Ortadoğu coğrafyasında yayılmacı politika izleyen iki irade var; biri İsrail, diğeri Barzani yönetimi? Ve bu iki irade birbirinden bağımsız değil.
Malum, İsrail 1948 yılından bugüne Filistin coğrafyasında yayılmacı bir politika izleyerek, bir taraftan büyük katliamlara imza attı, diğer taraftan da Filistinlileri evlerinden barklarından ederek göçe zorladı, yerleşim birimlerini yerle bir etti, dünyanın değişik bölgelerinden topladığı Yahudileri zorla boşalttığı bu yeni yerlere yerleştirdi.
Bugün aynı taktiği Yahudi kökenli Barzani gerçekleştiriyor.
Uluslar arası Af Örgütü'nün ve BM'nin raporları bu gerçeği gözler önüne serdi.
Uluslar arası Af Örgütü, Irak'ın kuzeyinde, 13 köy ve kentte, 100'den fazla görgü tanığının ve evlerini terk etmeye zorlananların ifadeleriyle bir rapor hazırladı. Hazırlanan raporda uydu fotoğraflarına da yer verildi.
Raporda, Irak'ın kuzeyinde, Barzani'ye bağlı peşmerge ve milis güçlerinin bölgedeki Arapları uzaklaştırmak için binlerce evi planlı bir şekilde yıktıkları, bölgede etnik bir temizlik yapıldığı, evlerini terk etmeye zorlanan Arapların, yeniden ele geçirilen bölgelere dönüşlerinin de Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi güçleri tarafından engellendiği belirtildi.
Af Örgütü'nün üst düzey danışmanı Donatella Rovera, "Askeri bir gerekçe olmadan sivillerin zorla yerinden edilmesi ve evlerin yıkılması savaş suçları anlamına gelir" şeklinde konuştu. "Çoğu geçim kaynaklarını, mülklerini kaybetti ve çoğunun evleri yıkıldı, dönecek bir yerleri kalmadı" diyen Rovera, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin, sivillerin evlerine, köylerine geri dönmelerine engel olarak 'durumu kötüleştirdiklerini' söyledi.
BM'nin geçtiğimiz Salı günkü raporunda da Barzani yönetiminin sivillere yönelik etnik temizlik harekatına yer verilmişti.
Tabi, Barzani'nin yayılmacı politikası ve etnik temizlik çalışmaları sadece Irak'ın kuzeyiyle sınırlı değil. Ekim 2014'te Suriye'nin kuzeyinde IŞİD bahanesiyle boşaltılan Kobani'ye yerleşen Barzani'nin peşmergesi, PYD'yi kontrol altına almış ve Irak'ın kuzeyinde yaşanan bütün gelişmeler burada da yaşanmıştı.
Uluslar arası AF Örgütü'nün bölgedeki PYD'nin elindeki 14 köy ve ilçede yaptığı çalışmayla yayınladığı Ekim 2015 tarihli raporunda bakın nelerden bahsediliyor:
"PKK'nın Suriye kolu PYD, Suriye'nin kuzeyinde sivilleri zorla göç ettiriyor. Bazı köyleri tamamen yıktılar. Özellikle Arap ve Türkmen köyleri PYD'nin yönetimindeki özerk idare tarafından ateşe verildi. Arap ve Türkmenler, bölgeyi terk etmeleri için ölümle tehdit ediliyorlar?"
Uydu görüntülerinde Haziran 2014'te, 225 hanesi bulunan bir köyün, bir yıl içinde yüzde 94'ünün tahrip edildiği, Haziran 2015'te ise sadece 14 binanın kaldığı görülüyor.
Şubat 2015'te bölgenin Barzanileşmiş PYD'nin eline geçmesinden sonra, evlerin yıkımına başlandığı ve köylülerin yerlerinden edildiği belirtiliyor.
Af Örgütü'ne konuşan bazı sivillerin, bölgeyi terk etmedikleri takdirde, IŞİD unsurlarını hedef alan ABD'nin liderliğindeki uluslararası koalisyonun hava saldırılarına maruz kalmakla YPG tarafından tehdit edildiklerini dile getirdiklerinin altı çizildi.
Barzani'nin kontrolündeki PYD, ABD ile köylüleri tehdit ediyor.
İşin garip tarafı, PYD, köylüleri IŞİD'i destekliyor bahanesiyle kovuyor; halbuki IŞİD de aynı köylüleri rejim yanlısı diye öldürüyordu. Anlayacağınız gibi, bölge insanları, bir bahaneyle Büyük İsrail adına yok ediliyor, sürülüyor.
Temmuz 2015'te Türkiye'ye sığınan Suriyeli Avukat ve Türkmen doktor Mustafa Bey'in AA'ya söylediği şu ifadeler de hem bölgede yaşananları hem de IŞİD-PYD ilişkisini gözler önüne serdi:
"Tel Abyad'ın kontrolünü elinde bulunduran PYD, Türkmenlere ve Araplara karşı 'tehcir politikası' uyguluyor. Daha önce terör örgütü IŞİD'in elindeki Tel Abyad'ı PYD hiç mermi atmadan ele geçirdi ve bölgeyi Kürtleştirmek için Arap ve Türkmenlere karşı tehcir politikası uyguladı?"
