"Dinlerarası Diyalog" faaliyetleri, Başbakan Erdoğan'ın talebi ve ısrarıyla Varşova'daki Avrupa Konseyi toplantısının gündemine "öncelikli" olarak oturdu.Toplantıda Başbakan Erdoğan "Türkiye, coğrafi konumu gereği "Dinlerarası Diyalog" konusunda özel bir görev üstlenmiştir" ifadelerini kullanarak bu faaliyetler konusunda AB'den yardımcı olmasını talep etti.Bu talep doğrultusunda, toplantının kapanış bildirgesinde "Dinlerarası Diyalog, Avrupa Konseyi'nin öncelikli politikası olacaktır" denildi.Öncelikle "Dinlerarası" ya da yumuşatılmış ifadesiyle "Kültürlerarası Diyalog" nedir, hangi amaca hizmet etmektedir bunu irdeleyelim.Dinlerarası Diyalog, Papalığın II. Vatikan Konsili'nin 4. Oturumunda kabul edilen, "Nastra Aetate" diye bilinen konsil metninde aktarılan ve 28 Ekim 1965 'te Papa VI. Paul'un onayıyla ilan edilen, "Papalığın 3. bin yıl hedefi olarak açıkladığı Asya'nın Hıristiyanlaştırılması projesinin bir yöntemidir. Papalığın çağdaş Hıristiyanlaştırma ve misyonerlik usulü"dür.Dinlerarası Diyalog fikrini ilk ortaya atanların ve de o günden bugüne projenin uygulanmasını adım adım takip edenlerin resmi yayın organlarındaki tarif bu.Dinlerarası Diyalog faaliyetlerini bu kapsamda ilk Türkiye'ye transfer eden kişi, 1990'lı yıllarda ABD'nin ünlü düşünce kuruluşlarından olan Rand-Coorporation kuruluşunun "ılımlı Müslüman" ödülüne layık gördüğü "Hocaefendi" oldu ve 1998 yılında yaptığı Papa ziyaretiyle bunu Türkiye'ye ve dünyaya ilan etmiş oldu.Türkiye'de Hocaefendi ile başlayan bu süreç önceleri kültürel organizasyonlar olarak sahnedeydi: Abant toplantıları, diyalog sempozyumları, Müslüman bir kadınla, Hıristiyan bir erkeğin evlendirilmesi, papazlara iftarda sofra duaları yaptırmalar, "Hıristiyanlar da cennetliktir, Türban teferruattır, Hıristiyan şehitler" gibi ifadeler, Yahudi ve Hıristiyanlarla ilgili ayetleri çarpıtmalar, peygamberimizi ve sünnetini dışlama ve buna benzer birçok sosyal, kültürel ve dini yıkım faaliyetleri. Hedef milletimizi bir sonraki hamleye hazırlamak.3 Kasım seçimleriyle, Dinlerarası Diyalog, iktidarın öncelikli meselelerinden biri haline geldi. Dün sadece kültürel bazda görünen uygulamalar daha genele yayıldı. Örneğin Peygamberimizi ve sünnetini devre dışı bırakma din dersi kitaplarında yer aldı. Kitaplardan Kelime-i Tevhitteki "Muhammedur Rasulullah" ifadesi çıkarıldı. Kitaplarda "Büyük Dinler" başlığıyla İslam dini Yahudilik ve Hıristiyanlık'tan sonraya yerleştirildi ve Yahudilik Tevrat'tan, Hıristiyanlık ise İncil'den aktarıldı. Bu dinlerin sonradan tahrif olduğu ifadeleri de çıkarıldı.Danimarka ve diğer AB ülkeleri okullarında İncil'i Müslüman çocuklara bile şart koşarken, yüzde 99 Müslüman olan bir ülkemizin din dersi kitaplarında İslam'a bir Hıristiyanlık kadar bile yer verilmedi.