Cumhurun tepkisi mi, Cumhurbaşkanı’nın memnuniyeti mi?

Hiç kimse Emin Saraç hocanın cenazesinde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın düştüğü duruma düşmek istemez. Vatandaşların Sağlık Bakanı vaka sayılarını açıklayacak diye ekranlara kilitlendiği saatlerde vaka sayıları açıklandıktan sonra Sayın Bakan'ın vatandaşlara yaptığ maske, mesafe, hijyen uyarıları hepimizin hatırındadır. Vatandaşın biri soramaz ama cenaze namazı kılınırken Sağlık Bakanına "hani mesafe hoca" diye sorsaydı ne cevap verirdi acaba?

Diğer taraftan sokağa maskesiz çıkan vatandaşlara kesilen cezalar. Mesafeye uymadı diye valiler tarafından azarlanan vatandaşlar. İş yerini açamadığı için kira bedellerini ödeyemeyen esnafın çaresizliği. Belediyelerin ekmek satış noktalarında biriken kuyruklar. Akşam saatlerini bekleyip pazarlarda manavın çöpe attığı sebzelerden sağlam bulduklarını yüzleri tanınmasın diye maske ve başına attığı örtü ile kendine kamuflaj uygulayan kadınlar. Sokak röportajlarında ay sonunu getiremediğinden şikayetçi emekliler... Ülkemizdeki pandemi manzaraları bunlar. 

Bütün bunlar sosyal medyada, televizyonlarda haber saatlerinde insanlarımızın seyrettiği olaylar. Yine aynı insanlar iktidar sahiplerinin kuralına uymadan icra ettikleri 'lebâleb' dolu kongreleri ve cenaze merasimlerini yine aynı televizyonların ekranlarından seyrediyorlar. 

Vatandaşımızda o zaman şöyle bir kanaat oluşuyor; herkes için geçerli olan kurallar iktidar sahipleri ve mensupları için geçerli değildir! AKP'liler imtiyaz sahibidirler. Anayasaya, yüksek yargı organlarının kararlarına uymamayı milletin gözünün içine baka baka ifade ederseniz sade vatandaşın eline çok önemli bir koz vermiş olursunuz. Bu tablolar iktidarın ve özellikle Cumhurbaşkanı'nın rasyonaliteden ayrıldığını göstermektedir.

Gelelim Fahrettin Koca'ya;

Cumhurbaşkanına bağlılık çok güzel bir erdem. Fakat asıl erdem Cumhurbaşkanı'nın kendi görüşünün aksine halin icabına göre, öyle gerektiriyorsa kendi görüşünü karşı görüş olarak belirtmesidir. Fahrettin Koca söylediklerinin aksini yapmış, orada bulunarak Cumhurbaşkanı'nı memnun etmiştir, ama asıl olması gereken cumhur nezdindeki itibarına halel getirmiş, cumhurun tepkisini çekmiştir.

Peygamber (s.a.v) Efendimiz Uhud Savaşı öncesi düşmanı dışarıda mı, içeride mi karşılayalım diye ashabı ile istişare etti. İhtiyar grup, Peygamber (s.a.v) Efendimizin görüşü gibi şehirde kalıp düşmanı içeride karşılamayı uygun görürken, çoğunluğu teşkil eden genç gurup düşmanla göğüs göğse dışarıda çarpışmanın daha evla olduğunu söylediler. Peygamber (s.a.v) Efendimiz gençlerin görüşüne uyarak silahlandı, zırhını giyerek hazırlandı. Bu sefer gençler Peygamberimize gelip "Ya Resûlullah, bize görüşümüzü sorduğunuz için dışarıda çarpışalım dedik, yoksa sizin görüşünüze uyup içeride (Medine'de) kalıp düşmanla içeride çarpışabiliriz" dediler. Peygamber Efendimiz, "Şimdi silahlandıktan, zırhımızı giydikten sonra bir peygambere geri dönmek, zırhı çıkarmak uygun düşmez, yakışmaz" diyerek düşmanla şehrin dışında çarpışmaya karar verdi. 

Buradan Peygamberimizin (s.a.v) ashabı ile istişare etmeden karar vermemesi olayı şu anlamları barındırıyor; şayet onlarla istişare etmeseydi onların şahsiyetlerine değer vermemiş, onların akıllarını, mantıklarını, düşüncelerini küçümsemiş olacaktı. Tersini yaparak onlarla istişare edince onların görüşlerine, mantıklarına, fikirlerine ve topyekûn şahsiyetlerine ne kadar değer verdiğini ortaya koymuş oldu. 

Doktor Fahrettin Koca, Cumhurbaşkanı'na kongre ve cenazelerle ilgili, bunları yapmamalıyız. İnsanlara ısrarla mesafe kuralına uymaları gerektiğini hatırlatırken, bizzat bizim bunu ihlal etmemiz yanlış olur, diyebilir mi sizce? Veya soruyu şöyle soralım, Fahrettin Koca bunu söylerse acaba hainler ve teröristler sınıfına dahil edilmeden bulunmuş olduğu makamı, koltuğu koruyabilir mi?