Cuma akşamı Gaziantepte idik. Kuvayı Milliye'nin önde gelen kadrosundan bazıları ve lideri Sn. Prof. Dr. Haydar Baş Bey katılımları ile şehri şereflendirdiler. Binlerce davetlinin takip ettiği program tam bir şenlik halini aldı.
Sanatkâr Ali Altın'ın sunduğu marşlar ve türküler geceye apayrı bir renk kattı.
Gaziantep mahalli ekibinin yaptığı gösteriden sonra selamlama konuşmaları yapıldı. Nihayet Ali Altın sahne alıp "bu vatan bizimdir, bizim kalacak" sloganı ile salonu hop oturtup, hop kaldırdı.
Nihayet beklenen konuşma sırası geldi. Prof. Dr. Haydar Baş Bey gecenin konuşmasını yaptı. Fevkalade bir alaka gören konuşmasının ilk bölümünde insanın kazanılması gerektiğini ve siyasetçide aranan temel vasıfları sıraladı.
Birinci vasıf; siyasetçi fundamantalist olmayacak, fakat dindar olacaktır. Zira insan Allah'a vereceği hesabı iyi yapmazsa her an yanlış yapabilir.
İkinci vasıf; siyasetçi şövenist olmayacak, fakat milliyetçi olacaktır. Türk kimliği bir üst kimliktir. Bütün ırklar bu kültürel kimlikte birdir. Aynı örfü, aynı adeti, aynı değerleri taşımaktadır. Buna göre, Arap, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Boşnak... gibi bütün gruplar bu üst kimlikte birleşir ve kaynaşır. Zaten hiç kimsenin ırkî temelinin irdelenmesi de söz konusu değildir. Onlar bendendir, ben de onlardanım diye vurgu yaptı.
Üçüncü vasıf; siyasetçi, globalcı değil ulusalcı olmalıdır. Önce vatanın ve Türk vatandaşlarının çıkarları düşünülmelidir. Zaten globalizm, güçlü ülkelerin, sömürü amacından başka bir şey değildir.
Sn. Prof. Dr. Haydar Baş ekonomik görüşlerini anlatan bir kitap dağıttı. Halka hitaben "ayrıntıları bu tezinden, bu kitabından okursunuz. Şimdi ben bazı temel pronsiplere değinmekle yetinmek istiyorum" dedi.
Sözlerine şöyle devam etti. IMF Türkiye'yi kurtaracak politikalar değil bilakis ülkeyi bitirecek politikalar teklif ediyor. Bu tavır bağımsızlığa aykırı bir tavırdır. ABD milli gelirinden bile fazla para basıyor. Kendi parasını dünya parası haline getirdi. Hele serbest kur uygulaması ile milli parayı silmeye çalışıyor.
İngiltere ve diğer Avrupalı devletler milli hasılalarının % 35'i kadar para sürüyorlar piyasaya. Fakat Türkiye'nin dolaşan parası milli hasılanın sadece % 2'sidir. Kalan boşluğu borç, faiz ve yabancı para doldurmaktadır.
Türkiye bütçesinin % 45'ini faize ödüyor. Borç alma konusunda partiler arasında bir yarış var. Kim borç alabiliyorsa, kendini daha başarılı sayıyor. Bu işin mantığı yoktur.
Atatürk'ün ölümünden sonra ülke çok kötü yönetilmiştir. Şubat 2000'de çok kötü bir süreç başladı.
Sanayi durdu, ticaret durdu, hayvancılık durdu, tarım durdu.
Sn. Derviş cankurtaran rolünde gönderildiği halde, yanlış yapmaya devam ediyor.
Biz ülkenin mesellerini biliyoruz. Bize fırsat verilsin, önce vergiyi kaldıracağız, emisyonu genişletip, proje mukabili faizsiz krediler vereceğiz. Böylece ücretler yükselecek, üretim artacak, borç almaya hacet kalmayacak.
Sayın Baş'ın, bu değerlendirmeleri Gaziantepli dinleyiciler tarafından yüksek tezahürat yapılarak kesildi. "Bu millet, bu vatan sizi bekliyor" sloganının öne çıktığı gecede Prof. Dr. Haydar Baş Bey, "siz çalışın bana söz verin, ben de söz veriyorum" diyerek konuşmasını noktaladı.
Gecenin bitiminde vardığımız kanaat şu oldu ki; Prof. Dr. Haydar Baş Bey, Türk halkıyla bir ve bütün olmuştur. Halk onun siyaset alanında öne geçmesini istiyor. Ümitlerin tükendiği, siyasetin iflas ettiği bu noktada, işe müdahil olmasını istiyorlar. Zira O'nun bakışı, O'nun yorumu, O'nun tezi herkesi ve her kesimi tatmin etmektedir. Milletimiz için hayırlı olmasını diliyoruz.
