Yaşadığımız yüzyılda problemlerin haddi hesabı yok! İktisadi alanlarda yaşanan sorunlar, diğer alanlarda yaşanmakta olan sorunlarla birleşince çok daha çetrefilli bir hal alıyor ve neticede insanlar için çözümü zor belki de imkânsız olarak görünen sorunlar yumağı haline geliyor.Uzun zaman çözülmeyen ya da daha doğru bir ifadeyle çözülmek istenmeyen toplumsal problemler, daha da kangrenleşerek derinleşmeye başlıyor. Bir süre sonra yaşanan bu problemler normal karşılanmaya başlıyor ve artık bu problemlerin bir kanun, bir gereklilik olarak telakki edildiği için çözüm konusunda hiç kimse fikir dahi yürütmüyor. İşte bu aşamada mevcut sorunların oluştuğu zeminde, yani sorunlar yumağının içerisinde bu sorunları yaşarken çözüm üretebilmek, çözüm için kafa yormak ve asıl önemlisi gerçekten çözüm olabilecek fikirleri oluşturmak zorlaşıyor ve bırakın sıradan insanları, çoğu bilim adamı için bile imkânsız hale geliyor. Çünkü aykırı düşünebilmek bir bilim adamı için bile zorlaşıyor. Çoğunluğun düşünüş şekline uymak kolay olduğu için her kes bu yöne kanalize ediliyor.Daha iyi anlaşılsın diye bu dediklerimize bir misal vermek yerinde olacaktır.Mesela İktisadi anlayışların en temel amacı üç probleme çözüm getirmektir. Nedir bunlar?1. Gelir dağılımda adaleti sağlamak2. Tam istihdama ulaşabilmek3. Sürekli büyümeyi başarabilmekKapitalizm tam da yukarıda anlatmaya çalıştığım şekilde bu üç temel problemi çözemeyince veya çözmek çeşitli sebeplerden işine gelmeyince, artık gelir dağılımında dengesizliği, bir miktar işsizliği ve belli dönemlerde ekonomilerin krizlere girmesini doğal karşılamaya başlamıştır. Yani Kapitalizm, çözemediği sorunları iktisadın kanunlarıymış gibi tüm insanlığa kabul ettirmeye çalışmıştır.Kapitalizmin uygulandığı ülkelerde -Türkiye'de bunlardan biri- bu ve benzeri problemler yaşanmaya devam etmektedir. Kapitalizm'e ters bir şekilde düşünmenin bile neredeyse horlandığı bir dünyada, bir Türkiye'de tüm insanlığın yaşadığı problemlere çözüm olacak bir model geliştirebilmek ancak büyük bir deha sahibi olmakla mümkün olabilir. Bu modeli geliştirmek yetmeyecektir. Geliştirilen bu yeni modelin arkasında sonuna kadar durup, düşünmeyi bile unutmuş insanlığa ve özellikle bilim çevrelerine bunu kabul ettirmeniz gerekmektedir. Bu son dediğimiz ise tabiri caiz ise mangal gibi bir yürek, büyük bir cesaret gerektirmektedir.İşte Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu ve üzerinde yerli ve yabancı bilim adamlarının iştirakiyle ilki Türkiye'de ikincisi Azerbaycan'da yapılan kongreler düzenlenen "Milli Ekonomi Modeli" böyle büyük bir dehanın ve büyük bir cesaretin mahsulüdürVatana, millete ve bütün insanlığa hayırlı olsun?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024