Peki, yayılmacı bir politika güden, etnik bir temizlik yapan Yahudi Barzani'nin "Bağımsız Kürdistan" hedefi kimlerin işine geliyor? Bunun cevabını da İsrail Adalet Bakanı Ayelet Şaked versin. Şaked, bağımsız Kürdistan devleti kurulmasına büyük destek verdiğini ve bu yeni devletin Türkiye ile İran arasında yer alması gerektiğini söyledi.
Filistinlilere bırakın devleti bir karış toprağı bile fazla gören İsrail'in Bakanı, "Uluslara Kürt devleti kurulması çağrısı yapmalıyız" dedi. Diğer taraftan Kürtlerle İsrail arasındaki kültürel bağlara dikkat çeken Şaked, Kürtlerin IŞİD ve diğer terör örgütleriyle mücadelede stratejik bir partner olduğunu savundu.
Sanki IŞİD onlar için mücadele edilmesi gereken bir örgüt? Daha birkaç gün önce İsrail Savunma Bakanı Moşe Yaalon, "İran ve IŞİD'den biri ile çalışma konusunda tercihte bulunmam istense IŞİD ile çalışmayı seçerim" ifadesini kullanmıştı. Üstelik IŞİD'i kuran iradenin CIA olduğunu, CIA eski ajanları itiraf ediyor.
Yazımızı Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın şı sözleriyle bitirelim: "Barzani hareketi nedir? Barzani bir Yahudi hareketidir, Kürt hareketi değildir. Kobani denilen bölgede Büyük İsrail'in temellerini attılar. O İsrail'in uzantısıdır. Şimdi bunu genişletmek istiyorlar. Bunun için de Kürt kardeşlerimizi kullanmak istiyorlar. Şayet Kürt kardeşlerimiz bilhassa da Alevi Kürt kardeşlerimiz bu oyuna gelirse Filistinlinin kaderini yaşarlar, Allah muhafaza etsin. Eğer bu oyun tahakkuk ederse hicret edecek vatan da bulamayız. (8 Şubat 2015, Trabzon)
Güneydoğumuzda ve bölgemizde yaşanan bütün gelişmeleri bu pencereden bakmakta fayda var. Kürdistan, Kürt halkı için değil, Büyük İsrail içindir. Önce Türkmenler, Araplar, ardından da aynen Filistinliler gibi Kürtler bu Arz-ı Mevut coğrafyasından temizlenecektir.
Malum, İsrail 1948 yılından bugüne Filistin coğrafyasında yayılmacı bir politika izleyerek, bir taraftan büyük katliamlara imza attı, diğer taraftan da Filistinlileri evlerinden barklarından ederek göçe zorladı, yerleşim birimlerini yerle bir etti, dünyanın değişik bölgelerinden topladığı Yahudileri zorla boşalttığı bu yeni yerlere yerleştirdi.
Bugün aynı taktiği Yahudi kökenli Barzani gerçekleştiriyor.
Uluslar arası Af Örgütü'nün ve BM'nin raporları bu gerçeği gözler önüne serdi.
Uluslar arası Af Örgütü, Irak'ın kuzeyinde, 13 köy ve kentte, 100'den fazla görgü tanığının ve evlerini terk etmeye zorlananların ifadeleriyle bir rapor hazırladı. Hazırlanan raporda uydu fotoğraflarına da yer verildi.
Raporda, Irak'ın kuzeyinde, Barzani'ye bağlı peşmerge ve milis güçlerinin bölgedeki Arapları uzaklaştırmak için binlerce evi planlı bir şekilde yıktıkları, bölgede etnik bir temizlik yapıldığı, evlerini terk etmeye zorlanan Arapların, yeniden ele geçirilen bölgelere dönüşlerinin de Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi güçleri tarafından engellendiği belirtildi.
Af Örgütü'nün üst düzey danışmanı Donatella Rovera, "Askeri bir gerekçe olmadan sivillerin zorla yerinden edilmesi ve evlerin yıkılması savaş suçları anlamına gelir" şeklinde konuştu. "Çoğu geçim kaynaklarını, mülklerini kaybetti ve çoğunun evleri yıkıldı, dönecek bir yerleri kalmadı" diyen Rovera, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin, sivillerin evlerine, köylerine geri dönmelerine engel olarak 'durumu kötüleştirdiklerini' söyledi.
BM'nin geçtiğimiz Salı günkü raporunda da Barzani yönetiminin sivillere yönelik etnik temizlik harekatına yer verilmişti.
Tabi, Barzani'nin yayılmacı politikası ve etnik temizlik çalışmaları sadece Irak'ın kuzeyiyle sınırlı değil. Ekim 2014'te Suriye'nin kuzeyinde IŞİD bahanesiyle boşaltılan Kobani'ye yerleşen Barzani'nin peşmergesi, PYD'yi kontrol altına almış ve Irak'ın kuzeyinde yaşanan bütün gelişmeler burada da yaşanmıştı.
