Barış Günü ve Suriye olayları

Barış günü bilinen 1 Eylüle daha savaş ve katliam haberleri ile uyandık. Dünyalığından, makamından, koltuğundan başka derdi olmayan kuklalar, el kaldırıp el indirmekten başka bir şeye yaramayan ve aklını birilerine yahut bir yerlere kiraya verenler İslam Coğrafyası’nda dökülen kanlara seyirci kalıyor veya kan dökenlerden yana tavır sergiliyor. Durum böyle olunca dünyada akan kanlar hep Müslümanların yaşadığı coğrafyalarda gerçekleşiyor ve bu vahim dehşetin taşeronluğunu sözde Müslüman olan gruplar yaparak Siyonizm ve emperyalizmin ağa babalarının planlarını hayata geçiriyorlar.
 "Müslümanların coğrafyalarına, zenginliklerine susayanlar ve bunlara taşeronluk yapanlar, barış günü olan bir Eylülü de dinlemedi". Televizyonların haber kanallarında ve haber saatlerinde verilen katliam haberleri ve özellikle bazı kaynaklarca yanlı, yanlış verilen haberler beyinleri zonklatacak durumda. İslam coğrafyasında durum öyle bir hale geldi ki, daha doğrusu Müslümanların varlığına bile tahammül edemeyenler tarafından durum öyle bir hale getirildi ki, artık gün içerisinde yüzün altındaki ölü sayıları zihinlere normal gelmeye başladı. Afganistan, Filistin ve Irak’taki katliamlara, ölümlere nasıl duyarsızlaştıysa dünya; maalesef kardeş iken bir anda kalleş görülmeye başlayan ülkelere ve ülke birliklerine bu gün aynı şeyler yapılıyor.
Bazı ülkeler ve siyasiler tarafından Suriye üzerinde ateşle oynanan oyunlar ve Suriye konusunda halkı Müslüman olan ülkelerin çoğunluğunun Suriye'den yana olup batıya karşı olmaları aslında her kesin ve kesimin saflarını net bir şekilde ortaya koymaktadır. Her gün onlarca insanın hayatını kaybetmesinin yanında; televizyon programlarında ve köşe yazılarında hedef şaşırtırcasına yapılan açıklamalar apaçık bir fitnenin olduğunu göstermektedir. Bu gün Suriye ve Esad hususunda çok radikal söylemleri olanlara bundan yaklaşık bir buçuk yıl önce bakılırsa tam aksi bir durumun olduğunu gözlemlemek mümkündür. Bir buçuk yıl öncesine kadar halkının büyük bir çoğunluğu tarafından sevilen ve hatta bu gün bile bu şekilde istenen Esad nasıl oldu da bir anda kendi halkını öldüren bir Esad oluverdi! Suriye ve Esad konusunda çok radikal açıklamalar yapan yazarlarımız, program yapımcılarımız bu konuda acaba bizleri aydınlatmaları mümkün müdür?
Bu gün Suriye'de yaşanan olaylara ne yazık ki aklıselim ile değil de farklı kişi ve devletlerin gözlüğüyle bakan Müslümanlar vardır. Bu durum ülkemizdeki Müslümanlar içinde geçerlidir.
İslam ve Müslümanlara ve Müslümanların değerlerine, mukaddeslerine düşmanlığı tescilli; Müslümanların sıkıntılarını konuşarak eğlence bulmuş gibi gündem eden nefslerini ilah edinen cani ve vahşileri ayrı değerlendirmek gerek. Sözde tek derdimiz mazlumdan yana olmaktır deyip bugün Bahreyn ve Yemen'de ve daha dün Coniler tarafından Irak'da yapılan zulümlere, akıtılan kanlara sessiz ve seyirci kalanları ve hatta yer yer destekçi olanları da ayrı değerlendirmek gerek…
Bir kısım kardeşlerimiz, Suriye’de olup bitenler hakkında genel olarak tek taraftan gelen haber ve yorumlara kapılmakta, diğer görüşlerin doğru olma ihtimaline zerre ihtimal vermemektedir. Durum böyle olunca kesinleşen kanaatleriyle olaylara bakmakta ve olguları yorumlamakta; insanları da bu kanaatleriyle değerlendirmektedirler.
Gelinen noktada, Müslümanların kaynaklarını sömürmek isteyen ve hatta Müslümanların varlığına bile tahammül edemeyen emperyalist ve Siyonistlerin tam da istediği durum oluşmuştur. Biri Müslüman'ım dediği halde emperyalist ve siyonisten yana tavır takınır olmuş diğeri de emperyalist ve siyoniste karşı tavır sergiler olmuş ve birbirlerine karşı fikir ve düşünce alanında, yer yer eylem alanında karşı olan bir Müslüman profili karşımıza çıkmıştır. Empeyalislerin ve siyonistlerin de istediği bu değil miydi zaten! Bir birine karşı atıp tutan, atışan Müslümanlar. Bir birlerine karşı atıp tutarak enerji ve güçlerini her geçen gün yitiren Müslümanlar…. Her biri başkasını töhmet altında bırakarak suçlayan ve bir birlerini hakarete varan şekilde eleştiren bir Müslüman toplum…
Emperyalist ve siyonistlerin rüyalarını süsleyen gökte arayıp da bulamadıkları fitne fırsatı, Suriye’de en müsait bir şekilde onların karşısına çıkmış durumdadır. Emperyalist ve siyonistler de rüyalarını süsleyen bu fırsatı tamamen lehlerine dönüştürmek için ellerinden geleni yapıp amaçlarına ulaşmak için her yola başvuruyorlar.
Dünyada ve özellikle İslam coğrafyasında gelişen ve yaşanan olaylar karşısında Müslümanlar gelişmeleri değerlendirirken; İslami ve insani hassasiyetleri göz ardı etmemeli, İslami ve insani hassasiyetler ile olayları değerlendirmeli ve değerlendirme ve eleştiri yaparken herkes sözlerine dikkat etmelidir. Zira bu Allah'a imanın bir gereğidir.
Bu gün bütün Müslümanlar ve halkı Müslüman olan ülkeler çok açık ve kesin olan şu gerçeği asla unutmamalılar; Hepimiz Müslümanız ve Müslümanlar arasında bir fitnedir ki uzayıp gitmektedir. Buna en makul bir şekilde, şiddete, kana, savaşa mahal verilmeden ivedilikle bir çözüm getirilmesi zarureti doğmuştur. Aksi halde yakın zamanda bütün Müslümanlar çok acı bedeller öderler.
Sadece BİR EYLÜL'ün değil geçek anlamda her günün barış günü olması dilekleri ile…