Geçtiğimiz yıl da aynen böyle olmuştu. Asgari ücrete sözde iyi bir zam yapılmıştı ama daha cebe girmeden açlık sınırının altında kalmıştı.
Malum, ocak ayının asgari ücreti ocak sonu ya da şubat başı gibi işçilerin hesabına yatırılıyor.
Ve 2024 yılının tümü için asgari ücret 17 bin 2 lira olarak belirlenmişti.
Aralık sonu gibi asgari ücret ilan edildiği zaman yazdığımız yazılarda bu rakamın da yine geçen sene gibi açlık sınırı altına düşeceğini ifade etmiştik, maalesef yanılmadık.
Dün Birleşik Kamu İş'in Ar-Ge birimi KAMU-AR ocak ayına ilişkin açlık-yoksulluk verilerini paylaştı.
Buna göre, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 14 bin 442 liraya, yoksulluk sınırı ise, 48 bin 459 liraya yükseldi.
Ocakta açlık sınırı bir önceki aya göre 959 lira artarken, yoksulluk sınırı 1658 lira artış gösterdi.
Ocak ayında verilen asgari ücret, aralık ayıyla aynı olmasına rağmen açlık ve yoksulluk sınırında bu kadar yüksek artışın olması, fiyat artışlarının, diğer ifadeyle enflasyonun talepten kaynaklanmadığını bir kez daha ispatlamış oldu.
Açlık ve yoksulluk sınırının son 1 yıllık artışı ise dikkat çekici.
Son 1 yıllık dönemde açlık sınırı 7 bin 646 lira, yoksulluk sınırı ise 21 bin 501 lira arttı. Bu artış miktarları da ENAG'ın enflasyon verilerini, diğer ifadeyle TÜİK'in "hissedilen" enflasyon verilerini doğruluyor. TÜİK, hissedilen enflasyonun, resmi enflasyonun 2 katı olduğunu duyurmuştu.
Daha ilk maaşında geliri açlık sınırının altına düşen asgari ücretli, söyler misiniz, 2024 yılının sonuna kadar "değişmeyen bir maaşla" nasıl geçinebilecek?
Bildiğiniz gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve hükümetin diğer yetkilileri peş peşe yaptıkları açıklamalarda asgari ücrete 2024 yılında "bir kez" zam yapılacağını belirtmişti.
İlk ayda aç kalan asgari ücretli eylül, ekim, kasım, aralıkta ne yapacak?
Asgari ücretli böyle, peki ya emekliler? Onların durumu daha vahim…
Malum, SSK ve Bağ-Kur emekli aylıklarına "görüntüde" yüzde 49,25'lik bir zam yapıldı ama tabii ki kök aylıklarına.
En düşük emekli aylığı ise 7 bin 500 liradan 10 bin liraya çıkartıldı.
Önce 6 aylık enflasyon farkı olan yüzde 37,57'lik zam eklendi.
Sonra bu orana 5 puan ilave yapılarak en düşük emekli aylığı 10 bin liraya yükseltildi.
Son olarak da ek bir zam daha yapılarak zam oranı yüzde 49,25'e çıkartıldı.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Sözcüsü Emre Polat emekli aylıklarına yapılan bu kademeli zammı sosyal medya hesabından şu şekilde değerlendirdi:
"Yüzde 37 zam, maaş 10 bin TL;
Yüzde 42 zam, maaş 10 bin TL;
Yüzde 49 zam, maaş 10 bin TL;
6 milyonu aşkın emekli için durum budur. Matematik gruptan ayrıldı."
Evet, ilginç bir durum değil mi?
Görüntüde zam var ama gerçekte yok. AKP hükümeti bunu da başardı.
Şöyle ki; Aralık 2023 itibarıyla kök aylığı 6 bin 700 lira ve altı olan milyonlarca emeklinin aylığı Sayın Emre Polat'ın ifade ettiği gibi sadece 7 bin 500 liradan 10 bin liraya yükselmiş oldu. Zam oranı yüzde 49,25 olarak açıklansa da, yüzde 33'le sınırlı kaldı ve böylece milyonlarca emekli enflasyona ezdirilmiş oldu.
Bir de pişkin pişkin, "Biz kimseyi enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz" demiyorlar mı, pes doğrusu…
KAMU-AR'ın 14 bin 442 lira olarak hesapladığı açlık sınırına baktığımızda, 17 bin lira alacak olan asgari ücretliler aç kalacak, 10 bin lira alacak olan emekliler daha fazla aç kalacak.
Ve bu tabloya rağmen AKP hükümeti 2024 yılını "emekliler yılı" olarak ilan etti. Neresi emekliler yılı merak konusu…
Ekonomide çuvallayan ve vatandaşları açlığa mahkum eden hükümet, şimdi yerel seçimlere hazırlık yapıyor. Ve biliyor ki, bu maaş zamlarıyla emekliden, asgari ücretliden oy almak mümkün değil.
Bu da gösteriyor ki, hükümet yine dini terimlerle, ideolojik söylemlerle, milli ve manevi değerlerimizi siyaset malzemesi yaparak, ana muhalefet ve diğer Meclis içi muhalefetle kayıkçı kavgaları yaparak bir seçim çalışması yürütecek.
Bakalım bu seçimlerde milletimiz cebine ve midesine bakarak mı oy kullanacak, yoksa yine oynanan tiyatrolara mı aldanacak.
Milletimiz 21 yıldır tiyatrolara aldanıyor ve acı sonucunu yaşıyor, eğer bu kez uygulanacak projelere ve çözümlere göre tercihini belirlerse çözüm adına bir umut doğabilir. Yerel seçimdir deyip geçmeyin, yerel seçim genel seçimin aynasıdır.
- Siyasiler, bölünmeyi teşvik ediyor / 26.11.2024
- Birlik ve beraberliğin merkezi: Ehl-i Beyt / 23.11.2024
- ‘Bugün ithal ettiğin et, yarını yok eder’ / 22.11.2024
- ABD’nin ‘balistik füze’ kararı ne anlama geliyor? / 20.11.2024
- Sıkıştıkça laikliğe saldırıyorlar! / 19.11.2024
- Daron Acemoğlu’nun zamanlaması manidar! / 16.11.2024
- Kötü ekonomi, ölümcül sonuçlar doğuruyor / 15.11.2024
- İşsiz, çalışan ve emekli, hepsi mağdur / 13.11.2024
- Beklenen enflasyona göre belirlemek büyük adaletsizlik! / 12.11.2024