Batı taşeronluğuna devam

Siyasilerimiz, Batılıların taşeronluğunu yapmaya devam ediyor.Filistin'de İsrail'e direnişin sembolü haline gelen Hamas'ın silahla değil de demokratik bir seçimle iktidara gelmesi Batı dünyasını harekete geçirdi.Hamas'ın Batı potasında bir şekilde eritilmesi, Filistin'deki İsrail işgaline olan direnişin sona erdirilmesi gerekiyordu. Bir taraftan Filistin'e yapılan sözde yardımlar kesilirken, yani zaten yıllarca hapis hayatı yaşayan Filistin halkının elinden son lokması da alınırken, diğer taraftan bir arabulucu devreye sokulup, BOP kapsamında Filistin direnişinin bitirilmesi isteniyordu.İktidarı eline geçiren Hamas'ın şartı belliydi. İsrail Filistin topraklarında işgal etmiş olduğu topraklardan çekilecek, Hamas da silahlı mücadeleyi bırakacaktı. Esasen sadece bu teklif bile Hamas'ın bir terör örgütü değil, bir direniş örgütü olduğunu göstermekteydi.Daha önce yine direniş içinde olan Arafat'ın El-Fetih örgütünü de potada eritmeyi başaran Batılılar ve İsrail, direnişin tamamen bitirilmesi ve arzı mevut projesi kapsamında bulunan diğer topraklarla aradaki engellerin kalkması için Hamas'ı da bu süreç içinde ikna etme noktasına vardılar.Kim bilir, belki de Hamas'ın iktidara getirilerek, siyasi bir arenaya çekilmesi de oyunun bir parçası olabilir. Neticede ABD usulü seçimlerde sandıktan ne çıkacağından ziyade kimin çıkarılacağı önemlidir. ABD ve Irak seçimleri buna örnektir.ABD'de Bush'un rakibi son güne kadar önde olmasına rağmen, oyların teknolojinin zirvesini yaşayan ABD'de bilgisayarlarla değil de, ilkel usullerle sayılması ve uzun bir zaman sürmesi, Evangelist ve şahin Bush'un tekrar iktidar koltuğuna oturması herhalde tesadüf değildir.Irak seçimlerinde yıllar öncesinde Pentagon'da planlandığı gibi Şii-Sünni kaosu ve azınlık olmasına rağmen güçlü, söz sahibi bir peşmerge yapılanması çıkması yine tesadüf değildir.Filistin'de ABD ve İsrail yanlısı Mahmut Abbas'ın nasıl kazandığını da biliyoruz. Yani kısaca şunu demek istiyorum, Dünya'da, Ortadoğu'da, Türkiye'de yaşanan olayların hiçbiri tesadüf değildir. Olaylara hep bu açıdan bakmakta büyük faydalar var.Şimdi gelelim şu taşeronluk meselesine.Daha önceleri iktidarımızın Suriye'ye ve İran'a ABD'nin, AB'nin ve İsrail'in mesajlarını nasıl ilettiğini ve ardından kamuoyunun tepkisini nasıl aldığını iyi biliyoruz.Filistin meselesi AKP için oldukça önemli bir mesele. Çünkü AKP'ye oy veren muhafazakar kesim Filistin ve İsrail konusunda oldukça duyarlı.Batıdan gelen mesajları, aynen İran ve Suriye olayında olduğu gibi açıktan ifade etse, tabanın büyük tepkisini çekecek. AKP yönetimi, yaklaşan seçimlerde bu tür taban kaybına hazır olmadığını çok iyi biliyor.Olay oldu-bittiye getirildi. Sanki İsrail, ABD ve AB bu görüşmeye karşıymış gibi bir tutum izlendi. Türk kamuoyuna, Batının ve İsrail'in bütün tepkisine rağmen hükümetimiz yine de Hamas lideriyle görüştü izlenimi verildi. Basın da bunun bol bol reklamını yaptı.Böylece AKP bir taşla iki kuş vurdu. Hem tabanı nezdinde imaj tazeledi, hem de ABD, AB ve İsrail'in mesajlarını Hamas liderine olduğu gibi aktardı.Hamas'a verilen mesajlar böyle bir tiyatronun oynandığını ispatlıyor. "Dünyayı şaşırtın, silahı bırakın" "Demokrasiyle geldiniz, demokrasiye sarılın" "Belli koşulların karşılanması şartıyla İsrail ile yaşayacağınızı bilin, uzlaşmacı olun" "Filistin yönetiminin barış sürecindeki taahhütlerini üstlenin, yol haritasını benimseyin""Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın liderliğini destekleyin"Sizce bu talepler kime ait. Tabii ki İsrail'e. Peki, İsrail, bu taleplerin dile getirildiği AKP-Hamas görüşmesinden niye rahatsız olsun? El Cevap, tiyatro dedik ya. Ortadoğu ve ülkemiz üzerinde menfur hesapları olanların taşeronluğunu yapmaya devam ettiğimiz müddetçe, sonumuz Irak ve Filistin'den farklı olmayacaktır.Acilen kendimize ait, milli politikalar benimsemeli, hem ülkemizi hem de mazlum olan tüm dünya insanlarını kötü hesaplardan kurtarmalıyız.