Hikmet, öğüt, teşvik ve tehdit hususundaki sözlerinden
Size ilâhî takvayı tavsiye ediyorum. Çünkü takva, ümitli olarak arayan kimsenin imrendiği, kaçıp sığınmak isteyenin güvendiği bir şeydir.
05.02.2025 14:26:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
![Hikmet, öğüt, teşvik ve tehdit hususundaki sözlerinden](resimler/haberler/33/hikmet-ogut-tesvik-ve-tehdit-hususundaki-sozlerinden-H1556916-11.webp)
![](temalar/resimler/bos.gif)
![Hikmet, öğüt, teşvik ve tehdit hususundaki sözlerinden](resimler/haberler/33/hikmet-ogut-tesvik-ve-tehdit-hususundaki-sozlerinden-H1556916-12.webp)
![](temalar/resimler/bos.gif)
![](temalar/resimler/bos.gif)
"Size ilâhî takvayı tavsiye ediyorum. Çünkü takva, ümitli olarak arayan kimsenin imrendiği, kaçıp sığınmak isteyenin güvendiği bir şeydir.
Takvayı, kendinize batini bir nişane edinin. Allah'ı halis bir şekilde anın. Bu anmanın ışığında güzel bir hayat yaşayın ve bu vesile ile kurtuluş yolunu kat edin.
Dünyaya, ondan vazgeçmiş zahitlerin gözleriyle bakın; çünkü dünya kendisinde yurt tutanları yok eder; ona güvenerek nimetlerinden faydalananları elemlere sokar.
Ondan göçüp gidenin bir daha geri dönmesi ümit edilmez. Ondan beklenen nedir (sevinç mi, keder mi) bilinmez. Asayişi belayla birleşmiştir; bekası fenayla, sevinci ise üzüntülerle karışmıştır. Bekası( ) güçsüzlük ve zaafla iç içedir.
Kendini beğenmek büyüklenmekten, büyüklenmek gururdan, gurur da tekebbürdendir. Şeytan, batıl vaatler veren hazır düşmandır. Müslüman, Müslümanın kardeşidir; öyleyse birbirinizi yardımsız bırakmayın, birbirinize kötü lakap takmayın.
Dinin kanunları (hükmü) (herkes için) birdir; yolları düzdür. Kim o yolu tutarsa umduğuna ulaşır; kim o yoldan ayrılırsa helak olur; kim bu yoldan vazgeçerse dinden çıkar. Müslüman konuştuğunda yalan söylemez, söz verdiğinde aykırı davranmaz, itimat edildiğinde ise hıyanet etmez.
Akıl, müminin dostudur; hilim, yardımcısıdır; iyi geçinmek babasıdır; yumuşak davranmak kardeşidir. Akıllı bir kimsede üç özellik olmalıdır: Kendi durumunu düşünmeli; dilini korumalı; zamanını tanımalı.
Bilin ki, yoksulluk belalardan bir beladır; yoksulluktan daha zor beden rahatsızlığıdır; ondan daha zoru ise kalp rahatsızlığıdır. Bilin ki, nimetlerden birisi zenginliktir; zenginlikten daha üstün olan şey beden sıhhatidir; beden sıhhatinden daha üstün olanıysa kalbin takvasıdır.
Mümin kişi gününü üç zamana ayırır: Bir bölümünde Rabbiyle münacat eder (O'na ibadet eder); bir bölümünde kendi nefsini muhasebe eder; bir bölümünde de helal ve güzel lezzetlerle meşgul olur.
Akıllı kişi ancak üç şey için yolculuk eder: Geçimini sağlamak, ahiretini elde etmek yahut da haram olmayan zevk ve lezzetlerden faydalanmak.
Nice kimseler vardır ki, Allah'ın ihsan ve nimetleriyle gafil avlanırlar.
Nice kimseler vardır ki, günahlarının örtülmesiyle mağrur olurlar.
Nice kimseler de vardır ki, haklarında yapılan övgülere aldanırlar. Allah-u Teâla insanları, mühlet ve fırsat gibi hiçbir şeyle sınamamıştır; Allah-u Teâla şöyle buyuruyor: "Onlara mühlet ve fırsat verdik ki günahlarını artırsınlar."
Kalbinde, halka karşı hem ihtiyaç duymalısın, hem de onlardan müstağni olmalısın. Halka olan ihtiyacın, yumuşak konuşman ve güler yüzlülük olmalıdır; onlardan müstağni olman ise ırzın ve haysiyetini korumak için olmalıdır.
Ne halka öfkelenin, ne de halkı öfkelendirin; (herkese) selâm verin ve güzel konuşun.
Kerim adam, iyilik ve şefkat gördüğünde yumuşar; fakat alçak adama hoş ve güzel davranıldığında sertleşir.
Gerçek fakihin kim olduğunu size söyleyeyim mi? Gerçek fakih, insanların Allah'a masiyet etmesine izin vermeyen, onları Allah'ın rahmetinden ümitsizliğe düşürmeyen, onlara Allah'ın azabı hususunda güvence vermeyen ve Kur'ân'ı bırakıp başka şeylere yönelmeyen kimsedir. Bilinçsiz ibadette, fikirsiz ilimde, düşünüp anlamadan yapılan kıraatte hayır yoktur.
