Üniversiteler farklı coğrafyalardan, farklı tipte liselerden gençleri buluşturması sebebiyle en geniş kültürel çeşitliliğin oluştuğu ortamlardan bir tanesi hiç kuşkusuz ve böylesi bir yelpaze içerisinde ister okuduğu lise itibarı ile ister aile/arkadaş çevresi münasebetleriyle olsun gayet iyi derecede tefsir, hadis ve fıkıh bilgisine sahip kişilerle tanışabilmek olasıdır. Bugün İlahiyat Fakülteleri dışında farklı fakültelerde okuyan hafız gençlerimiz bile mevcuttur.
Geçmişte de durum çok farklı değildi ve geçmişin mezunları bugün aramızda; artık anne-baba oldular, iş sahibi oldular, mevki-makam sahibi oldular. Geçmişin bizleri bugünün toplumu oldu kısaca.
Aramızda son derece iyi derecede tefsir ve/veya hadis ve/veya fıkıh ve/veya kelam bilen hatta saymakla bitirilemeyecek akademik referanslara sahip okumuşlar da mevcut artık. Cami sayımız adeta katlandı rekor denecek düzeyde sayıları üstelik.
Öte yandan… Toplumun her kesimi her düzeyde şikayetçi. Vatandaş devletinden, devlet vatandaşından, anne-baba çocuğundan, çocuk anne babasından, eşler birbirinden, komşu komşudan, borçlu alacaklıdan, öğrenci öğretmeninden.
'İyiliği emretmeyi bıraktık, kötülükten de alıkoymayı bıraktık' dediğinizi işitir gibiyim ya da daha başka bir ifade ile 'emri bil maruf nehyi anil münker terk edildi' dediğinizi.
Hayır! Kesinlikle hayır! İstatistiklere göre;
- Tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar günümüzde İslami İlimler üzerine kitap basılıyor, yayımlanıyor ve satılıyor.
- Tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar aramızda İslami ilimler okumuş bireyler mevcut.
- Tarihin hiçbir döneminde eğitim-öğretim almak bu kadar kolay olmadı.
- Tarihin hiçbir döneminde tefsir, hadis, fıkıh kitaplarına ulaşabilmek üzere internet gibi kolay erişilebilir bir kaynak el altında olmadı.
Ne oluyor peki?
Özetle, çocuklarımıza ve gençlerimize namaz öncesi temizlik adına 'kolonyanın bozup bozmadığı' da dahil olmak üzere abdesti nelerin bozduğunu 40-50 madde halinde ezberletiyoruz da aynı namaz için 'kalp nasıl temizlenir, nasıl temiz tutulur'un başka bir deyimle her daim güzel ahlak sahibi olmanın eğitimini vermiyoruz.
Halbuki 'Din güzel ahlaktır.'
Halbuki 'Din güzel ahlaktır.'
Konuşunca yalan söylemek, söz tutmamak, emanete hıyanet etmek münafıklık belirtisidir. Eğer ki nesillerimizin namaz kıldığı, oruç tuttuğu halde insanları kandıran, sözlerini boşa çıkaran, yalan üzerine yemin eden bireyler olmasını istemiyorsak 'farz-ı ayın' olduğunu da bilerek güzel ahlak eğitimi verelim. Yalanın kolay ama doğrunun acı verdiği, ateş gibi yaktığı noktada dahi Allah'ın lutfunun, merhametinin ve rızasının iyiyi, doğruyu tercih edenler üzerine olduğunu; nimeti değersizleştirip küfredenlerden olunmaması gerektiğini öğretelim.
Üniversite yıllarına geri dönersek… Yeni Mesaj Ailesi ile ilk tanıştığımda beni en çok etkileyen ve bir tercih yapmama sebep olan 'devamlı' nasihatleri neydi biliyor musunuz?
Kendi cümlelerimle de ifade etmek isterdim ama baktım ki Yunus Emre yeter sözü beş kıtada mükemmel söylemiş:
"Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil
Er eteğin tuttun ise
Bir kez hayır ettin ise
Binde bir ise az değil
Yol odur ki doğru vara
Göz odur ki Hak'kı göre
Er odur alçakta dura
Yüceden bakan göz değil
Erden sana nazar ola
İçin dışın pür nur ola
Beli kurtulmuştan ola
Şol kişi kim gammaz değil
Yunus bu sözleri çatar
Sanki balı yağa katar
Halka matahların satar
Yükü gevherdir tuz değil."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cem Kayalı / diğer yazıları
- Borsa İstanbul’da yeni düzenleme şart / 11.02.2021
- Borsa İstanbul’un küçük yatırımcıları / 06.01.2021
- Atı alan İngiltere sadece Üsküdar’ı geçmedi! / 05.01.2021
- Hemen barış, şimdi barış; savaşma barış! / 22.10.2020
- Buğdayda beklenmeyen düşüş / 31.08.2020
- Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına çağrı-III / 05.08.2020
- Türkiye, KKTC ve Doğu Akdeniz / 23.07.2020
- Tartus’u anlamadan Akdeniz’i anlamak / 12.07.2020
- Sadece ‘O’ bıkmadı! / 24.04.2020
- Kimdir Sayın Prof. Dr. Haydar Baş? / 17.04.2020
- Borsa İstanbul’un küçük yatırımcıları / 06.01.2021
- Atı alan İngiltere sadece Üsküdar’ı geçmedi! / 05.01.2021
- Hemen barış, şimdi barış; savaşma barış! / 22.10.2020
- Buğdayda beklenmeyen düşüş / 31.08.2020
- Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına çağrı-III / 05.08.2020
- Türkiye, KKTC ve Doğu Akdeniz / 23.07.2020
- Tartus’u anlamadan Akdeniz’i anlamak / 12.07.2020
- Sadece ‘O’ bıkmadı! / 24.04.2020
- Kimdir Sayın Prof. Dr. Haydar Baş? / 17.04.2020