Siyaset tarihimizde gayr-ı müslim yabancılar lehine tanınan haklar, muafiyetler ve tavizler, kapitülasyon olarak ifade edilir.
Eskiler "İmtiyazât-ı Ecnebiye" derlerdi.
Fuat Köprülü hoca kapitülasyonu "Avrupalı devletlerin kendi ülkeleri dışında sürekli ya da geçici olarak bulunan yurttaşlarının, ülkesinde bulundukları devletin yetkilerine değil de, kendi devletlerinin yetkilerine tabi olmak biçiminde elde ettikleri ayrıcalıklarla, ticaret ve gümrük konularında elde ettikleri kolaylıklar ve ayrıcalıklar düzeni" diye tanımlar. (O. Nebioğlu, Kapitülasyonlar, s. 10, Ankara, İşBankası Yay.)
Osmanlı imparatorluk sürecinde ilk olarak 1352'de Cenevizlilere Orhan bey tarafından verilen özel haklarla başlayan gayr-ı müslim ecnebilere ve Haçlı haramilerine tanınan imtiyazlar ve tavizler, koca imparatorluğu madden-manen darmadağın etmiş, boynumuza Sevr idam fermanını asmıştır.
Ecnebilere sağlanan imtiyazât ve kapitülasyonlar maceramızı tarih tarih, padişah padişah yarın arz ederim inşallah.
Saltanatın oturtulduğu dini anlayıştaki ölçüsüzlükler, Harem güdüleri, devlet yönetimi geleneğindeki ilkesizlikler,ekonomik darlık ve iktisadi çıkmazlar, siyasal ve stratejik zafiyetler sebebiyle, İmparatorluk,ecnebilere taviz üstüne taviz vermeye sürüklenmiştir.
600 yıllık Osmanlı imparatorluk döneminin gayr-ı müslim ecnebilere verdiği tüm tavizleri ve kapitülasyonları ise, Gazi M. Kemal Atatürk ve Kuvva kadrosu, çetin Kurtuluş Savaşı ile sonlandırmış, Lozan ile ortadan kaldırmıştır.
Gazi'nin kendi ifadeleriyle konuya bakışı şudur:
"Kapitülasyonlar bir devleti er geç yıkar. Osmanlı Devleti ile Hindistan Türk ve İslâm İmparatorlukları bunun en büyük kanıtıdır."(Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. II. s.97, Ankara, 1961).
"Herşeyden önce şurası bilinmek gerekir ki, TBMM hükümeti, kapitülasyonların yerinde kalmasını kesinlikle kabul etmeyecektir. Eğer yabancı uyruklular eskiden olduğu gibi, bundan sonra dakapitülasyonlardan yararlanmayı düşünüyorlarsa, aldanıyorlar. Kapitülasyonlar bizim için artık yoktur ve kesinlikle olmayacaktır." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. II. s.49).
"Türkler, kapitülasyonların sürdürülmeleriyle kendilerinin pek az bir vakitte ölüme yöneleceklerini pek iyi anlamışlardır. Türkiye köle olarak mahvolmaktansa, son nefesine değin dövüşmeye, uğraşmaya and içmiştir." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. II. s.57).
Kapitülasyonları ortadan kaldırmak için Kurtuluş savaşı verdik.
Lakin Amerika, İngiltere ve AB'ye endeksli yılların Türk siyasetinin ülkemizi sürüklediği nokta çok da iç açıcı değildir.
Gazi M. Kemal Atatürk ve onunla kenetlenmiş Türk milletinin yedi düvele karşı verdiği Kurtuluş Mücadelesiyle ortadan kaldırılan kapitülasyonlar ve imtiyazlar, siyasi zafiyet ve milli çözümlerden mahrumiyet sebebiyle, ülkemizi içten ve dıştan tehdit eder raddeye varmıştır.
Küresel güçler devletimiz içinde devlet olmaya, köprü üstünde millete haraç kesmeye; yabancı şirketler yap-işlet-devret usullü inşaat, hastane ve enerji ihaleleriyle halkımızı söğüşlemeye hatta gelirin yetmediği ihalelerde bizzat devletten rusûm toplamaya başlamışlar.
Yabancılara satılan topraklarımız, altın, bor gibi madenlerimizin yanı sıra güneş ve rüzgarımız dahil peşkeş çekilen yeraltı ve yerüstü kaynaklarımız, en vahim çağdaş kapitülasyonlar olarak devlet ve milletimizi yutmaktadır.
Dört bir taraftan kuşatılmış Devlet ve milletimizin yeni bir kurtuluş mücadelesi verecek liderliği, siyaseti, takati ve kıratının var olduğunu söylemek zordur.
Laf ile de peynir gemisi yürümez, narayla da âleme nizamât vermez.
Ancak çaresiz değiliz. Hiç kimse ile de savaşa lüzum yoktur.
Zira çağdaş sömürünün daniskası olan tüm kapitülasyonların ve imtiyazların yegane panzehiri elimizdedir; o da, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet projeleridir.
Bu model, Atatürk'ün milli iktisad ufkunun somut halidir.
Türk milleti, bu liderlik ve model etrafında kenetlenirse; hiç kimsenin burnu kanmadan, hatta topyekûn dünyanın karnını doyurup sırtını giydirerek tüm kapitülasyonları ve sömürü imtiyazlarını ortadan kaldırabiliriz.
Bugün Türk milleti, Prof. Dr. Baş ile bu kenetlenmeyi gerçekleştirmezse; yarın, muhtemel bir kurtuluş mücadelesi vermek durumunda kaldığında etrafında kenetlenecek bir Atatürk çıkartmak nasibinden de mahrum kalır.
