(dünden devam?)
Mustafa Kemal Atatürk, 16 Mart 1923 tarihli Adana esnafına yaptığı konuşmasında diyor ki:
"Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla alakası olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler asri olmayı kâfir olmak sanıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış tefsiri yapanların maksadı insanların kâfirlerle esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır."
"Muhterem sanatkârlar, aziz arkadaşlar, bilirsiniz ki, bizi yanlış yola sevk eden habisler alalesker din perdesine bürünmüşler saf ve nezih halkımızı hep şeriat sözleriyle aidata gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz? Görürsünüz ki, milleti mahveden, esir eden, harap eden fenalıklar hep din kisvesi altındaki küfür ve melanetten gelmiştir. Onlar her türlü hareketi dinle karıştırırlar. Halbuki, elhamdülillah hepimiz Müslümanız, hepimiz dindarız, artık bizim dinin icabatını öğrenmek için şundan bundan derse ve akıl hocalığına ihtiyacımız yoktur. Analarımızın, babalarımızın kucaklarında verdikleri dersle bile, bize dinimizin esasatını anlatmamıza kâfidir. Buna rağmen hayırlı, akla ve dine muvafık meseleler hakkında, sizi iğfal ve izlale çalışan habislere iltifat etmeyin. Milletimizin içinde hakiki ve ciddi ulema vardır. Milletimiz bu gibi ulemasıyla müftehirdir. Onlar milletin emniyetine ve ümmetin itimadına mazhardırlar. Bu gibi ulemaya gidin."
Görüyoruz ki, Atatürk hem dini vecibelerden haberdar olan ve bu konuda kıymetli ailesinden büyük bir terbiye ve eğitim almış dinine bağlı, tam manasıyla iman ve itikat sahibi, hem de gerçek dindarlara sahip çıkan bir liderdir.
Konya'yı ziyaretinde gençlere yaptığı konuşmasında ise şöyle diyor:
"Efendiler bir fikri daha tashih etmek isterim. Milletimizin içinde hakiki ulemamız, bihakkın iftihar edebileceği âlimlerimiz vardır. Fakat bunlara mukabil kisve-i ilmiye altında hakikati ilimden uzak, lüzuma kadar taallüm edememiş, tarik-i ilimde layıkı kadar ilerleyememiş hoca kıyafeti cahiller de vardır. Bunların ikisini birbirine karıştırmamalıyız."
Son olarak yazımı hazırlamamda bana ışık olan ve yol gösteren, Mustafa Kemal Atatürk hakkında atılan iftiraların çıkarılan dedikoduların ne kadar asılsız olduğunu ve dindar Atatürk'ü, gerçek Atatürk'ü, şahsıma ve Yüce Türk Milletine belgeleriyle defalarca deklere eden Prof. Dr. Haydar Baş Hocama şükranlarımı sunuyorum.
Mustafa Kemal Atatürk, 16 Mart 1923 tarihli Adana esnafına yaptığı konuşmasında diyor ki:
"Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla alakası olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler asri olmayı kâfir olmak sanıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış tefsiri yapanların maksadı insanların kâfirlerle esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır."
"Muhterem sanatkârlar, aziz arkadaşlar, bilirsiniz ki, bizi yanlış yola sevk eden habisler alalesker din perdesine bürünmüşler saf ve nezih halkımızı hep şeriat sözleriyle aidata gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz? Görürsünüz ki, milleti mahveden, esir eden, harap eden fenalıklar hep din kisvesi altındaki küfür ve melanetten gelmiştir. Onlar her türlü hareketi dinle karıştırırlar. Halbuki, elhamdülillah hepimiz Müslümanız, hepimiz dindarız, artık bizim dinin icabatını öğrenmek için şundan bundan derse ve akıl hocalığına ihtiyacımız yoktur. Analarımızın, babalarımızın kucaklarında verdikleri dersle bile, bize dinimizin esasatını anlatmamıza kâfidir. Buna rağmen hayırlı, akla ve dine muvafık meseleler hakkında, sizi iğfal ve izlale çalışan habislere iltifat etmeyin. Milletimizin içinde hakiki ve ciddi ulema vardır. Milletimiz bu gibi ulemasıyla müftehirdir. Onlar milletin emniyetine ve ümmetin itimadına mazhardırlar. Bu gibi ulemaya gidin."
Görüyoruz ki, Atatürk hem dini vecibelerden haberdar olan ve bu konuda kıymetli ailesinden büyük bir terbiye ve eğitim almış dinine bağlı, tam manasıyla iman ve itikat sahibi, hem de gerçek dindarlara sahip çıkan bir liderdir.
Konya'yı ziyaretinde gençlere yaptığı konuşmasında ise şöyle diyor:
"Efendiler bir fikri daha tashih etmek isterim. Milletimizin içinde hakiki ulemamız, bihakkın iftihar edebileceği âlimlerimiz vardır. Fakat bunlara mukabil kisve-i ilmiye altında hakikati ilimden uzak, lüzuma kadar taallüm edememiş, tarik-i ilimde layıkı kadar ilerleyememiş hoca kıyafeti cahiller de vardır. Bunların ikisini birbirine karıştırmamalıyız."
Son olarak yazımı hazırlamamda bana ışık olan ve yol gösteren, Mustafa Kemal Atatürk hakkında atılan iftiraların çıkarılan dedikoduların ne kadar asılsız olduğunu ve dindar Atatürk'ü, gerçek Atatürk'ü, şahsıma ve Yüce Türk Milletine belgeleriyle defalarca deklere eden Prof. Dr. Haydar Baş Hocama şükranlarımı sunuyorum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Gülsüm Kavak / diğer yazıları
- 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun -2- / 29.08.2021
- 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun -1- / 28.08.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-IV / 23.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-III / 22.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-II / 19.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-I / 18.02.2021
- Sevgi ispat ister / 12.10.2020
- Muharrem ayı ve oruç / 23.08.2020
- Prof. Dr. Haydar Baş ve ulusal egemenlik / 25.04.2020
- O, herkesten farklıydı / 23.04.2020
- 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun -1- / 28.08.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-IV / 23.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-III / 22.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-II / 19.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-I / 18.02.2021
- Sevgi ispat ister / 12.10.2020
- Muharrem ayı ve oruç / 23.08.2020
- Prof. Dr. Haydar Baş ve ulusal egemenlik / 25.04.2020
- O, herkesten farklıydı / 23.04.2020