Biden Çin’e, Papa Ortadoğu’ya odaklandı

En önemli hedeflerinden biri Ortadoğu coğrafyasını talan etmek olan Batı, planlarını gerçekleştirebilmek için yine 'çevir kazı yanmasın' misali yöntem değişikliğine gitti.

Kapitalist sistemini ve Dolar hâkimiyetini kaybeden ABD; bir taraftan, Ulusal Strateji Belgesi'nde ilan ettiği gibi, süper güç olma özelliğini kaptırdığı Çin'e odaklanırken, bir taraftan da kangren hale gelmiş olan kendi iç meselelerine yoğunlaşmış vaziyette.

Papa'nın ani bir şekilde gerçekleşen Irak ziyaretini dikkate aldığımızda, BOP'un Ortadoğu uygulamalarının şimdilik Papa'ya havale edilmiş durumda olduğunu görürüz.

Tabi, İsrail ile normalleşme sürecine girmiş, diğer bir ifadeyle İsrail'in emrine âmâde olan Arap ülkelerinin bu misyondaki rollerini unutmamak gerek.

Papa Francis'in 3 günlük Irak ziyareti dönüşü, yakın bir zamanda Lübnan'ı da ziyaret edeceğini açıklaması, Papa'nın bölgede dinlerarası diyalog faaliyetlerine devam edeceğinin göstergesi.

Papa Francis, tarihte Irak'ı ilk kez ziyaret eden Papa. Irak'taki BOP işgalinin hangi karanlık kapıları açtığını görmemiz açısından bu oldukça önemli.

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın dikkat çektiği gibi, "Haçlı seferini başlattıkları bölgeye şu anda hacı seferi organize ediyorlar. Bush 'haçlı seferi' demişti, işte bu, haçlı seferinin zafer kutlamasıdır."

Papa, 3 günlük ziyaretinde Bağdat, Necef, Nasiriye, Erbil ve Musul kentlerine gitti.

Bazı kentlerde düzenlenen ayinleri yönetti. Irak Cumhurbaşkanı Behrem Salih başta olmak üzere devlet erkânı da bu ayinlerde bulundular. Yani Papa, Irak devlet erkânını kutsadı!

Necef'te Şii lider Ali Sistani ile evinde görüştü. Vatikan'dan yapılan açıklamaya göre görüşmede, Irak'taki farklı dini gruplar arasındaki diyalog çalışmaları ele alındı.

Irak Başbakanı Mustafa El Kâzımi, Papa ile El Sistani'nin bu görüşmesi ve Hz. İbrahim'in doğum yeri kabul edilen Ur kentindeki "dinler arası buluşma" sebebiyle, 6 Mart tarihini Irak'ta "Ulusal Hoşgörü ve Birlikte Yaşama Günü" ilan etti.

İşgal, katliam ve gözyaşı ile BOP kapsamında uçurumun dibine kadar getirdikleri Irak'a, bugün Papa'nın dinlerarası diyalog faaliyetiyle, son tekmeyi atmanın hesaplarını yapıyorlar. Elbette ki, Papa'nın ziyareti bir başlangıç değil, Irak'ta bu işgal amaçlı, şartlara uydurulmuş misyonerlik faaliyetinin geçmişi de var.

Özellikle Irak'ın işgalinden sonraki süreçte, misyonerler bu bölgede cirit attılar ve devlet yetkililerini, kanaat önderlerini etkileri altına almayı başardılar. FETÖ'nün dinlerarası diyalog faaliyetleriyle ülkemizde yaptıklarını, yıllardır, yerli uzantılarla Irak'ta yapmaya çalışıyorlar.

