Bağlı gözler, tıkalı kulaklar ve referandum

Yeni bir Anayasa taslağı hazırlandı ve 12 Eylül'de referanduma gidiliyor.Yani bu yeni Anayasa devreye girsin mi girmesin mi diye halka sorulacak.Halkın yapılan değişikliklerle ilgili detaylı bilgisi var mı? Yok. Bırakın detaylı bilgiyi genel bilgisi var mı? Yine hayır.Bu Anayasa değişikliği ile nelerin hedeflendiğini il il dolaşarak gündem eden, halkı bu noktada ayıktırmaya çalışan sadece Prof. Dr. Haydar Baş ve BTP kurmayları var, onların da üstünü örtmek için ellerinden geleni yapıyorlar.En basit olayları bile dakikalarca gündem eden TV kanalları bu gerçekleri haykıran kadroya bir kare bile yer vermiyor.Halk nereye baksa, hangi haber bültenini izlese, hangi gazete manşetini okusa timsah gözyaşları içinde 12 Eylül edebiyatı yapan ya da muhalefetle tiyatro oynayan iktidarı, ya da neden hayır dediğini tam olarak ifade etmeyen CHP ve MHP'yi görüyor.Ne gariptir ki 12 Eylül'den nemalananlar hesapları gereği 12 Eylül mağduru pozisyonuna giriveriyorlar. Referandumda "hayır"ı savunan CHP ve MHP ise silik bir muhalefet tablosu sergiliyor. Bu manada sanki iktidarın ekmeğine yağ sürme vazifesini üstlenmişler.Bu Anayasa değişikliğinin arkasında ABD'nin ve global güçlerin olduğunu söylemiyorlar. Bu değişikliğin ülkeyi bölmek, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını daha rahat talan etmek için istediklerini haykırmıyorlar.  Eğer referandumda evet çıkarsa ülkenin bir anda federasyona gideceğini belirtmiyorlar. Yugoslavya'nın da aynı yollarla paramparça olduğunu ifade etmiyorlar.Ekranlarda danışıklı bir kavga görüyoruz.Birileri ABD adına bir Anayasa değişikliğine gidiyor, diğerleri ise yine ABD adına sessiz muhalefet ortaya koyuyor.Gerçekleri haykıran bir tek Prof. Dr. Haydar Baş ve Bağımsız Türkiye Partisi kadrosu var. Onlar bütün imkanlarını seferber etmiş ve bu gidişata dur demek için ellerinden geleni yapıyorlar.İktidar tarafından ABD talimatıyla değiştirilen Anayasa'nın milletin hassasiyetlerini dikkate almadığını, bu Anayasa'nın milletin Anayasası olmadığını belirtiyorlar.Türkiye'nin en büyük problemi, işsizlik, açlık, yoksulluk ve terördür.Yeni Anayasa'da bunların hangisi için bir çözüm var?BTP bunu soruyor iktidara, cevap ise çok ilginç: Anayasa yemek kitabı değildir. İktidar ABD'den gelen talimatları hazmetme ve hazmettirme görevi olduğu için milletten ve milletin gerçek temsilcilerinden gelen sorulara böyle mantıksızca cevap verebiliyor.Bırakın çözümü yaraların daha da derinleşmesi neticesi var Anayasa'da?Danıştay'ın yetkileri alınıyor. Danıştay ne yapmıştı, millet yararına ülkenin yeraltı ve yerüstü kaynaklarının, şirketlerinin talan edilmesine dur demişti. Danıştay'ın bu yetkileri alınınca, yabancılar daha rahat hortumlayabilecek değerlerimizi? Bu daha fazla açlık, daha fazla yoksulluk, daha fazla işsizlik demektir.Başka? Anayasa'da askerin eli kolu biraz fazla bağlanıyor, açılıma ram olmuş siyasilerin daha fazla kontrolüne giriyor. Özgürlükler adı altında etnik azınlıklar tanımlanıyor ve bunlara özel imtiyazlar sağlanıyor.Bütün bunlar da terörü daha fazla azdıracak, hatta terörün asıl hedefi olan bölünmeyi hızla gerçekleştirecek.Bunlar milletin değil, ecnebilerin isteği? Millet bunun tam tersini istiyor.Bir not: Referandum seçmen kağıtlarını dış kapının altından atmışlar, üzerine defalarca basılarak geçilmiş. Anlaşılan iktidar canlılara değil de ölülere bel bağlamış. Bizden söylemesi?