Bir tarafta analarının, evlatlarının gözyaşlarıyla Hakk'a uğurlanan üç yiğit, üç çınar? Diğer tarafta açıkça "ben yaptım, yaptırdım" diyen PKK terör örgütünün resmi, gayri resmi militan ve sözcüleri.Ve acziyetini kibirle örtmeye çalışan, 1957'lerden örneklerle hedef saptıran, Öcalan'ın himmetine sığınmış bir iktidar. Bu millete, bu devlete yazık oldu, yazık oluyor. "Özerk Kürdistan" yazan parti otobüsü üzerinde, ellerinde simgeleştirdikleri bölücü bayraklarıyla, "Biz pişman değiliz. Öcalan'ın emri ile Kandil'den döndük" itirafıyla karşılanmıştılar. Bu karşılamayı AKP hükümeti; "Açılımı başlattık. Artık analar ağlamayacak" şeklinde tasvir etmişti.Hatta zamanın başbakanın Erdoğan, "Habur Sınır Kapısı'nda yaşanan manzara karşısında umutlanmamak mümkün mü? Bu bir umuttur?" demişti.Erdoğan ve Davutoğlu hükümetleri kararlıydı; "Başlattıkları açılım, Türkiye'nin mecburiyetiymiş gibi yola devam" dediler. Ve o günden bu yana tam 150 şehit verdik. Onlarca vatandaşımız kaçırıldı. Yüzlerce iş makinesi yakıldı. Okullarımıza, devlet dairelerimize saldırıldı. Devlet hiçe sayıldı. Sözde oluşturdukları yapılanmalarla şehirlerimizde yol kontrolleri bile yapmaya başladılar. Terörist heykelleri, mezarlıkları malum? O eller, bayrağımıza kadar uzandı. Her fırsatta devlet tehdit edildi? Geldiğimiz nokta ortada? 3 şehit daha verdik. Hükümet yetkilileri açıklamalar yapıyor. Kurdukları cümlelerde hem itiraf, hem acziyet, hem kibir hem de suçlu arama gayreti var. İşte ispatı? Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan; "Anlaşılan çözüm korkusu bacayı sarmıştır. Örgüt panikatak geçiriyor?" derken, bir başka başbakan yardımcısı M. Ali Şahin ise şöyle diyordu; "Çözüm sürecinin hedefine ulaşmasını istemeyenler var?" Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam; "Bu yoldan geri dönmeyeceğiz, provokatörlerin kirli oyunlarını bozmaya çalışacağız?" diyordu. SAYIN BAKANLAR! HANGİ YOLDAN DÖNMEYECEKSİNİZ? BU SÖZLERİNİZİ PARTİ TOPLANTILARINDA DEĞİLDE GİDİP, ŞEHİT ANALARININ YÜZLERİNE SÖYLESENİZE?Hatta aile bakanı konuyu öyle yerlere götürdü! Şaşırmamak elde değil. Sayın Bakan; "? Biz, onlar ne söylerse söylesinler, 2002 yılında satranç masasının başına oturduk. Kendi kaderimizi kendimiz tayin ederiz. Yüce kader hariç başımıza gelecekleri biz planlarız. Ortadoğu'yu, Balkanları biz planlarız. Biz sadece bir oyuncu değiliz. Biz kendi hinterlandımızın baş aktörüyüz. Artık istikbalimizi zar atarak tayin etmiyoruz. Artık size şunu söylüyoruz. Şah, mat" Vay be! Biz neymişiz böyle. Balkanları da, Ortadoğu'yu da biz planlıyormuşuz. "NATO'nun ne işi var Libya'da?" öyle değil mi sayın bakan! İşte bu sözleri salon alkışlıyor. Neyi? Mat olduğumuzu? Ha! Sayın Bakan! itikadı tanımlamalara girmeyin sonra "bakara makaragillerden" olursunuz?M. Ali Şahin'in paragrafları ise daha ilginçti! "Biz Ağustos ayında önümüze bu hedefleri koymuşken birileri düğmeye bastı?" KİM O BİRİLERİ? HDP'mi? ABD'mi? KİM?Cevabı üstü kapalı olarak veriyor Sayın Bakan; "? HDP Genel Başkanı Sayın Demirtaş Amerika'ya gitti geldi, bayramın 3'üncü günü bir açıklama yaparak, mensuplarını sokağa davet etti. Bu bir tesadüf müdür? ..."Peki, adama sormazlar mı! Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'ye gitmeden önce "kara harekatına gerek yok" diyordu. Gitti, geldi. "Kara harekatı yetmez" diyor. Bu çarklar Amerika'nın suyunda mı, gidenlerin huyundan mı? Yoksa "kadim dostunuzu süreci baltalamakla mı itham ediyorsunuz?" Başbakan Davutoğlu ise HDP'nin twitine alınmış olacak ki, oraya vurgu yapıyor. HDP "Siz üç militanımızı öldürdünüz. Sonrada üç askeriniz öldü" mealinde twit atarak bir çeşit intikam alındı mesajı veriyorlardı.Davutoğlu; "Kimse devletin meşru güvenlik güçleriyle teröristleri aynı zeminde göremez. Şurada teröristlere dönük bir operasyonda 3 terörist öldürüldü diye misilleme, gibi bir mantığı kabul etmemiz mümkün değildir?" Sınırlarımız içinde ve bir adım ötesinde her türlü terör ve vahşetin yaşandığı, sarı zarfların postalandığı, yabancı konsoloslukların alarma geçtiği, 100 canlı bombamız hazır, tehdidinin muhatabı ülkemizin başbakanı diyor ki; "? Kimse Türkiye'yi çevredeki ülkelerin kaos kıskacına, girdabına sokamaz, sokmaya da cesaret edemeyecek. İç barışı temin edeceğiz, kamu düzenini teminat altına alacağız, çözüm sürecini de kararlılıkla sürdüreceğiz" Şam'da, hükümetçe kılacağınız namazlar ne olacak? Sırf namaz kılmak için Suriye'nin iç işlerine karışmamış mıydınız? Orda Haçlının yaktığı terör ateşini, ortaya çıkan girdabı, kaosu kim beslemiş, kim desteklemişti?Hükümet açıklamalarında ısrarla "örgüt, bölücü örgüt" ifadeleri kullanıyor. Kim bu bölücü örgüt? İsmi nedir? Sakın! "PKK ile görüşen şerefsizdir, namussuzdur" cümlesindeki örgüt olmasın. Neden PKK ismini kullanmıyorsunuz!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025