Ocak 2014 tarihinde İmam Ali'nin türbesinin bulunduğu Necef'e kalabalık bir ekiple ziyaret gerçekleştiren Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye'ye döndüğünde verdiği bir röportajda şu dikkat çekici ifadeleri kullanmıştı: "Necef'te bazı konuları istişare ettik ama ben şunu gördüm, Vatikan'ın Necef'e dahi el attığını orayı kuşatmak üzere olduğunu hissettim. Bu konuda ilgili arkadaşları, bilhassa da üniversitede öğretim üyesi olan arkadaşları ayıktırmaya çalıştık. Sayın Başbakanımızı biz zamanında ayıktıramamıştık. Bizi dinlemedi en sonunda paralel devlet diye şikâyete başladı. 'Böyle bir hâl burada olmasın, olmaması için de ciddi tedbirlerin alınması gerekir' tarzındaki düşüncemle ilgili arkadaşları ayıktırmaya çalıştık, 'böyle gidiyorsunuz ama bunlar başınıza ciddi çoraplar örerler' dedik."

Papa'nın ziyaretine ve de Iraklı yetkililerin Papa ile samimiyetine bakılırsa, maalesef Irak da, Prof. Dr. Baş'ın bu tarihi ikazlarını dikkate almayarak, Türkiye'nin FETÖ konusunda düştüğü yanlışa düşmüş vaziyette.

Ve nasıl Türkiye'de dinlerarası diyalog faaliyetleri 15 Temmuz FETÖ darbe girişimini ortaya çıkardıysa, Papa'nın bu ziyaretiyle zirveye çıkartılan Irak'ın dinlerarası diyalog faaliyetleri de Irak'ın 15 Temmuzlarını ortaya çıkartacak. Çok yakında göreceğiz.

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın konuyla alakalı şu cümleleri oldukça önemli:

"Burada İslam dünyasında, Ortadoğu'da insanların ayağının altındaki toprakları almak vardır. Burada, nüfusu bir şekilde azaltmak vardır." 

"Burada bu nüfus istenmiyor. Bu bin yıllardır var olan bir mücadele. Bu bölgede Türkler hakim olmasın, Anadolu'da Türkler, Ortadoğu'da müslümanlar hakim olmasın... Bunu da farklı bir diyalog ve hoşgörü zemini oluşturarak hayata geçirme çabası var."

"Aciliyet gösteren bir yolculuk yapmamız gerekti, dediler. Bu Papalık için aciliyet, ama İslam dünyası açısında büyük bir acziyet anlamına geliyor."

"Irak'a hoşgörü götürüyorlarmış. Irak'taki savaşı ben mi başlattım, Irak'taki savaş haçlı seferi diye ben mi dedim."

"Tarihte 13 tane haçlı seferi var. Bu seferlerle yapamadıklarını, kılıçla, silahla yapamadıklarını diyalog zemininde yapmak istiyorlar."

"Papa müslüman kanının üzerinde dans ediyor. Şu anki durum bu. Orada çocuklarla birlikte dans ediyorlar. 3 milyon müslüman öldürüldü Irak'ta. Neredeydi Papa, o aciliyet yok muydu? 600 bini çocuk 3 milyon insan öldürüldü. 100 bin kadının ırzına geçildi. Neredeydiler?"

"Tevhidin merkezinde, Ehl-i Beyt'te buluşamayan İslam âlemi şimdi Papa'nın eteklerinde buluşuyor. Hazin bir durum, aciz bir durum."

"Merhum babam Prof. Dr. Haydar Baş, hayatını bu kavgayı bitirmeye vakfetti. Ne dedi? Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt'tir, gelin Ehl-i Beyt'te buluşalım dedi. Papa çizgisinde değil Prof. Dr. Haydar Baş'ın çizgisinde buluşun."

Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt tezinin sahibi Prof. Dr. Baş'ın şu uyarıları bugün tüm İslam dünyası için kulağa küpe olmalıdır: "Bugün misyonerlik çalışmaları ile Müslümanların din değiştirmesine uğraşılmakta. İnsanımız, Hz. Muhammed'siz (s.a.v) bir İslam anlayışına ikna edilmeye çalışılmakta.

Diyalog faaliyetlerinden maksat, maalesef, "Sizin aslınız Türk değildir" noktasına vatandaşlarımızın taşınmasıdır. Bu çerçeveden değerlendirildiğinde diyalog, silahsız işgaldir denebilir. Çare, Hz. Muhammed Mustafa'ya ve O'nun Ehl-i Beyt'ine sarılmaktır."

Ayıkmak dileğiyle.