Batının hakikaten ve maalesef çok kanlı ve zulüm dolu bir geçmişi vardır. Bizim beğensek de beğenmesek de doğu kültürü ve gelenekleri ile şekillenmiş zihniyetimizle batı uygarlığının kötülük dolu karakterini anlamamız çok zor. Aynı şekilde onların da batılı geçmişleriyle yoğrulmuş ve şekillenmiş kafalarıyla bizi anlamaları çok zor. İki medeniyet hakkında çok fazla şey bilmediğimizi farzedip yalnızca Sadi'nin 13. yüzyılda yazdığı "Bostan" adlı kitabıyla Macchiyavelli'nin 16. yüzyılda yazdığı "Prens" adlı kitabını okumak bile iki kültür arasındaki muazzam farkı anlamamıza yeter de artar. İki kitapta da devlet adamlarına öğütler vardır ve ikisi de zamanlarının hükümdarlarına sunulmuş ve hoşnutlukla kabul edilmiştir.Batı medeniyeti hem kendi halklarına karşı hem de dünyanın geri kalanına karşı son derece bencil,zalim ve merhametsizdir. Kendi ülkelerindeki insanların yaygın olarak sefalet ve açlıktan ölmeleri,daha konuşmayı yeni öğrenen çocukların en ağır işlerde çalıştırılmaları.. Yüzyıllar boyunca ve hala dünyanın dört bir yanında katliam ve soykırımlar uygulamaları? Neden? Batı, neden böyle davranıyor, nasıl bu kadar istikrarlı bir şekilde insanlık dışı davranışlar sergileyebiliyor? Batıyı anlamak için batıyı batı yapan unsurları ve etkileri bilmek gerek.Batı medeniyeti kendi geçmişini üç temel unsura dayandırmaktadır. Antik Yunan Medeniyeti, Roma Medeniyeti, Hristiyanlık inancı ve kültürü.Bu yazı dizisinde kısaca bunlara değinecek ve tarih boyunca batının gerçekleştirdiği büyük zulümleri konu edineceğiz.Antik Yunan Medeniyeti; mitolojisi ve felsefesiyle Avrupa'ya göbekten bağlanmış, batı medeniyetinin şekillenmesinde önemli rol oynamıştır. Oldukça kalabalık tanrı,tanrıça,yarı tanrı ve değişik karakterler kadrosuyla Yunan Mitolojisi,asırlar boyunca her Avrupalı aydının bilmesi gereken bir bilgi ve kültür unsuru olmuştur. Eski Yunan dilini, felsefesini,filozoflarını bilmek bu kültür birikiminin olmazsa olmazıdır. Avrupa'da Rönesans'ı başlatan, aydınlanma çağını hazırlayan eserler, ilk çağ Yunan filozoflarının eserleridir. Rönesans döneminin ünlü ressamlarının tablolarının konuları çoğunlukla Yunan mitolojisinden alınmıştır.Yunan mitolojisi, son derece merhametsiz, kindar, şehvet düşkünü tanrı ve tanrıçalarının birbirleriyle ve insan cinsiyle olan ilişkilerini konu alır genellikle. Mitolojide tanrılar birbirlerine ve insanlara karşı acımasızdırlar. En ilginç örneklerinden biri şudur; Tanrılar, ateşi bilir ve kullanırlarken insanlar karanlıkta ve soğukta yaşamaktadırlar. Prometeus ismindeki yarı tanrı, ateşi, Olimpos Dağından kaçırıp insanlara götürmüştür.Götürmüştür götürmesine ama bedelini çok ağır ödemiştir. Üstelik ateşi götürmesinin sebebi de insanlara yardım etmek değil, arasının bozulduğu tanrılardan öç almaktır. Tanrılar, bir kayaya zincirledikleri Prometeus'a bir kartalı musallat etmişlerdir. Bu kartal sürekli olarak onun ciğerini didiklemekte ve her seferinde ciğeri yenilenen Prometeus bu şekilde ebedi bir azaba terk edilmektedir.Yunan Mitolojisi, bu tip örneklerle doludur ve Avrupalılar, medeniyetlerinin temeli saydıkları bu Grek kültürünü neredeyse ezbere bilmektedirler. Yüzyıllar boyunca verdikleri eserlerde bu mitolojik söylemlerden esinlenmişler, bu kültürle içli dışlı olmuş, hayata bakışları bir anlamda bunlarla şekillenmiştir. Hilelerle, entrikalarla, öç almalarla, kan dökmelerle, kıyasıya rekabet ve kötülükle dolu bu söylenceler, asırlar boyunca batılı zihniyeti oluşturan bir ilk basamak olmuştur diyebiliriz. Avrupa'nın önemli edebi dallarından biri olan tiyatroda da özellikle Rönesans ve sonrası dönemde konular çoğunlukla Yunan tragedyalarından alınmış bol kanlı, bol öç almalı sahnelerle doludur.Bu mevzu çok geniş,anlatacak çok fazla şey var ama asıl meselemiz elbette Yunan mitolojisi ya da Antik Yunan filozofları değil, bu kültürün batıya yaptığı katkı. Örnekler çoğaltılabilir fakat sözün iyisi kısa olanıdır. Bir dahaki yazımızda batı kültürünün temellerinden ikincisi olan Roma medeniyetinden bahsedeceğiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüma Gökçe / diğer yazıları
- Gerçek milliyetçilik / 03.05.2013
- İttihatçılardan günümüze / 13.06.2011
- Batı'nın kanlı tarihi-7 / 05.06.2011
- Batı'nın kanlı tarihi-6 / 01.06.2011
- Şark meselesi, Girit meselesi, Kürt meselesi / 25.05.2011
- Batı'nın kanlı tarihi-5 / 22.05.2011
- Batı'nın kanlı tarihi - 4 / 14.05.2011
- Abdülhamid Han, milliyetçilik ve küreselleşme / 12.05.2011
- Batı'nın kanlı tarihi-3 / 07.05.2011
- Büyük birader / 04.05.2011
- İttihatçılardan günümüze / 13.06.2011
- Batı'nın kanlı tarihi-7 / 05.06.2011
- Batı'nın kanlı tarihi-6 / 01.06.2011
- Şark meselesi, Girit meselesi, Kürt meselesi / 25.05.2011
- Batı'nın kanlı tarihi-5 / 22.05.2011
- Batı'nın kanlı tarihi - 4 / 14.05.2011
- Abdülhamid Han, milliyetçilik ve küreselleşme / 12.05.2011
- Batı'nın kanlı tarihi-3 / 07.05.2011
- Büyük birader / 04.05.2011