Ehl-i Beyt’in Kurtarıcı Nefesine İhtiyacımız Var – 7
Birlik ve beraberliğin temininde Sayın Prof. Dr. Haydar Baş Bey son derece duyarlı olmuştur. Kendisi bir Sünni âlim olan Sayın Baş konuyu geniş bir perspektiften ele almıştır. Şia ve Sünni binlerce kaynak eseri tetkik etmiştir. Daha sonra rivayete dayalı olarak Ehl-i Beyt’in hayatını kaleme almıştır. Ulaşabildiğimiz herkese tavsiyemiz bu kaynak eserlerin mutlaka okunmasıdır. Okunduğu zaman görülecektir ki hiç birbirimizden farkımızı yok; biz aynı dünyaların insanlarıyız.
Ben Haydar Baş hocamızı 1985 yılından beri tanırım. O hep hakkın ve hakikatin yanında yer alan bir mücadele insanıdır. Görüşleri yıllar sonrasını ihata edecek kadar keskindir, mert ve cesurdur. İslami anlayışında ve yaşantısında hep “sıratı müstakim” üzeredir, hayatını Allah’ın rızası için yaşayan bir er kişidir. Hayatı boyunca çizgisinde en ufak bir değişiklik olmamıştır. O kendisini tanıdığım günden beri, ilmin kapısının Ali olduğunu her fırsatta ifade etmiştir. Ehl-i Beyt ve 12 İmam’ı sürekli örnek insanlar olarak göstermiştir. Sayın hocamız Ehl-i Beyt külliyatını kaleme aldıktan sonra, Ehl-i Beyt’e olan sevgisi ve yakınlığından dolayı Şia olduğu iddia edilmiş, hatta daha da ileri gidilerek tekfir edilmek istenmiştir. Bunu söyleyenler Sünniliği de bilmiyorlar, İslam’ı da bilmiyorlar. Bu insanlar Sünniliği de İslam’ı da bir cüppe ve sarıktan ibaret zannediyorlar. Bilmiyorlar ki Sünnilik de Alevilik de Şia olmak ta hepsi Ehl-i Beyt’e tabi olmaktan geçer.
Haydar Hoca birlik olsun diyor, diğerleri kavgaya devam diyor. Haydar Hoca biz biz olalım, kendi ülkemiz kendi bölgemiz kendi insanımız haklarını doya doya yaşasın diyor, diğeri hayır Amerika’nın çarkı dönmeye devam etsin diyor.
Ankara’da ziyaret ettiğimiz Candostları Alevi Derneği’nde bir dedenin Aleviler ve Sünnilerin ihtilaf konularından bahisle “aramızda hakem Kuran olsun” sözü çok ilgimi çekmişti.
Toplumsal barışın temini açısından gelişen hadiseler en ince ayrıntısına kadar analiz edilmelidir. İşte bugüne kadar en çok ihtiyaç duyduğumuz bu çapta bir araştırma Sayın Hocamız tarafından yapılmıştır. Hocamız gerek Sünni gerekse Şii kaynaklardan hareketle İslam âleminin en çok ihtiyaç duyduğu Ehl-i Beyt külliyatını insanımızın istifadesine sunmuştur.
Sünni ve Şii’nin arasındaki ihtilaflı konularda “o da haklıdır, bu da haksız değildir” yaklaşımları sorunun çözümü olmamıştır, olamaz da. Çünkü elimizde Kuran-ı Kerim var, hadisi şerif var, mezhep imamlarımızın sözleri, evliyaların hayatı vardır. Haklıya hakkını vermek vicdanları da rahatlatacak toplumsal barışa katkı sağlayacaktır. Hayri Baba (r.a) bu konuda “bir hak vardır, bir de batıl vardır” demektedir. İşte doğru ve yanlışın ayırt edilmesinde bir hakkın iadesinde vicdanların rahat etmesinde sosyal barışın temininde hak ve batılın ayırt edilmesi önemlidir. Prof. Dr. Haydar Baş Bey’in amacı Sünni veya Şii’nin birisini ötekinin önüne geçirmek değildir. Sünni olsun, Şii olsun bütün Müslümanların buluşma adresinin Ehl-i Beyt olduğunu ifade etmektir. Bu şekilde Müslümanlar birbirine daha çok yaklaşacak; dini ve milli bütünlüğümüz üzerinde oynanan oyunlar bozulacaktır.
Günümüzde bölgesel ve küresel siyasi gelişmeler artık bir birlik beraberlik zeminini zaruri kılmaktadır.
