Kutlu Doğum Haftası münasebeti ile Diyanet İşleri Başkanlığı'nın tertip ettiği programda Başkan sayın Nuri Yılmaz bir konuşma yaptı. Konuşmasında "benzemekle örnek almak" arasındaki farka değinerek Hz. Peygamber'in entari giydiğini, ellerini toprakla temizlediğini, misvak kullandığını söyleyerek bugün biz de aynı onun gibi entari mi giyelim ellerimizi toprağa mı sürelim, misvak mı kullanalım? diyerek kendince bir takım tenkitlerde bulundu.
Bu da yaklaşım biçimi. Olaylara nereden bakmak kadar nasıl bakmak da ve niçin bakmak da çok önemlidir. Hele bazılarının olanı görmek yerine, göstermek istediğini görmek için bakmak gibi hastalıklarının olduğunu da unutmamak lazım.
Vakıa; Hz. Peygamber efendimizin ne giyip ne giymediği bellidir. Ama biz Peygamber efendimizin bugün sadece kadınlarımızın giydiği entariyi giyiyordu imajını vererek biz de entari mi giyelim demek, esasen en çok Diyaneti ve bunun başkanı Sayın Nuri Yılmaz'ı rencide etmeliydi.
15 asır önce temizliğin ve temizlenme yollarının binbir çeşidini anlatan, öğreten ve uygulayan Hz. Peygamber efendimizin gerektiğinde toprakla da temizliğin olabileceğini göstermesi, misvak kullanması ve bunu ısrarla tavsiye etmesi temizlik ve sağlık açısından sadece bu iki konuda bile enstitülerin kurulmasını gerektirir çapta olmasına rağmen, Peygamber efendimize en çok muhtaç olduğumuz bir dönemde halâ çeşitli bahanelerle onu tenkit konusu yapmak yine en çok Sayın Nuri Yılmaz'ı üzmeli ve hatta insanlık adına endişelendirmeli idi.
21. yüzyılda insanların düşüncede, fikirde, ahlakta, kültür ve medeniyette Hz. Peygamber efendimizin attığı hangi adıma yaklaşabildi ki "Peygamber o zaman öyle yapıyordu diye biz de bugün öyle mi yapmalıyız" deme ihtiyacını hissediyoruz.
İnanmak, sevmek, kabul etmek elbette ki kalbi bir olaydır ve kesinlikle zorlama kabul etmez. Ancak diyanetin ve onun başkanının görevi en azından tarafsız bir yaklaşımla Hz. Peygamberin söylediği en küçük sözü, yaptığı en küçük bir hareketi bile araştırıp, inceleyip gün yüzüne çıkarıp insanlığın tercihine sunması gerekir diye düşünüyorum.
Hele bugün insanlığın önüne sürülen örneklere bakıldığında bu konunun ne kadar hassas ve önemli olduğu çok daha iyi anlaşılır.
Evet bırakalım Hz. Peygamber efendimizi tenkit etmek için bahaneler aramayı, O'na ve O'ndan anlatacaklarımıza hepimizin ve bütün dünyanın çok ihtiyacı var.
Hata arama bahtsızlığından bir an evvel kurtulup, olanı olduğu gibi anlama ve anlatma faziletini, şerefini artık göstermek zamanı gelmiştir.
Keşke Hz. Peygamber'e benzeyebilse idik, keşke Hz. Peygamber'i örnek alabilse idik. Nerede bizde o şans, o nasip...
Bu da yaklaşım biçimi. Olaylara nereden bakmak kadar nasıl bakmak da ve niçin bakmak da çok önemlidir. Hele bazılarının olanı görmek yerine, göstermek istediğini görmek için bakmak gibi hastalıklarının olduğunu da unutmamak lazım.
Vakıa; Hz. Peygamber efendimizin ne giyip ne giymediği bellidir. Ama biz Peygamber efendimizin bugün sadece kadınlarımızın giydiği entariyi giyiyordu imajını vererek biz de entari mi giyelim demek, esasen en çok Diyaneti ve bunun başkanı Sayın Nuri Yılmaz'ı rencide etmeliydi.
15 asır önce temizliğin ve temizlenme yollarının binbir çeşidini anlatan, öğreten ve uygulayan Hz. Peygamber efendimizin gerektiğinde toprakla da temizliğin olabileceğini göstermesi, misvak kullanması ve bunu ısrarla tavsiye etmesi temizlik ve sağlık açısından sadece bu iki konuda bile enstitülerin kurulmasını gerektirir çapta olmasına rağmen, Peygamber efendimize en çok muhtaç olduğumuz bir dönemde halâ çeşitli bahanelerle onu tenkit konusu yapmak yine en çok Sayın Nuri Yılmaz'ı üzmeli ve hatta insanlık adına endişelendirmeli idi.
21. yüzyılda insanların düşüncede, fikirde, ahlakta, kültür ve medeniyette Hz. Peygamber efendimizin attığı hangi adıma yaklaşabildi ki "Peygamber o zaman öyle yapıyordu diye biz de bugün öyle mi yapmalıyız" deme ihtiyacını hissediyoruz.
İnanmak, sevmek, kabul etmek elbette ki kalbi bir olaydır ve kesinlikle zorlama kabul etmez. Ancak diyanetin ve onun başkanının görevi en azından tarafsız bir yaklaşımla Hz. Peygamberin söylediği en küçük sözü, yaptığı en küçük bir hareketi bile araştırıp, inceleyip gün yüzüne çıkarıp insanlığın tercihine sunması gerekir diye düşünüyorum.
Hele bugün insanlığın önüne sürülen örneklere bakıldığında bu konunun ne kadar hassas ve önemli olduğu çok daha iyi anlaşılır.
Evet bırakalım Hz. Peygamber efendimizi tenkit etmek için bahaneler aramayı, O'na ve O'ndan anlatacaklarımıza hepimizin ve bütün dünyanın çok ihtiyacı var.
Hata arama bahtsızlığından bir an evvel kurtulup, olanı olduğu gibi anlama ve anlatma faziletini, şerefini artık göstermek zamanı gelmiştir.
Keşke Hz. Peygamber'e benzeyebilse idik, keşke Hz. Peygamber'i örnek alabilse idik. Nerede bizde o şans, o nasip...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010