı, neden? Kuşkular var. TBMM'nin anayasa değişikliğiyle ilgili kararı 15 gün içinde imzalanmalıydı. Ancak dokunulmazlıkları kaldırılanları yargılayacak hâkimler ya ters bir karar verirse ne olacak? İyisi mi böyle bir tatsızlık olmasın diye hâkimleri ona göre tayin edelim, gerekçesiyle Cumhurbaşkanı'nın imzası son güne bırakılmış olabilir!
Daha da zaman kazanmak için Cumhurbaşkanı, yeniden görüşülmesi amacıyla anayasa değişikliğini Meclis'e iade edebilir. Böylece bir 15 gün daha kazanılmış olur.
Ülkede onca ağır ve devasa sorun varken anayasa değişikliği ile dokunulan dokunulmazlık gündemi meşgul etmektedir. İşi bu kadar dolandırmaya gerek yoktu. TBMM basit çoğunlukla alacağı bir kararla dokunulmazlıkları kaldırabilirdi, anayasayı değiştirmeye gerek yoktu.
Bunun adı mecalsiz siyasettir. Dokunulmazlık konusundaki yetkisini TBMM devretmiş olacaktır. Diyecekleri de malum: bir kereyle bişicik olmaz! Bu dokunulmazlık bir kereye mahsus olarak kaldırılmıştır gerçekten de?özürleri kabahatlerinden büyük bu arkadaşların.
AKP tayfasının tabii başta reisleri olmak üzere iki düşüncesi vardı: Biri TBMM kararıyla dokunulmazlık kaldırılsaydı ilgili milletvekillerinin gerek komisyonlarda gerekse Meclis önünde savunma hakları olacaktı. TBMM İç Tüzüğü'ne göre "son söz savunmanındır". Ayrıca dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili TBMM kararının iptali için Anayasa Mahkemesi'nde(AYM) iptal davası açabilecekti.
AKP, anayasa değişikliği teklifi ile savunma hakkının önünü tıkamış, adalete erişim hakkını ortadan kaldırmıştır. Destek veren muhalifler de bu haksızlığa alet olmuşlardır.
Bir başka amaç, araya başkanlık yolunu açacak bir referandumu sıkıştırmak. Bu konuda destek bulmaları zordu. Başkanlık, olmazsa partili cumhurbaşkanı tasarımları şimdilik beklemededir.
Ayrıca dokunulmazlıkla ilgili anayasa değişikliği sadece bir kısım milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırıp diğerlerininkini kaldırmazken "eşitlik" ilkesine aykırı bir durumu da beraberinde getirmektedir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, kendisine suikast girişiminde bulunan sanığı, delil yetersizliğinden beraat ettiren mahkemenin hâkim ve savcısını terfi ettirirken ve de siyasetten etkilenmesin diye Yargıtay'ı Ankara'dan uzakta Sivas'ta kurarken, Recep Tayyip kendi görüşlerine uymayan yargı kararlarını tanımadığı gibi kararları veren hâkim ve savcıları cezalandırmaktadır. Lehine karar verenleri de terfi ettirmektedir. Belediye Başkanlığı döneminde kendisini kalpazanlık suçundan aklayan Üsküdar hâkimi şu an Yargıtay Başkanı'dır. Başka lâfa ne hacet.
Şu satırları yazarken, dokunulmazlıkla ilgili anayasa değişikliği Erdoğan tarafından henüz imzalanmamıştı, neden? Kuşkular var. TBMM'nin anayasa değişikliğiyle ilgili kararı 15 gün içinde imzalanmalıydı. Ancak dokunulmazlıkları kaldırılanları yargılayacak hâkimler ya ters bir karar verirse ne olacak? İyisi mi böyle bir tatsızlık olmasın diye hâkimleri ona göre tayin edelim, gerekçesiyle Cumhurbaşkanı'nın imzası son güne bırakılmış olabilir!
Daha da zaman kazanmak için Cumhurbaşkanı, yeniden görüşülmesi amacıyla anayasa değişikliğini Meclis'e iade edebilir. Böylece bir 15 gün daha kazanılmış olur.
Ülkede onca ağır ve devasa sorun varken anayasa değişikliği ile dokunulan dokunulmazlık gündemi meşgul etmektedir. İşi bu kadar dolandırmaya gerek yoktu. TBMM basit çoğunlukla alacağı bir kararla dokunulmazlıkları kaldırabilirdi, anayasayı değiştirmeye gerek yoktu.
Bunun adı mecalsiz siyasettir. Dokunulmazlık konusundaki yetkisini TBMM devretmiş olacaktır. Diyecekleri de malum: bir kereyle bişicik olmaz! Bu dokunulmazlık bir kereye mahsus olarak kaldırılmıştır gerçekten de?özürleri kabahatlerinden büyük bu arkadaşların.
AKP tayfasının tabii başta reisleri olmak üzere iki düşüncesi vardı: Biri TBMM kararıyla dokunulmazlık kaldırılsaydı ilgili milletvekillerinin gerek komisyonlarda gerekse Meclis önünde savunma hakları olacaktı. TBMM İç Tüzüğü'ne göre "son söz savunmanındır". Ayrıca dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili TBMM kararının iptali için Anayasa Mahkemesi'nde(AYM) iptal davası açabilecekti.
AKP, anayasa değişikliği teklifi ile savunma hakkının önünü tıkamış, adalete erişim hakkını ortadan kaldırmıştır. Destek veren muhalifler de bu haksızlığa alet olmuşlardır.
Bir başka amaç, araya başkanlık yolunu açacak bir referandumu sıkıştırmak. Bu konuda destek bulmaları zordu. Başkanlık, olmazsa partili cumhurbaşkanı tasarımları şimdilik beklemededir.
Ayrıca dokunulmazlıkla ilgili anayasa değişikliği sadece bir kısım milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırıp diğerlerininkini kaldırmazken "eşitlik" ilkesine aykırı bir durumu da beraberinde getirmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023