Birlik ve beraberlik yolunda Ehl-i Beyt âşıklarına, gereken hakların verilmesi gerekmektedir. Aleviler bugüne kadar istismar edilmiş hakları ise verilmemiştir. Bu konuda bir tek Bağımsız Türkiye Partisi Ehl-i Beyt açılımını bizzat parti programına alınmıştır. BTP’nin Ehl-i Beyt açılımından birkaç maddenin altını çizelim:
1. Diyanet İşleri Başkanlığı Alevi vatandaşlarımıza lütfen – keremen değil, tüm boyutları ile açılacak. Diyanet İşleri Başkanlığı Ehl-i Beyt sevgisi ile yeniden yapılandırılacaktır.
2. Ehl-i Beyt Üniversitesini kuracağız. Sadece Alevi vatandaşlarımız değil, milletin tamamı Ehl-i Beyt’i buradan öğrenecektir. Bu üniversite sadece Anadolu’ya değil, dünyanın dört bir yanına hizmet götürecektir.
3. Cemevleri bir ibadethane, insanımızı olgunlaştıran merkezler, halkımızın kalbinin çarptığı, her türlü din hizmetinin verildiği yerler olarak hak ettiği yasal statüye kavuşturulacaktır.
İslam âlemini sürekli bölmek parçalamak ve işgal etmek isteyenlere karşı alınması gereken tedbir, bir ve beraber olmaktır. Bunun yolu da Ehli Beyt’te buluşmaktır. İşte bu sosyal barış yolunu açan Prof. Dr. Haydar Baş hocamıza sonsuz teşekkürler.
Allah (c.c.) onun ve kadrosunun yar ve yardımcısı olsun.
Birlik ve beraberliğin temininde Sayın Prof. Dr. Haydar Baş Bey son derece duyarlı olmuştur. Kendisi bir Sünni âlim olan Sayın Baş konuyu geniş bir perspektiften ele almıştır. Şia ve Sünni binlerce kaynak eseri tetkik etmiştir. Daha sonra rivayete dayalı olarak Ehl-i Beyt’in hayatını kaleme almıştır. Ulaşabildiğimiz herkese tavsiyemiz bu kaynak eserlerin mutlaka okunmasıdır. Okunduğu zaman görülecektir ki hiç birbirimizden farkımızı yok; biz aynı dünyaların insanlarıyız.
Ben Haydar Baş hocamızı 1985 yılından beri tanırım. O hep hakkın ve hakikatin yanında yer alan bir mücadele insanıdır. Görüşleri yıllar sonrasını ihata edecek kadar keskindir, mert ve cesurdur. İslami anlayışında ve yaşantısında hep “sıratı müstakim” üzeredir, hayatını Allah’ın rızası için yaşayan bir er kişidir. Hayatı boyunca çizgisinde en ufak bir değişiklik olmamıştır. O kendisini tanıdığım günden beri, ilmin kapısının Ali olduğunu her fırsatta ifade etmiştir. Ehl-i Beyt ve 12 İmam’ı sürekli örnek insanlar olarak göstermiştir. Sayın hocamız Ehl-i Beyt külliyatını kaleme aldıktan sonra, Ehl-i Beyt’e olan sevgisi ve yakınlığından dolayı Şia olduğu iddia edilmiş, hatta daha da ileri gidilerek tekfir edilmek istenmiştir. Bunu söyleyenler Sünniliği de bilmiyorlar, İslam’ı da bilmiyorlar. Bu insanlar Sünniliği de İslam’ı da bir cüppe ve sarıktan ibaret zannediyorlar. Bilmiyorlar ki Sünnilik de Alevilik de Şia olmak ta hepsi Ehl-i Beyt’e tabi olmaktan geçer.
Haydar Hoca birlik olsun diyor, diğerleri kavgaya devam diyor. Haydar Hoca biz biz olalım, kendi ülkemiz kendi bölgemiz kendi insanımız haklarını doya doya yaşasın diyor, diğeri hayır Amerika’nın çarkı dönmeye devam etsin diyor.
Ankara’da ziyaret ettiğimiz Candostları Alevi Derneği’nde bir dedenin Aleviler ve Sünnilerin ihtilaf konularından bahisle “aramızda hakem Kuran olsun” sözü çok ilgimi çekmişti.
Toplumsal barışın temini açısından gelişen hadiseler en ince ayrıntısına kadar analiz edilmelidir. İşte bugüne kadar en çok ihtiyaç duyduğumuz bu çapta bir araştırma Sayın Hocamız tarafından yapılmıştır. Hocamız gerek Sünni gerekse Şii kaynaklardan hareketle İslam âleminin en çok ihtiyaç duyduğu Ehl-i Beyt külliyatını insanımızın istifadesine sunmuştur.
