Hz. Hüseyin’in Kerbela’dan bizlere verdiği birinci mesaj sünnetin ihyasıdır. Bir yerde 124 bin peygamberin uğrunda gönderildikleri ilahi gayeler ve hedefler, İslam Peygamberi ile son bulan ve kemale eren ilahi kavramlar, Peygamberden sonra toprağa gömülmek isteniyorsa, yani din öldürülmek isteniyorsa... Böyle bir konumda Hz. Hüseyin (a.s) buyuruyor ki; “Sünnetin tehlikede olduğunu gören her Müslüman, sünnetin tahrif edilmemesi ve öldürülmemesi için üzerine düşen görevleri yapmalı ve tarafsız, duyarsız kalmamalıdır. Sünnetin ihya olması için Müslümanlar vazifelerini yapmalıdırlar.”
Emeviler, Peygamberi ve İslam dinini toprağa gömmek istiyorlardı. Bunu yaparlarken dinsizlikle bunu yapmıyorlardı, aksine din adına bunları yapıyorlardı. Çünkü dinsizlik adına bunu yapamazlardı. Zira yaşadıkları toplum, zaman, zemin büyük bir ölçüde Müslüman’dı. İşte böyle bir ortamda dine ancak din içinde, din adıyla zarar verilebilirdi. İşte Emeviler bunu yapmaya çalıştılar. Emeviler’in hedefi gerçek Muhammedî İslam’ı yok etmek, vahyi devre dışı bırakmak ve dolayısıyla bütün kontrolü ve dünyevi çıkarları ellerinde bulundurmaktı. Hz. Hüseyin de bunları görüyor ve biliyordu.
Hz. Hüseyin’in Kerbela’dan bizlere verdiği birinci mesaj sünneti ihya etmekti. Bunun delili ise, kardeşi Muhammed Hanefiye’ye yazdığı vasiyetnamede yatar. Hz. Hüseyin (a.s) vasiyetinde şöyle buyuruyor; "Bismillahirrahmanirrahim. Bu o vasiyetnamedir ki Ali oğlu Hüseyin kardeşi Muhammed’e yazmıştır. Hüseyin şahadet eder ki Allah birdir, tektir ve eşi benzeri yoktur."
Aziz okuyucu; dönemin insanları Hz. Hüseyin’in Allah’a inandığını bildikleri halde, neden Hz. Hüseyin (a.s) vasiyetine şahadet getirerek başlamıştır? Çünkü O biliyordu ki, Yezid melunu ve Emeviler Hz. Hüseyin (a.s)’ı öldürdükten sonra, Hz. Hüseyin’in dinden çıktığını ve bu sebepten dolayı öldürüldüğünü savunacaklardı. İşte bunun için vasiyetine şahadetle başlamış olabilir.
Vasiyetinin devamında daha sonra peygamberin peygamberliğine, Hz. Ali’nin imametine, cennete, cehenneme... Şahadet getirip ve şöyle devam ediyor; "Ben zulmetmek, fitne fesat çıkarmak, para, altın, arazi toplamak ve birilerine hâkim olmak için hareket etmiyorum. Doğrusu ben ceddim Resulullah’ın ümmetinin ıslah olması için hareket ediyorum. Ben marufa emretmek ve münkerden nehyetmek için hareket ediyorum. Ben ceddim Resulullah ve babam Ali gibi yaşamak için hareket ediyorum."
Bu sözden şu anlaşılabilir; yani İslam Peygamberi (s.a.a.) Hz. Hüseyin’in döneminde yaşamış olsaydı, İslam Peygamberi de Hz. Hüseyin’in yaptığını yapacaktı ve yerinde oturmayacaktı.
Şimdi Aşura’yı bayram ilan edenlere sorarız; o gün hareket eden Peygamber Efendimiz olmuş olsaydı ve Hz. Hüseyin’e yapılanlar İslam Peygamberinin başına getirilmiş olsaydı yine mi Aşura’yı bayram edeceklerdi!
Hz. Hüseyin (a.s.) vasiyetinde babası imam Ali’nin siyresine de vurgu yapmıştır. Bu vurgunun manası şu olabilir; Hz. İmam Ali (a.s)’dan önce birileri hilafetin başındaydı. Neden, Hz. Hüseyin (a.s) ben ceddim Resulullahın siyresine ve falanca, falancaların siyresine göre ve bir de babam Ali’nin siyresine göre yaşamak için demiyor da, sadece ceddi Resulullahın ve babası Ali (a.s)’ın siyresine vurgu yapıyor. Ama falanca ve falancaların siyresine asla vurgu yapmamıştır. Demek ki, Hz. Hüseyin (a.s) ceddi Resulullah (s.a.a) ile babası Ali’nin arasında olan falanca falancaların siyresini kabul etmemiştir.
