Üniversiteler 2 Ekim'de açılıyor… Genel olarak insanların özel olarak öğrencilerin barınması sorun olarak devam ediyor.
20. yüzyılın getirdiği en önemli yenilik, 2. kuşak haklardan olan sosyal haklardır. Bu haklar, kişilerin devletin müdahalelerinden korunmasını sağlayan 1. kuşak haklardan farklı olarak, devletin olumlu katkısı olmadan yararlanılması mümkün olmayan haklardır. Konut hakkı da bu tür bir haktır. Bu hak, kişilerin yaşamı ve toplumsallaşması için olmazsa olmaz nitelikte en temel insan haklarından biridir. Birey için konut, bir yüzüyle barınma hakkının kullanılması olmakla birlikte bundan ibaret sayılamaz. Gerçekten, tümüyle bireysel bir nitelik taşıyan barınma hakkından farklı olarak, konut hakkı dengeli ve sağlıklı bir çevrede yaşamayı da içeren bir hak olduğu gibi, bunun gereği olarak fiziki ve sosyal bakımdan doğru kentleşmeyle de yakından ilintilidir. Bu bakımdan konut hakkını, kişiye başını sokacak bir barınak sağlanması olgusuyla özdeşleştiren ve konutu sadece bir mal olarak gören dar ve sınırlı bir yorumla açıklamaya çalışmak birçok yanlışı beraberinde getireceği için bundan kaçınılması gerekir.
Uluslararası belgelerin birçoğunda konut hakkına ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.
Bunlardan en önemlisi 16 Aralık 1966 tarihli Avrupa Sosyal Şartı'nın (Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi) 11. maddesi ve bunun 3 Mayıs 1996'da kabul edilmiş olan "Gözden Geçirilmiş" versiyonunun 31. maddesidir. Bu maddede şöyle denmiştir: "Âkit taraflar, konut hakkının etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak amacıyla;
1-Yeterli standartlara sahip bir konut edinilmesini teşvik etmeye;
2-Evsizliği, zamanla ortadan kaldırma amacıyla, önleme ve azaltmaya;
3-Ev fiyatlarını yeterli kaynaklara sahip olmayanlar için uygun hale getirmeye yönelik önlemler almayı taahhüt ederler.
Türkiye, bu uluslararası sözleşme metnini, 3. Maddesi dışında kabul etmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 5547 Sayılı Yasa ile onaylandıktan sonra 3.10.2006 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Böylece bu sözleşmenin konut güvencesine ilişkin 31. maddesi de bugün Anayasa'nın 90/5 maddesindeki hükme tabidir (yani yasalardan üstündür ve bu nedenle de yargı organlarınca doğrudan doğruya uygulanır).
Konut hakkı, "konut dokunulmazlığı" bağlamında ilk kez 1876 Kanun-ı Esasi'sinin 22. maddesinde düzenlenmiştir. 1924 Anayasası'nın 76. Maddesinde de konut hakkı "konut dokunulmazlığı" bağlamında ele alınmıştır. 1961 Anayasası'nda da bir yandan 16. maddede konut dokunulmazlığı güvence altına alınmış, beri yandan ilk kez "konut hakkı" bir sosyal hak olarak telakki edilmiş ve 49. maddede devlete yoksul ve dar gelirli ailelerin konut ihtiyacını karşılama ödevini yüklemiştir.
1982 Anayasası da 57. maddesinde, konut hakkını kişilerin devletten bir istemde bulunmasına olanak sağlayan bir sosyal hak olarak düzenlemiştir. Buna göre "Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler." Maddenin gerekçesi konuya biraz daha açıklık getirmektedir; "Vatandaşlar için konutun arz ettiği önem dikkate alınarak, devletin konut yapımını destekleyici, planlayıcı rolüne işaret etmektedir… Konutların yapımında modern şehirleşme ve çevre şartları gözetilmelidir."
Ne var ki, fotoğrafa baktığımızda;
Bir yandan deprem, bir yandan ekonomik kriz… Barınma hakkı çıkmaz sokaklarda.
Peki, sormaz mıyız: Sosyal devlet nerede?
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023