Sünni ve Şii’nin arasındaki ihtilaflı konularda “o da haklıdır, bu da haksız değildir” yaklaşımları sorunun çözümü olmamıştır, olamaz da. Çünkü elimizde Kuran-ı Kerim var, hadisi şerif var, mezhep imamlarımızın sözleri, evliyaların hayatı vardır. Haklıya hakkını vermek vicdanları da rahatlatacak toplumsal barışa katkı sağlayacaktır. Hayri Baba (r.a) bu konuda “bir hak vardır, bir de batıl vardır” demektedir. İşte doğru ve yanlışın ayırt edilmesinde bir hakkın iadesinde vicdanların rahat etmesinde sosyal barışın temininde hak ve batılın ayırt edilmesi önemlidir. Prof. Dr. Haydar Baş Bey’in amacı Sünni veya Şii’nin birisini ötekinin önüne geçirmek değildir. Sünni olsun, Şii olsun bütün Müslümanların buluşma adresinin Ehl-i Beyt olduğunu ifade etmektir. Bu şekilde Müslümanlar birbirine daha çok yaklaşacak; dini ve milli bütünlüğümüz üzerinde oynanan oyunlar bozulacaktır.
Günümüzde bölgesel ve küresel siyasi gelişmeler artık bir birlik beraberlik zeminini zaruri kılmaktadır.
Birlik ve beraberlik yolunda Ehl-i Beyt âşıklarına, gereken hakların verilmesi gerekmektedir. Aleviler bugüne kadar istismar edilmiş hakları ise verilmemiştir. Bu konuda bir tek Bağımsız Türkiye Partisi Ehl-i Beyt açılımını bizzat parti programına alınmıştır. BTP’nin Ehl-i Beyt açılımından birkaç maddenin altını çizelim:
1. Diyanet İşleri Başkanlığı Alevi vatandaşlarımıza lütfen – keremen değil, tüm boyutları ile açılacak. Diyanet İşleri Başkanlığı Ehl-i Beyt sevgisi ile yeniden yapılandırılacaktır.
2. Ehl-i Beyt Üniversitesini kuracağız. Sadece Alevi vatandaşlarımız değil, milletin tamamı Ehl-i Beyt’i buradan öğrenecektir. Bu üniversite sadece Anadolu’ya değil, dünyanın dört bir yanına hizmet götürecektir.
3. Cemevleri bir ibadethane, insanımızı olgunlaştıran merkezler, halkımızın kalbinin çarptığı, her türlü din hizmetinin verildiği yerler olarak hak ettiği yasal statüye kavuşturulacaktır.
İslam âlemini sürekli bölmek parçalamak ve işgal etmek isteyenlere karşı alınması gereken tedbir, bir ve beraber olmaktır. Bunun yolu da Ehli Beyt’te buluşmaktır. İşte bu sosyal barış yolunu açan Prof. Dr. Haydar Baş hocamıza sonsuz teşekkürler.
Allah (c.c.) onun ve kadrosunun yar ve yardımcısı olsun.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Dünya ateş çemberinde: Türkiye’nin stratejisi ne olmalı? / 10.03.2025
- Wilson’dan İmralı’ya: Türkiye’yi bölme planı mı devrede? / 04.03.2025
- Oruç, ilahi bir emir ve bilimsel bir şifadır / 03.03.2025
- Yeraltı zenginliklerimiz için millî mücadele zamanıdır / 23.02.2025
- Kızılderililerden Ortadoğu'ya aynı senaryo / 15.02.2025
- Amerika’nın hamleleri küresel gerginliği arttırıyor / 07.02.2025
- Emekliye lüks yaşam: Maaş kuş, harcamalar uçuş / 31.01.2025
- Kervan yolda düzülür, canlar yolda kaybolur / 30.01.2025
- Siyasi liderlere yönelik yargılamalar / 23.01.2025
- Yeni anayasa ve İmralı süreci: Gizli gündemler / 19.01.2025
- Wilson’dan İmralı’ya: Türkiye’yi bölme planı mı devrede? / 04.03.2025
- Oruç, ilahi bir emir ve bilimsel bir şifadır / 03.03.2025
- Yeraltı zenginliklerimiz için millî mücadele zamanıdır / 23.02.2025
- Kızılderililerden Ortadoğu'ya aynı senaryo / 15.02.2025
- Amerika’nın hamleleri küresel gerginliği arttırıyor / 07.02.2025
- Emekliye lüks yaşam: Maaş kuş, harcamalar uçuş / 31.01.2025
- Kervan yolda düzülür, canlar yolda kaybolur / 30.01.2025
- Siyasi liderlere yönelik yargılamalar / 23.01.2025
- Yeni anayasa ve İmralı süreci: Gizli gündemler / 19.01.2025