Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Atatürk, karşılaştığımız olaylar karşısında her zaman akıl ve mantığımızı kullanarak hareket etmemizi istemiştir. Eğer bunu yapmamış olsaydı, başa bağlı olan Türk milletini, Osmanlı'yı yıkıma götüren padişahın, etrafındaki siyasilerin ve de din taciri hocaların etkisinden ikna ederek kurtaramazdı, İstiklal Mücadelesi asla başlatılamazdı, başarılamazdı.
Bugün Atatürk'ün bize hayatıyla ve sözleriyle anlatmak istediklerini, yıllardır Atatürk'e dinsiz gözüyle bakıp onu reddedenlerin, ona baştan ön yargılı olanların doğru anlamasını elbette ki bekleyemeyiz.
Çünkü önyargılı olanları Cenab-ı Hak da, gönderdiği peygamberler de ikna edemiyor. Mekkeli bağnaz müşriklerin "Muhammedü'l-Emin" kabul ettikleri Peygamberimize iman etmemesi, O'nun getirdiği doğruları kabullenememesi önyargının insan üzerindeki etkisine en güzel örnektir.
Peki, ya "Ata'm izindeyiz" diyenler, Atatürkçülüğü kimseye bırakmayanlar? Atatürk'ün aklınızı ve mantığınızı kullanınız tavsiyelerine niye hiç dikkate almazlar?
Bugün Atatürk'ün mirası üzerinde bulunan siyasiler, Atatürk'ün ilkelerinden hiç birine sahip değiller, Atatürk'ün milli ve bağımsızlık duruşundan eser taşımıyorlar, hiçbir milli çözümleri yok, hatta bırakın iktidar olmayı, muhalefet görevlerini bile yerine getiremiyorlar.
Söyler misiniz sözleriyle Atatürk'ün izinde olanların, yanlış olduğunu bile bile Atatürk'ün duruşuna sahip olmayan siyasilerin peşinden gitmesini nasıl izah edebilirsiniz?
Bunların Atatürk milli mücadeleyi başlattıktan sonra körü körüne padişahın ve Damat Ferit'in peşinden gidenlerden ne farkı var?
Körü körüne gitmek Atatürk'ün sözlüğünde yoktu o halde bu nasıl bir Atatürkçülük? Atatürkçüysek, düşünmek, akletmek, doğru olanı tercih etmek ilkemiz olması gerekmez mi?
Peki, Ata'mız bize ne diyor, dilerseniz kaynaklarıyla aktaralım.
"Hükümetin iki amacı vardır: Biri milletin korunması, ikincisi milletin refahını sağlamaktır. Bu iki şeyi sağlayan hükümet iyi, sağlamayan kötüdür." (1923, Adana, Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 125)
"Millete efendilik yoktur. Hizmet etmek vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, Cilt I, s.216) Demek ki, Atatürk'ün bizden istediği milletine hizmet eden bir siyaset anlayışıdır.
"Benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar amansız düşmanıyım." (23 Nisan 1921, Ankara Gazetesi) Atatürk'ün siyaset anlayışında, ülkemiz ve milletimiz üzerinde menfur hesabı olanlarla, işgalcilerle, diasporalarla işbirliği asla yoktur. Onların kapılarında icazet peşinde koşmak yoktur.
Atatürk sık sık "tam bağımsızlık" ve "Milli ekonomi" demektedir:
"Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir." (1921, Ankara, Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. III, Ankara, 1997, s. 31)
"Tam bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlık ile mümkündür." (1922, Ankara, Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. I, Ankara, 1997, s. 243)
"Siyasi, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa kazanılan zaferler kalıcı olmaz az zamanda kaybedilir." (1923, İzmir, Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 111)
"Bu millet, ekonomik bağımsızlığını elde ederse o kadar kuvvetli temel üzerinde yerleşmiş ve ilerlemeye başlamış olacaktır ve artık bunu yerinden kımıldatmak mümkün olmayacaktır. İşte düşmanlarımızın, hakiki düşmanlarımızın bir türlü rıza göstermedikleri budur." (1923, İzmir, Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 114)
"Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan yoksun olunca, o devletin bütün hayati kısımlarında bağımsızlık felç olmuştur." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, Cilt I, s.243)
Bugün Atatürk'ün ortaya koyduğu bu profile uygun tek bir lider vardır, o da Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş.