Sanatkâr Ali Altın'ın sunduğu marşlar ve türküler geceye apayrı bir renk kattı.
Gaziantep mahalli ekibinin yaptığı gösteriden sonra selamlama konuşmaları yapıldı. Nihayet Ali Altın sahne alıp "bu vatan bizimdir, bizim kalacak" sloganı ile salonu hop oturtup, hop kaldırdı.
Nihayet beklenen konuşma sırası geldi. Prof. Dr. Haydar Baş Bey gecenin konuşmasını yaptı. Fevkalade bir alaka gören konuşmasının ilk bölümünde insanın kazanılması gerektiğini ve siyasetçide aranan temel vasıfları sıraladı.
Birinci vasıf; siyasetçi fundamantalist olmayacak, fakat dindar olacaktır. Zira insan Allah'a vereceği hesabı iyi yapmazsa her an yanlış yapabilir.
İkinci vasıf; siyasetçi şövenist olmayacak, fakat milliyetçi olacaktır. Türk kimliği bir üst kimliktir. Bütün ırklar bu kültürel kimlikte birdir. Aynı örfü, aynı adeti, aynı değerleri taşımaktadır. Buna göre, Arap, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Boşnak... gibi bütün gruplar bu üst kimlikte birleşir ve kaynaşır. Zaten hiç kimsenin ırkî temelinin irdelenmesi de söz konusu değildir. Onlar bendendir, ben de onlardanım diye vurgu yaptı.
Üçüncü vasıf; siyasetçi, globalcı değil ulusalcı olmalıdır. Önce vatanın ve Türk vatandaşlarının çıkarları düşünülmelidir. Zaten globalizm, güçlü ülkelerin, sömürü amacından başka bir şey değildir.
Sn. Prof. Dr. Haydar Baş ekonomik görüşlerini anlatan bir kitap dağıttı. Halka hitaben "ayrıntıları bu tezinden, bu kitabından okursunuz. Şimdi ben bazı temel pronsiplere değinmekle yetinmek istiyorum" dedi.
Sözlerine şöyle devam etti. IMF Türkiye'yi kurtaracak politikalar değil bilakis ülkeyi bitirecek politikalar teklif ediyor. Bu tavır bağımsızlığa aykırı bir tavırdır. ABD milli gelirinden bile fazla para basıyor. Kendi parasını dünya parası haline getirdi. Hele serbest kur uygulaması ile milli parayı silmeye çalışıyor.
İngiltere ve diğer Avrupalı devletler milli hasılalarının % 35'i kadar para sürüyorlar piyasaya. Fakat Türkiye'nin dolaşan parası milli hasılanın sadece % 2'sidir. Kalan boşluğu borç, faiz ve yabancı para doldurmaktadır.
Türkiye bütçesinin % 45'ini faize ödüyor. Borç alma konusunda partiler arasında bir yarış var. Kim borç alabiliyorsa, kendini daha başarılı sayıyor. Bu işin mantığı yoktur.
Atatürk'ün ölümünden sonra ülke çok kötü yönetilmiştir. Şubat 2000'de çok kötü bir süreç başladı.
Sanayi durdu, ticaret durdu, hayvancılık durdu, tarım durdu.
Sn. Derviş cankurtaran rolünde gönderildiği halde, yanlış yapmaya devam ediyor.
Biz ülkenin mesellerini biliyoruz. Bize fırsat verilsin, önce vergiyi kaldıracağız, emisyonu genişletip, proje mukabili faizsiz krediler vereceğiz. Böylece ücretler yükselecek, üretim artacak, borç almaya hacet kalmayacak.
Sayın Baş'ın, bu değerlendirmeleri Gaziantepli dinleyiciler tarafından yüksek tezahürat yapılarak kesildi. "Bu millet, bu vatan sizi bekliyor" sloganının öne çıktığı gecede Prof. Dr. Haydar Baş Bey, "siz çalışın bana söz verin, ben de söz veriyorum" diyerek konuşmasını noktaladı.
Gecenin bitiminde vardığımız kanaat şu oldu ki; Prof. Dr. Haydar Baş Bey, Türk halkıyla bir ve bütün olmuştur. Halk onun siyaset alanında öne geçmesini istiyor. Ümitlerin tükendiği, siyasetin iflas ettiği bu noktada, işe müdahil olmasını istiyorlar. Zira O'nun bakışı, O'nun yorumu, O'nun tezi herkesi ve her kesimi tatmin etmektedir. Milletimiz için hayırlı olmasını diliyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Baki Bektaş / diğer yazıları
- Gerçek hayat ahiret hayatıdır / 09.09.2003
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002