Allah-u Teâla, insanları (kıyamet günü) bir araya topladığında, bir münadi yüksek bir sesle şöyle seslenir: Ey insanlar, bugün Allah'a en yakın olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır;
Allah katında en fazla sevileniniz, en güzel amel yapmış olanınızdır; Allah nezdinde makamı en üstün olanınız, O'nun katında olan şeyler için en fazla amel etmiş olanınızdır; Allah katında en kerametli (değerli) olanınız, en fazla çekineninizdir.
Takvayı, kendinize batini bir nişane edinin. Allah'ı halis bir şekilde anın. Bu anmanın ışığında güzel bir hayat yaşayın ve bu vesile ile kurtuluş yolunu kat edin.
Dünyaya, ondan vazgeçmiş zahitlerin gözleriyle bakın; çünkü dünya kendisinde yurt tutanları yok eder; ona güvenerek nimetlerinden faydalananları elemlere sokar.
Ondan göçüp gidenin bir daha geri dönmesi ümit edilmez. Ondan beklenen nedir (sevinç mi, keder mi) bilinmez. Asayişi belayla birleşmiştir; bekası fenayla, sevinci ise üzüntülerle karışmıştır. Bekası( ) güçsüzlük ve zaafla iç içedir.
Kendini beğenmek büyüklenmekten, büyüklenmek gururdan, gurur da tekebbürdendir. Şeytan, batıl vaatler veren hazır düşmandır. Müslüman, Müslümanın kardeşidir; öyleyse birbirinizi yardımsız bırakmayın, birbirinize kötü lakap takmayın.
Dinin kanunları (hükmü) (herkes için) birdir; yolları düzdür. Kim o yolu tutarsa umduğuna ulaşır; kim o yoldan ayrılırsa helak olur; kim bu yoldan vazgeçerse dinden çıkar. Müslüman konuştuğunda yalan söylemez, söz verdiğinde aykırı davranmaz, itimat edildiğinde ise hıyanet etmez.
Akıl, müminin dostudur; hilim, yardımcısıdır; iyi geçinmek babasıdır; yumuşak davranmak kardeşidir. Akıllı bir kimsede üç özellik olmalıdır: Kendi durumunu düşünmeli; dilini korumalı; zamanını tanımalı.
Bilin ki, yoksulluk belalardan bir beladır; yoksulluktan daha zor beden rahatsızlığıdır; ondan daha zoru ise kalp rahatsızlığıdır. Bilin ki, nimetlerden birisi zenginliktir; zenginlikten daha üstün olan şey beden sıhhatidir; beden sıhhatinden daha üstün olanıysa kalbin takvasıdır.
Mümin kişi gününü üç zamana ayırır: Bir bölümünde Rabbiyle münacat eder (O'na ibadet eder); bir bölümünde kendi nefsini muhasebe eder; bir bölümünde de helal ve güzel lezzetlerle meşgul olur.
Akıllı kişi ancak üç şey için yolculuk eder: Geçimini sağlamak, ahiretini elde etmek yahut da haram olmayan zevk ve lezzetlerden faydalanmak.
Nice kimseler vardır ki, Allah'ın ihsan ve nimetleriyle gafil avlanırlar.
Nice kimseler vardır ki, günahlarının örtülmesiyle mağrur olurlar.
Nice kimseler de vardır ki, haklarında yapılan övgülere aldanırlar. Allah-u Teâla insanları, mühlet ve fırsat gibi hiçbir şeyle sınamamıştır; Allah-u Teâla şöyle buyuruyor: "Onlara mühlet ve fırsat verdik ki günahlarını artırsınlar."
Kalbinde, halka karşı hem ihtiyaç duymalısın, hem de onlardan müstağni olmalısın. Halka olan ihtiyacın, yumuşak konuşman ve güler yüzlülük olmalıdır; onlardan müstağni olman ise ırzın ve haysiyetini korumak için olmalıdır.
Ne halka öfkelenin, ne de halkı öfkelendirin; (herkese) selâm verin ve güzel konuşun.
Kerim adam, iyilik ve şefkat gördüğünde yumuşar; fakat alçak adama hoş ve güzel davranıldığında sertleşir.
Gerçek fakihin kim olduğunu size söyleyeyim mi? Gerçek fakih, insanların Allah'a masiyet etmesine izin vermeyen, onları Allah'ın rahmetinden ümitsizliğe düşürmeyen, onlara Allah'ın azabı hususunda güvence vermeyen ve Kur'ân'ı bırakıp başka şeylere yönelmeyen kimsedir. Bilinçsiz ibadette, fikirsiz ilimde, düşünüp anlamadan yapılan kıraatte hayır yoktur.
Allah-u Teâla, insanları (kıyamet günü) bir araya topladığında, bir münadi yüksek bir sesle şöyle seslenir: Ey insanlar, bugün Allah'a en yakın olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır;
Allah katında en fazla sevileniniz, en güzel amel yapmış olanınızdır; Allah nezdinde makamı en üstün olanınız, O'nun katında olan şeyler için en fazla amel etmiş olanınızdır; Allah katında en kerametli (değerli) olanınız, en fazla çekineninizdir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.