Uluslar arası AF Örgütü'nün bölgedeki PYD'nin elindeki 14 köy ve ilçede yaptığı çalışmayla yayınladığı Ekim 2015 tarihli raporunda bakın nelerden bahsediliyor:
"PKK'nın Suriye kolu PYD, Suriye'nin kuzeyinde sivilleri zorla göç ettiriyor. Bazı köyleri tamamen yıktılar. Özellikle Arap ve Türkmen köyleri PYD'nin yönetimindeki özerk idare tarafından ateşe verildi. Arap ve Türkmenler, bölgeyi terk etmeleri için ölümle tehdit ediliyorlar?"
Uydu görüntülerinde Haziran 2014'te, 225 hanesi bulunan bir köyün, bir yıl içinde yüzde 94'ünün tahrip edildiği, Haziran 2015'te ise sadece 14 binanın kaldığı görülüyor.
Şubat 2015'te bölgenin Barzanileşmiş PYD'nin eline geçmesinden sonra, evlerin yıkımına başlandığı ve köylülerin yerlerinden edildiği belirtiliyor.
Af Örgütü'ne konuşan bazı sivillerin, bölgeyi terk etmedikleri takdirde, IŞİD unsurlarını hedef alan ABD'nin liderliğindeki uluslararası koalisyonun hava saldırılarına maruz kalmakla YPG tarafından tehdit edildiklerini dile getirdiklerinin altı çizildi.
Barzani'nin kontrolündeki PYD, ABD ile köylüleri tehdit ediyor.
İşin garip tarafı, PYD, köylüleri IŞİD'i destekliyor bahanesiyle kovuyor; halbuki IŞİD de aynı köylüleri rejim yanlısı diye öldürüyordu. Anlayacağınız gibi, bölge insanları, bir bahaneyle Büyük İsrail adına yok ediliyor, sürülüyor.
Temmuz 2015'te Türkiye'ye sığınan Suriyeli Avukat ve Türkmen doktor Mustafa Bey'in AA'ya söylediği şu ifadeler de hem bölgede yaşananları hem de IŞİD-PYD ilişkisini gözler önüne serdi:
"Tel Abyad'ın kontrolünü elinde bulunduran PYD, Türkmenlere ve Araplara karşı 'tehcir politikası' uyguluyor. Daha önce terör örgütü IŞİD'in elindeki Tel Abyad'ı PYD hiç mermi atmadan ele geçirdi ve bölgeyi Kürtleştirmek için Arap ve Türkmenlere karşı tehcir politikası uyguladı?"
Peki, yayılmacı bir politika güden, etnik bir temizlik yapan Yahudi Barzani'nin "Bağımsız Kürdistan" hedefi kimlerin işine geliyor? Bunun cevabını da İsrail Adalet Bakanı Ayelet Şaked versin. Şaked, bağımsız Kürdistan devleti kurulmasına büyük destek verdiğini ve bu yeni devletin Türkiye ile İran arasında yer alması gerektiğini söyledi.
Filistinlilere bırakın devleti bir karış toprağı bile fazla gören İsrail'in Bakanı, "Uluslara Kürt devleti kurulması çağrısı yapmalıyız" dedi. Diğer taraftan Kürtlerle İsrail arasındaki kültürel bağlara dikkat çeken Şaked, Kürtlerin IŞİD ve diğer terör örgütleriyle mücadelede stratejik bir partner olduğunu savundu.
Sanki IŞİD onlar için mücadele edilmesi gereken bir örgüt? Daha birkaç gün önce İsrail Savunma Bakanı Moşe Yaalon, "İran ve IŞİD'den biri ile çalışma konusunda tercihte bulunmam istense IŞİD ile çalışmayı seçerim" ifadesini kullanmıştı. Üstelik IŞİD'i kuran iradenin CIA olduğunu, CIA eski ajanları itiraf ediyor.
Yazımızı Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın şı sözleriyle bitirelim: "Barzani hareketi nedir? Barzani bir Yahudi hareketidir, Kürt hareketi değildir. Kobani denilen bölgede Büyük İsrail'in temellerini attılar. O İsrail'in uzantısıdır. Şimdi bunu genişletmek istiyorlar. Bunun için de Kürt kardeşlerimizi kullanmak istiyorlar. Şayet Kürt kardeşlerimiz bilhassa da Alevi Kürt kardeşlerimiz bu oyuna gelirse Filistinlinin kaderini yaşarlar, Allah muhafaza etsin. Eğer bu oyun tahakkuk ederse hicret edecek vatan da bulamayız. (8 Şubat 2015, Trabzon)
Güneydoğumuzda ve bölgemizde yaşanan bütün gelişmeleri bu pencereden bakmakta fayda var. Kürdistan, Kürt halkı için değil, Büyük İsrail içindir. Önce Türkmenler, Araplar, ardından da aynen Filistinliler gibi Kürtler bu Arz-ı Mevut coğrafyasından temizlenecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025
- Direnç kalktıkça, İsrail pervasızlaştı / 21.03.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025
- Direnç kalktıkça, İsrail pervasızlaştı / 21.03.2025