O kendi ifadesiyle, "Mandacı değiliz, ulusalcıyız; kafatasçı, şövenist değiliz, milliyetçiyiz; radikal, dini siyasete alet eden dinci değiliz, dindarız" demiştir. 1995 yılında ABD'den gelen "icazet" teklifini elinin tersiyle geri çevirmiştir. Milli duruşu sebebiyle üzerinde her türlü baskı kurulmuş, iftira kampanyası yapılmış ama o pes etmeyip büyük bir hukuk mücadelesi vererek hepsini bertaraf etmiştir.
Her şeyden önemlisi, aynen Ata'mızın tavsiye ettiği gibi, onun ayak izlerine basarak, tam bağımsızlık düşüncesini dünya çapında olan Milli Ekonomi Modeli ile taçlandırmıştır. Bu model, milleti gerçekten efendi yapacak, milletine hizmet eden "baba devlet" anlayışını pratik olarak hayata geçirecek olan ilk ve tek ekonomik sistemdir.
Bugün Atatürk'ü seven, ulusalcı, milliyetçi, dindar tüm Türk milleti akıl ve mantığını kullanarak Ata'mızın tavsiyelerine tam uyan Prof. Dr. Baş'ı baş tacı etmesi gerekirken, maalesef takdir edip, ardından da sırt dönmektedir.
Söyler misiniz bu durumda sizlerin, Atatürk düşmanı olup da gerçekleri göremediği için dün Ata'mıza, bugün de Hoca Atatürk Prof. Dr. Baş'a sırt dönen akılsızlardan sonuç olarak ne farkınız kalıyor?
Lütfen akledelim ve gereğini yapalım.
Bugün Atatürk'ün bize hayatıyla ve sözleriyle anlatmak istediklerini, yıllardır Atatürk'e dinsiz gözüyle bakıp onu reddedenlerin, ona baştan ön yargılı olanların doğru anlamasını elbette ki bekleyemeyiz.
Çünkü önyargılı olanları Cenab-ı Hak da, gönderdiği peygamberler de ikna edemiyor. Mekkeli bağnaz müşriklerin "Muhammedü'l-Emin" kabul ettikleri Peygamberimize iman etmemesi, O'nun getirdiği doğruları kabullenememesi önyargının insan üzerindeki etkisine en güzel örnektir.
Peki, ya "Ata'm izindeyiz" diyenler, Atatürkçülüğü kimseye bırakmayanlar? Atatürk'ün aklınızı ve mantığınızı kullanınız tavsiyelerine niye hiç dikkate almazlar?
Bugün Atatürk'ün mirası üzerinde bulunan siyasiler, Atatürk'ün ilkelerinden hiç birine sahip değiller, Atatürk'ün milli ve bağımsızlık duruşundan eser taşımıyorlar, hiçbir milli çözümleri yok, hatta bırakın iktidar olmayı, muhalefet görevlerini bile yerine getiremiyorlar.
Söyler misiniz sözleriyle Atatürk'ün izinde olanların, yanlış olduğunu bile bile Atatürk'ün duruşuna sahip olmayan siyasilerin peşinden gitmesini nasıl izah edebilirsiniz?
Bunların Atatürk milli mücadeleyi başlattıktan sonra körü körüne padişahın ve Damat Ferit'in peşinden gidenlerden ne farkı var?
Körü körüne gitmek Atatürk'ün sözlüğünde yoktu o halde bu nasıl bir Atatürkçülük? Atatürkçüysek, düşünmek, akletmek, doğru olanı tercih etmek ilkemiz olması gerekmez mi?