Emeviler, Peygamberi ve İslam dinini toprağa gömmek istiyorlardı. Bunu yaparlarken dinsizlikle bunu yapmıyorlardı, aksine din adına bunları yapıyorlardı. Çünkü dinsizlik adına bunu yapamazlardı. Zira yaşadıkları toplum, zaman, zemin büyük bir ölçüde Müslüman’dı. İşte böyle bir ortamda dine ancak din içinde, din adıyla zarar verilebilirdi. İşte Emeviler bunu yapmaya çalıştılar. Emeviler’in hedefi gerçek Muhammedî İslam’ı yok etmek, vahyi devre dışı bırakmak ve dolayısıyla bütün kontrolü ve dünyevi çıkarları ellerinde bulundurmaktı. Hz. Hüseyin de bunları görüyor ve biliyordu.
Hz. Hüseyin’in Kerbela’dan bizlere verdiği birinci mesaj sünneti ihya etmekti. Bunun delili ise, kardeşi Muhammed Hanefiye’ye yazdığı vasiyetnamede yatar. Hz. Hüseyin (a.s) vasiyetinde şöyle buyuruyor; "Bismillahirrahmanirrahim. Bu o vasiyetnamedir ki Ali oğlu Hüseyin kardeşi Muhammed’e yazmıştır. Hüseyin şahadet eder ki Allah birdir, tektir ve eşi benzeri yoktur."
Aziz okuyucu; dönemin insanları Hz. Hüseyin’in Allah’a inandığını bildikleri halde, neden Hz. Hüseyin (a.s) vasiyetine şahadet getirerek başlamıştır? Çünkü O biliyordu ki, Yezid melunu ve Emeviler Hz. Hüseyin (a.s)’ı öldürdükten sonra, Hz. Hüseyin’in dinden çıktığını ve bu sebepten dolayı öldürüldüğünü savunacaklardı. İşte bunun için vasiyetine şahadetle başlamış olabilir.
Vasiyetinin devamında daha sonra peygamberin peygamberliğine, Hz. Ali’nin imametine, cennete, cehenneme... Şahadet getirip ve şöyle devam ediyor; "Ben zulmetmek, fitne fesat çıkarmak, para, altın, arazi toplamak ve birilerine hâkim olmak için hareket etmiyorum. Doğrusu ben ceddim Resulullah’ın ümmetinin ıslah olması için hareket ediyorum. Ben marufa emretmek ve münkerden nehyetmek için hareket ediyorum. Ben ceddim Resulullah ve babam Ali gibi yaşamak için hareket ediyorum."
Bu sözden şu anlaşılabilir; yani İslam Peygamberi (s.a.a.) Hz. Hüseyin’in döneminde yaşamış olsaydı, İslam Peygamberi de Hz. Hüseyin’in yaptığını yapacaktı ve yerinde oturmayacaktı.
Şimdi Aşura’yı bayram ilan edenlere sorarız; o gün hareket eden Peygamber Efendimiz olmuş olsaydı ve Hz. Hüseyin’e yapılanlar İslam Peygamberinin başına getirilmiş olsaydı yine mi Aşura’yı bayram edeceklerdi!
Hz. Hüseyin (a.s.) vasiyetinde babası imam Ali’nin siyresine de vurgu yapmıştır. Bu vurgunun manası şu olabilir; Hz. İmam Ali (a.s)’dan önce birileri hilafetin başındaydı. Neden, Hz. Hüseyin (a.s) ben ceddim Resulullahın siyresine ve falanca, falancaların siyresine göre ve bir de babam Ali’nin siyresine göre yaşamak için demiyor da, sadece ceddi Resulullahın ve babası Ali (a.s)’ın siyresine vurgu yapıyor. Ama falanca ve falancaların siyresine asla vurgu yapmamıştır. Demek ki, Hz. Hüseyin (a.s) ceddi Resulullah (s.a.a) ile babası Ali’nin arasında olan falanca falancaların siyresini kabul etmemiştir.
Mehdi Aksu / diğer yazıları
- Eleştiri nedir ve nasıl olmalıdır? / 03.12.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012