İmar yasasında yapılan değişiklikle Müslüman mahallerinde 36 bin ev tipi kilisenin açılmasına olanak sağlandı ve Diyanet Vakıf-Sen Başkanı Bilal Eser'in ifadesiyle tam 40 bin Müslüman gencimiz Hıristiyan oldu.Bazı AKP'li Belediye Başkanları cami kapatıp kilise açma yarışına girdiler.Antalya Belek'te "Dinler Bahçesi" ve son olarak Şanlıurfa'da "Halepli Bahçe" adıyla misyonerlik yuvaları bizzat Başbakan Erdoğan ve resmi erkanla açıldı. Böylece Başbakan Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti tarihine "ilk Kilise açan Başbakan" olarak yerleşti. Benzerleri sırada bekliyor, mesela Zeytinburnu'nda da benzer faaliyetler var.Geçtiğimiz aylarda Belek'teki kiliseye bazı ilkokul öğretmenlerinin öğrencilerini uygulamalı din adı altında ziyaretler yaptırdığını basından öğrenmiştik. Bu anlattıklarımızın daha yüzlercesini belki basından takip etmişsinizdir.Dinlerarası Diyalog açıkça görülmektedir ki haçlı dünyasının kalbimize sapladığı bir hançer gibidir, hedefi net ve de açıktır: "Milli direncimizi kırmak".Misyonerlik teşkilatının önemli liderlerinden Louis Massignon'un Misyonerler Zirvesi'nde yaptığı konuşma bu gerçeği gözler önüne sermektedir."Müslümanların her şeyini tahrif ve mahvettik. Dinleri, inançları, ahlakları, dine bağlılıkları ve insani duyguları mahvoldu. Onların milli ve manevi değerlerini Batı medeniyetinin potasında eriterek kendimize benzettik. İslamiyet'ten uzaklaştırdık. İslamiyet'i öğrenmeyi, yaşamayı, namaz kılmayı ve Kur'an öğrenmeyi suç ve gericilik olarak göstermeyi başardık. Artık çoğu hiçbir şeye tam olarak inanmıyor. Ehl-i sünnet itikadı başta gelen düşmanımızdır. Bu itikadı geçmişte sapık olan inançlara kanalize ettik. Son yıllarda ise Müslüman görünen bazı ilahiyatçılarla 14 asırlık dinlerini, itikatlarını, ibadetlerini tartışır hale getirdik. Derin bir boşluğa düşürdük. Bundan sonra siz misyonerlerin işi daha kolaylaştı. Maaş bağlayarak, vize vaadi, yurt dışında iş imkanı hatta cinselliği kullanarak Müslümanları dinlerinden soğutun ve Hıristiyan yapınız."Evet. Bir misyonerin ağzından ülkemizde diyalog adı altında yapılan faaliyetler ve hedef işte böyle.Üzüldüğümüz nokta Haçlıların asırlardır hedefledikleri bu yıkım projelerini maalesef içimizden birilerinin alet olması, kalenin kapısını içeriden açması.O misyoner ve onun siyasi temsilcileri için kendi batıl düşüncelerini dünyaya hakim kılmak ve en büyük engel olarak gördükleri aziz Türk milletini ortadan kaldırmak ya da asimile etmek kendileri için bir görevdir de bizim içimizdekilere ne oluyor? Üstelik teklif de bizimkilerden geliyor.Oynanan oyunların hala farkında değil miyiz? Dün bütün dünyaya adaleti ve sevgiyi doya doya yaşatan bir milletin nesli olarak elimizde kalan bu son toprak parçasını da mı gözden çıkaracağız?Tarihe bir Alparslan, bir Fatih Sultan Mehmet, bir Ulubatlı Hasan, bir Mustafa Kemal olarak geçmek var, ya da vatanını ve milletini, bütün değerlerini satan bir hain olarak da.Lütfen ayık olalım, kendimize gelelim. Sahip olduklarımızı asla kaybetmeyelim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025