Peki, Ata'mız bize ne diyor, dilerseniz kaynaklarıyla aktaralım.
"Hükümetin iki amacı vardır: Biri milletin korunması, ikincisi milletin refahını sağlamaktır. Bu iki şeyi sağlayan hükümet iyi, sağlamayan kötüdür." (1923, Adana, Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 125)
"Millete efendilik yoktur. Hizmet etmek vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, Cilt I, s.216) Demek ki, Atatürk'ün bizden istediği milletine hizmet eden bir siyaset anlayışıdır.
"Benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar amansız düşmanıyım." (23 Nisan 1921, Ankara Gazetesi) Atatürk'ün siyaset anlayışında, ülkemiz ve milletimiz üzerinde menfur hesabı olanlarla, işgalcilerle, diasporalarla işbirliği asla yoktur. Onların kapılarında icazet peşinde koşmak yoktur.
Atatürk sık sık "tam bağımsızlık" ve "Milli ekonomi" demektedir:
"Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir." (1921, Ankara, Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. III, Ankara, 1997, s. 31)
"Tam bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlık ile mümkündür." (1922, Ankara, Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. I, Ankara, 1997, s. 243)
"Siyasi, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa kazanılan zaferler kalıcı olmaz az zamanda kaybedilir." (1923, İzmir, Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 111)
"Bu millet, ekonomik bağımsızlığını elde ederse o kadar kuvvetli temel üzerinde yerleşmiş ve ilerlemeye başlamış olacaktır ve artık bunu yerinden kımıldatmak mümkün olmayacaktır. İşte düşmanlarımızın, hakiki düşmanlarımızın bir türlü rıza göstermedikleri budur." (1923, İzmir, Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 114)
"Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan yoksun olunca, o devletin bütün hayati kısımlarında bağımsızlık felç olmuştur." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, Cilt I, s.243)
Bugün Atatürk'ün ortaya koyduğu bu profile uygun tek bir lider vardır, o da Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş.
O kendi ifadesiyle, "Mandacı değiliz, ulusalcıyız; kafatasçı, şövenist değiliz, milliyetçiyiz; radikal, dini siyasete alet eden dinci değiliz, dindarız" demiştir. 1995 yılında ABD'den gelen "icazet" teklifini elinin tersiyle geri çevirmiştir. Milli duruşu sebebiyle üzerinde her türlü baskı kurulmuş, iftira kampanyası yapılmış ama o pes etmeyip büyük bir hukuk mücadelesi vererek hepsini bertaraf etmiştir.
Her şeyden önemlisi, aynen Ata'mızın tavsiye ettiği gibi, onun ayak izlerine basarak, tam bağımsızlık düşüncesini dünya çapında olan Milli Ekonomi Modeli ile taçlandırmıştır. Bu model, milleti gerçekten efendi yapacak, milletine hizmet eden "baba devlet" anlayışını pratik olarak hayata geçirecek olan ilk ve tek ekonomik sistemdir.
Bugün Atatürk'ü seven, ulusalcı, milliyetçi, dindar tüm Türk milleti akıl ve mantığını kullanarak Ata'mızın tavsiyelerine tam uyan Prof. Dr. Baş'ı baş tacı etmesi gerekirken, maalesef takdir edip, ardından da sırt dönmektedir.
Söyler misiniz bu durumda sizlerin, Atatürk düşmanı olup da gerçekleri göremediği için dün Ata'mıza, bugün de Hoca Atatürk Prof. Dr. Baş'a sırt dönen akılsızlardan sonuç olarak ne farkınız kalıyor?
Lütfen akledelim ve gereğini yapalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025
- Direnç kalktıkça, İsrail pervasızlaştı / 21.03.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025
- Direnç kalktıkça, İsrail pervasızlaştı / 21.03.2025