Birlik ve beraberliğin temini konusunda Hacı Bektaş-ı Veli’nin ve de Mustafa Kemal Atatürk’ün ortaya koydukları oldukça önemlidir.
Prof. Dr. Haydar Baş, gazetemizde geçen hafta yazdığı birlik ve beraberlik ile ilgili makalesinde bu iki zatın birlik ve beraberliğe olan hizmetlerini detaylı bir şekilde ortaya koydu.
Sayın Baş yazısında, “Ehl-i Beyt nefesi ile Hacı Bektaş’ın Anadolu Selçuklu döneminde yaptığı çalışmalar, bu etnik grupların tamamına yakınını Müslüman etmiş ve Müslüman Türk kardeşliğini meydana getirmiştir” ifadelerini kullandı.
Hacı Bektaş-ı Veli, ilk eğitimini Ahmet Yesevi hazretlerinin yetiştirdiği büyük zatlardan olan Lokman-ı Perende’den almıştır. Hacı Bektaş, daha eğitim aşamasındayken bile kendisinde olağanüstü haller zuhur ediyordu.
Eğitimini tamamladıktan sonra Anadolu’ya geldi. Yaptığı irşat faaliyetleri neticesinde binlerce talebe yetiştirdi. 36 bin talebesi olduğu rivayet edilir.
Sayın Baş’ın da ifade ettiği gibi Hacı Bektaş, Anadolu’da Ehl-i Beyt’in nefesiyle bütün ayrılıkları ortadan kaldırdı, tabiri caizse kurt ile kuzuyu kardeş yaptı.
Hacı Bektaş-ı Veli, sadece manevi konularda değil, dini, iktisadi, askeri, sosyal her konuda önemli çalışmalar yapmış ve liderler yetiştirmiştir.
Ahilik teşkilatını kuran Hacı Bektaş’tır. Bu teşkilat hem çok büyük ustalar yetiştirmiştir hem de bu ustaların manevi derinlik kazanmasını sağlamıştır. Bir kişi bir meslekte ustalaştıkça aynı zamanda ahlaken de zirveye doğru yaklaşmaktadır.
Osmanlı Devleti’nin kurulmasında ve sağlam temellere oturmasında Hacı Bektaş’ın rolü büyüktür. Osmanlı’nın ikinci padişahı Orhan Gazi zamanında Yeniçeri ocağını kurmuş ve Yeniçeriler tarafından pir olarak ifade edilmiştir.
Çıkılan her seferde, her savaşta Hacı Bektaş-ı Veli’nin belirlediği bir maneviyat eri görev almıştır. Yeniçerilerin kuruluş ve yükseliş döneminde başarıdan başarıya koşmasının en büyük nedeni Hacı Bektaş-ı Veli’dir.
Yeniçerilerin savaşa başlarken toplu olarak söyledikleri şu ifadeler Hacı Bektaş’a ne kadar değer verdiklerini göstermektedir:
“Allah, Allah! İllallah! Baş uryan, sine püryan, kılıç al kan. Bu meydanda nice başlar kesilir. Kahrımız, kılıcımız düşmana ziyan! Kulluğumuz padişaha ayan! Üçler, yediler, kırklar! Gülbang-i Muhammedi, Nûr-i Nebi, Kerem-i Ali... Pirimiz, sultanımız Hacı Bektaş-ı Veli...”
Birlik ve beraberlik konusunda Sayın Baş’ın ikinci verdiği örnek Mustafa Kemal Atatürk’tür ve şu ifadeleri kullanıyor:
“Osmanlı’nın inkırazı döneminde her ne kadar etnik ayrımcılık devreye sokulmak istense de, merhum Mustafa Kemal Atatürk ‘ün ulus devlet ilkesi, milletin içindeki bu etnik grupların bir bilek bir yürek olmasını sağlamıştır.”
Bu noktada Atatürk’ün Lozan’da tanımladığı millet ve azınlık tanımı oldukça önemlidir. Lozan’da hangi etnik kökene sahip olursa olsun Müslüman olan her vatandaş Türk milleti tanımı içine girmiştir, azınlıklar ise gayrimüslimler olarak ifade edilmiştir.
Atatürk, gerek yurt içinde gerekse yurt dışında Müslüman Türk milletinin haklarının çiğnenmemesi için azınlık haklarını mütekabiliyet esasına dayandırmıştır.
İşte Batılı ülkelerin üniter yapı, Lozan, Hacı Bektaş, Atatürk rahatsızlığı bu sebepledir.
Onlar üniter yapıyı dağıtmak, etnik unsurları yeniden ön plana çıkarmak böylece etnik bir çatışmanın zemini oluşturmak istiyor. Yapılmak istenen Hacı Bektaş’ın ve Atatürk’ün milletimize kazandırdıklarını devre dışı bırakmaktır. Bizler bu bölme tezgahlarına Hacı Bektaş’ın ve Atatürk’ün bizlere bıraktığı “birlik” mirasına sahip çıkarak cevap vereceğiz ve bunun için 23.06.2012 Cumartesi günü saat 10:00’da Nevşehir Hacıbektaş’ta başlayacak olan Ehl-i Beyt Sempozyumuna katılacağız. Birliğimizi ve kardeşliğimizi korumak adına hepimiz orada buluşalım.