Çeyrek asırlık olaylar gösterdi ki, Prof. Dr. Baş, Türk milletinin nasibi ve bahtıdır. Görene? Köre ne?!
Eskiler "İmtiyazât-ı Ecnebiye" derlerdi.
Fuat Köprülü hoca kapitülasyonu "Avrupalı devletlerin kendi ülkeleri dışında sürekli ya da geçici olarak bulunan yurttaşlarının, ülkesinde bulundukları devletin yetkilerine değil de, kendi devletlerinin yetkilerine tabi olmak biçiminde elde ettikleri ayrıcalıklarla, ticaret ve gümrük konularında elde ettikleri kolaylıklar ve ayrıcalıklar düzeni" diye tanımlar. (O. Nebioğlu, Kapitülasyonlar, s. 10, Ankara, İşBankası Yay.)
Osmanlı imparatorluk sürecinde ilk olarak 1352'de Cenevizlilere Orhan bey tarafından verilen özel haklarla başlayan gayr-ı müslim ecnebilere ve Haçlı haramilerine tanınan imtiyazlar ve tavizler, koca imparatorluğu madden-manen darmadağın etmiş, boynumuza Sevr idam fermanını asmıştır.
Ecnebilere sağlanan imtiyazât ve kapitülasyonlar maceramızı tarih tarih, padişah padişah yarın arz ederim inşallah.
Saltanatın oturtulduğu dini anlayıştaki ölçüsüzlükler, Harem güdüleri, devlet yönetimi geleneğindeki ilkesizlikler,ekonomik darlık ve iktisadi çıkmazlar, siyasal ve stratejik zafiyetler sebebiyle, İmparatorluk,ecnebilere taviz üstüne taviz vermeye sürüklenmiştir.
600 yıllık Osmanlı imparatorluk döneminin gayr-ı müslim ecnebilere verdiği tüm tavizleri ve kapitülasyonları ise, Gazi M. Kemal Atatürk ve Kuvva kadrosu, çetin Kurtuluş Savaşı ile sonlandırmış, Lozan ile ortadan kaldırmıştır.
Gazi'nin kendi ifadeleriyle konuya bakışı şudur:
"Kapitülasyonlar bir devleti er geç yıkar. Osmanlı Devleti ile Hindistan Türk ve İslâm İmparatorlukları bunun en büyük kanıtıdır."(Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. II. s.97, Ankara, 1961).
"Herşeyden önce şurası bilinmek gerekir ki, TBMM hükümeti, kapitülasyonların yerinde kalmasını kesinlikle kabul etmeyecektir. Eğer yabancı uyruklular eskiden olduğu gibi, bundan sonra dakapitülasyonlardan yararlanmayı düşünüyorlarsa, aldanıyorlar. Kapitülasyonlar bizim için artık yoktur ve kesinlikle olmayacaktır." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. II. s.49).
"Türkler, kapitülasyonların sürdürülmeleriyle kendilerinin pek az bir vakitte ölüme yöneleceklerini pek iyi anlamışlardır. Türkiye köle olarak mahvolmaktansa, son nefesine değin dövüşmeye, uğraşmaya and içmiştir." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. II. s.57).
Kapitülasyonları ortadan kaldırmak için Kurtuluş savaşı verdik.
Lakin Amerika, İngiltere ve AB'ye endeksli yılların Türk siyasetinin ülkemizi sürüklediği nokta çok da iç açıcı değildir.
Gazi M. Kemal Atatürk ve onunla kenetlenmiş Türk milletinin yedi düvele karşı verdiği Kurtuluş Mücadelesiyle ortadan kaldırılan kapitülasyonlar ve imtiyazlar, siyasi zafiyet ve milli çözümlerden mahrumiyet sebebiyle, ülkemizi içten ve dıştan tehdit eder raddeye varmıştır.
Küresel güçler devletimiz içinde devlet olmaya, köprü üstünde millete haraç kesmeye; yabancı şirketler yap-işlet-devret usullü inşaat, hastane ve enerji ihaleleriyle halkımızı söğüşlemeye hatta gelirin yetmediği ihalelerde bizzat devletten rusûm toplamaya başlamışlar.
Yabancılara satılan topraklarımız, altın, bor gibi madenlerimizin yanı sıra güneş ve rüzgarımız dahil peşkeş çekilen yeraltı ve yerüstü kaynaklarımız, en vahim çağdaş kapitülasyonlar olarak devlet ve milletimizi yutmaktadır.
Dört bir taraftan kuşatılmış Devlet ve milletimizin yeni bir kurtuluş mücadelesi verecek liderliği, siyaseti, takati ve kıratının var olduğunu söylemek zordur.
Laf ile de peynir gemisi yürümez, narayla da âleme nizamât vermez.
Ancak çaresiz değiliz. Hiç kimse ile de savaşa lüzum yoktur.
Zira çağdaş sömürünün daniskası olan tüm kapitülasyonların ve imtiyazların yegane panzehiri elimizdedir; o da, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet projeleridir.
Bu model, Atatürk'ün milli iktisad ufkunun somut halidir.
Türk milleti, bu liderlik ve model etrafında kenetlenirse; hiç kimsenin burnu kanmadan, hatta topyekûn dünyanın karnını doyurup sırtını giydirerek tüm kapitülasyonları ve sömürü imtiyazlarını ortadan kaldırabiliriz.
Bugün Türk milleti, Prof. Dr. Baş ile bu kenetlenmeyi gerçekleştirmezse; yarın, muhtemel bir kurtuluş mücadelesi vermek durumunda kaldığında etrafında kenetlenecek bir Atatürk çıkartmak nasibinden de mahrum kalır.
Çeyrek asırlık olaylar gösterdi ki, Prof. Dr. Baş, Türk milletinin nasibi ve bahtıdır. Görene? Köre ne?!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019