Muaviye yılların birinde hacca gitmişti. Hz. Ali sevgisi ve Muaviye düşmanlığı ile bilinen bir kadını sordu, soruşturdu. Kadının sağ olduğunu söylediler. Muaviye adam göndererek kadını getirtti ve ona sordu:
-Seni niçin buraya getirttiğimi biliyor musun? Sadece bunu bilmek istiyorum, Ali'yi sevmenin ve bana düşman olmanın sebebi nedir?
Kadın: Bu konuda konuşmazsak iyi olur.
Muaviye: Hayır, mutlaka soruma cevap vermelisin.
Kadın: Çünkü Ali adaletliydi ve eşitlikten yanaydı; sen boş yere Ali (a.s) ile savaştın. Ali'yi fakirleri sevdiği için seviyorum. Seni düşman bilmemin nedeni ise haksız olarak kan akıtman, Müslümanları bölüp parçalaman, yargı ve hükümde zulüm etmen ve nefsinin istediği şekilde hareket etmendir.
Muaviye buna sinirlendi ve kadına hitaben çirkin bir söz söyledi. Kadın da karşılık verdi. Sonra her zaman olduğu gibi sinirini yatıştırdı ve mülayim bir yüz ifadesiyle kadına sordu:
-Ali'yi kendi gözlerinle gördün mü hiç?
Kadın: Evet gördüm.
Muaviye: Onu nasıl gördün?
Kadın: Andolsun Allah'a, onu öyle bir halde gördüm ki, seni aldatan ve gaflete düşüren bu saltanat onu gaflete düşürmemişti.
Muaviye: Ali'nin sesini duymuş musun?
Kadın: Duymuşum. Onun sesi gönle parlaklık verirdi, zeytinyağının pası giderdiği gibi onun sesi de gönül pasını giderirdi.
Muaviye: Bir isteğin var mı?
Kadın: Söyleyeceğim her şeyi verecek misin?
Muaviye: Vereceğim.
Kadın: Kırmızı yünlü yüz deve ver bana.
Muaviye: Eğer istediğini verecek olursam, senin yanında Ali gibi olacak mıyım?
Kadın: Asla.
Muaviye kadının isteği cinsten yüz devenin ona verilmesini emretti ve sonra da kadına dönerek dedi:
Andolsun Allah'a eğer Ali yaşasaydı, bunlardan bir tanesini bile sana vermezdi.
Kadın buna karşılık dedi ki:
Andolsun Allah'a, değil bunların bir tanesini, bunların yününden bir tel bile vermezdi: Çünkü bunlar müslümanların ortak malıdır.
İmam Ali'nin (a.s) adı sonraları adaletin ayrılmazı oldu. Ömer bin Abdülaziz şöyle demiştir:
"Ali, geçmişleri unutturdu ve sonradan gelecekleri de zahmete düşürdü."
İmam Ali (a.s) hilafet makamını asla kötüye kullanmadı; ne akrabaları ne de dostları tarafından kötüye kullanılmasına da kesinlikle izin vermedi. Hatta kötüye kullanma sayılmayan, ancak bir tür öncelik olarak tanımlanabilen o da kendisi değil başkaları tarafından ona tanılan öncelikli durumlardan bile yararlanmadı.
İmam Ali (a.s) bir şey almak için pazara gittiğinde kendisini tanımayan ve böylece de kendisi ile başkaları arasında fark gözetmeyen kimselerden alışveriş yapmayı tercih ederdi. İmam Ali (a.s) hilafet makamından yararlanmanın bu kadarını bile yapmadı.
İmam Ali açısından hilafet ve hükümet makamı bir hak değil, ancak bir sorumluluktur.
İmam Ali adalete bağlılığından dolayı ibadet mihrabında öldürülmüştür.
Cenab-ı Hak'ın salat ve selamı ona ve tertemiz evlatlarına olsun, şefaatleri üzerimizde daim olsun…
- Nuh'un gemisi / 08.07.2021
- Hz. Ali’nin adaleti / 03.06.2021
- İnsan-ı Kamil / 27.05.2021
- ‘Ben yoksulluktan sararmıştım, Yoksulların derdi beni soldurdu’ / 25.05.2021
- İnsanın derdi / 24.05.2021
- Sosyal çürüme ve yozlaşma / 01.04.2021
- Salihlerin süsü / 29.03.2021
- İmam Zeynelâbidîn’in duası / 22.03.2021
- Kadınlarımızın kurtuluşu / 15.03.2021