Prof. Dr. Haydar Baş, gazetemizde geçen hafta yazdığı birlik ve beraberlik ile ilgili makalesinde bu iki zatın birlik ve beraberliğe olan hizmetlerini detaylı bir şekilde ortaya koydu.
Sayın Baş yazısında, “Ehl-i Beyt nefesi ile Hacı Bektaş’ın Anadolu Selçuklu döneminde yaptığı çalışmalar, bu etnik grupların tamamına yakınını Müslüman etmiş ve Müslüman Türk kardeşliğini meydana getirmiştir” ifadelerini kullandı.
Hacı Bektaş-ı Veli, ilk eğitimini Ahmet Yesevi hazretlerinin yetiştirdiği büyük zatlardan olan Lokman-ı Perende’den almıştır. Hacı Bektaş, daha eğitim aşamasındayken bile kendisinde olağanüstü haller zuhur ediyordu.
Eğitimini tamamladıktan sonra Anadolu’ya geldi. Yaptığı irşat faaliyetleri neticesinde binlerce talebe yetiştirdi. 36 bin talebesi olduğu rivayet edilir.
Sayın Baş’ın da ifade ettiği gibi Hacı Bektaş, Anadolu’da Ehl-i Beyt’in nefesiyle bütün ayrılıkları ortadan kaldırdı, tabiri caizse kurt ile kuzuyu kardeş yaptı.
Hacı Bektaş-ı Veli, sadece manevi konularda değil, dini, iktisadi, askeri, sosyal her konuda önemli çalışmalar yapmış ve liderler yetiştirmiştir.
Ahilik teşkilatını kuran Hacı Bektaş’tır. Bu teşkilat hem çok büyük ustalar yetiştirmiştir hem de bu ustaların manevi derinlik kazanmasını sağlamıştır. Bir kişi bir meslekte ustalaştıkça aynı zamanda ahlaken de zirveye doğru yaklaşmaktadır.
Osmanlı Devleti’nin kurulmasında ve sağlam temellere oturmasında Hacı Bektaş’ın rolü büyüktür. Osmanlı’nın ikinci padişahı Orhan Gazi zamanında Yeniçeri ocağını kurmuş ve Yeniçeriler tarafından pir olarak ifade edilmiştir.
Çıkılan her seferde, her savaşta Hacı Bektaş-ı Veli’nin belirlediği bir maneviyat eri görev almıştır. Yeniçerilerin kuruluş ve yükseliş döneminde başarıdan başarıya koşmasının en büyük nedeni Hacı Bektaş-ı Veli’dir.
Yeniçerilerin savaşa başlarken toplu olarak söyledikleri şu ifadeler Hacı Bektaş’a ne kadar değer verdiklerini göstermektedir:
“Allah, Allah! İllallah! Baş uryan, sine püryan, kılıç al kan. Bu meydanda nice başlar kesilir. Kahrımız, kılıcımız düşmana ziyan! Kulluğumuz padişaha ayan! Üçler, yediler, kırklar! Gülbang-i Muhammedi, Nûr-i Nebi, Kerem-i Ali... Pirimiz, sultanımız Hacı Bektaş-ı Veli...”
Birlik ve beraberlik konusunda Sayın Baş’ın ikinci verdiği örnek Mustafa Kemal Atatürk’tür ve şu ifadeleri kullanıyor:
“Osmanlı’nın inkırazı döneminde her ne kadar etnik ayrımcılık devreye sokulmak istense de, merhum Mustafa Kemal Atatürk ‘ün ulus devlet ilkesi, milletin içindeki bu etnik grupların bir bilek bir yürek olmasını sağlamıştır.”
Bu noktada Atatürk’ün Lozan’da tanımladığı millet ve azınlık tanımı oldukça önemlidir. Lozan’da hangi etnik kökene sahip olursa olsun Müslüman olan her vatandaş Türk milleti tanımı içine girmiştir, azınlıklar ise gayrimüslimler olarak ifade edilmiştir.
Atatürk, gerek yurt içinde gerekse yurt dışında Müslüman Türk milletinin haklarının çiğnenmemesi için azınlık haklarını mütekabiliyet esasına dayandırmıştır.
İşte Batılı ülkelerin üniter yapı, Lozan, Hacı Bektaş, Atatürk rahatsızlığı bu sebepledir.
Onlar üniter yapıyı dağıtmak, etnik unsurları yeniden ön plana çıkarmak böylece etnik bir çatışmanın zemini oluşturmak istiyor. Yapılmak istenen Hacı Bektaş’ın ve Atatürk’ün milletimize kazandırdıklarını devre dışı bırakmaktır. Bizler bu bölme tezgahlarına Hacı Bektaş’ın ve Atatürk’ün bizlere bıraktığı “birlik” mirasına sahip çıkarak cevap vereceğiz ve bunun için 23.06.2012 Cumartesi günü saat 10:00’da Nevşehir Hacıbektaş’ta başlayacak olan Ehl-i Beyt Sempozyumuna katılacağız. Birliğimizi ve kardeşliğimizi korumak adına hepimiz orada buluşalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025