Müşriklerin bin kişiye bedel savaşçısı Amr bin Abduved, Bedir'de yaralanmış, intikamını almadıkça saçlarına koku sürmemeye yemin etmiş ve Hendek savaşında azılı bir şekilde hazır bulunmuştu...
Amr bin Abduved, Müslümanların kazdığı hendeğin üzerinden atıyla atlayarak karşıya geçer ve hakaretler yağdırarak kendisiyle mübareze edecek bir savaşçı ister. Kendi ordusunu arkada bırakarak tek başına İslam ordusun arasına dalan bu azılı müşrik, Müslüman ordusuna da korkuyu salmıştı...
"Ey Müslümanlar! Aranızda benimle savaşacak kimse yok mu?" diye feryat ediyor, Müslümanlardan karşısına çıkan birinin olmadığını görünce daha da küstahlaşıyor ve şöyle sesleniyordu: "Bizim ölülerimiz cennete, müşriklerin ölüleri de cehenneme gidecek' diyen sizler değil misiniz? İçinizde yok mu öyle biri? Onu cennete göndereyim; ya da o beni cehenneme göndersin?"
Bu esnada Hz. Peygamber aleyhisselam Müslümanlara dönerek, "Aranızda bu kâfirin sesini kısacak kimse yok mu?" sözüne karşılık; müsaade ederseniz karşısına çıkayım yâ Resûlallah diyen 28 yaşındaki Ali bin Ebu Tâlib'i Peygamber aleyhisselam eliyle durdurmuş ve Müslümanlara dönerek tekrar sormuştur; aranızda bu kâfiri susturacak kimse yok mudur?
İmam Ali ikinci ve üçüncü kez atılınca, Hz. Peygamber ona zırhını giydirerek meydana çıkarmış ve şöyle dua etmiştir; "Ya Rab! Amcam Ubeyd Bedir'de ve amcam Hamza Uhud'da şehit, yanımda bir Ali kaldı. Sen onu muhafaza et, beni yalnız bırakma!.."
İmam Ali meydana çıktığında Amr bin Abduved ona güler, fakat rivayete göre kendisi de ondan korktuğu için zoraki savaşmak zorunda kalır. Zira Amr bin Abduved'in Müslümanlar arasında korku yaydığı gibi, Ali bin Ebu Tâlib de müşrikler arasında korku salmıştır. Bedir günü Hz. Ali'nin darbesini tadan Amr bin Abduved, önceki cengâver kükremelerini bir kenara bırakmış ve "Sen daha çocuksun ben seninle savaşmam" diye söylemiştir. Fakat İmam Ali ona başka seçenek bırakmamış ve şöyle demiştir: "Biz kimsenin kanını dökmek istemeyiz, kabilenin arasına dön ve bu savaştan vazgeç. O halde ben seni Allah'a ve İslam'a davet ediyorum."
Amr: "O'na ihtiyacım yoktur."
Hz. Ali: "Öyleyse seni atından inip dövüşmeye davet ediyorum."
Amr: "Vallahi ben seni öldürmek istemiyorum" deyince Hz. Ali, "fakat ben seni öldürmeyi arzu ediyorum" der...
Bunun üzerine Amr bin Abduved kızıp hışımla atından iner ve bir kılıç darbesiyle atının ayağını kesip Hz. Ali'ye saldırır. Amr'ın darbesi Hz. Ali'nin kalkanını parçalayıp alnını kanatmıştı. Hz. Ali karşı darbe ile kendi etrafında dönüp eğilerek bir darbeyle Amr'ı ayaklarından biçmiş ve Allah u Ekber diye nida etmişti...
İmam Ali'nin bir darbe ile Amr bin Abduved'in ayaklarını kesmesiyle, atına yaptığı eziyeti bizzat kendisinin yaşamasını sağlamıştır. Bu utanç karşısında Amr çabuk ölmek için İmam Ali'nin yüzüne tükürür ve "beni çabuk öldür ki, kavmimin alaycı bakışları karşısında daha fazla ezilip küçülmeyeyim diye yalvarır."
Fakat İmam Ali kendi öfkesine yenik düşmemek, sırf öfkelendiği için öldürmemiş olmak için bir müddet oradan uzaklaşır ve sakinleşir. Ondan sonra tekrar geri dönerek onun kellesini alır. Hz. Ali Amr'ı öldürdükten sonra, onun cenazesine ve elbiselerine dokunmayarak savaş meydanını terk eder.
Amr'ın kız kardeşi onun cenazesinin başına gelerek şöyle der: "Asla senin için ağlamayacağım. Zira sen kerim bir kişi tarafından öldürüldün. O senin kıymetli elbiselerine ve savaş silahlarına hiç dokunmadı bile."
Bu eşsiz yiğitlik karşısında Hz. Peygamber; Ali'nin Hendek günü darbesi hakkında şöyle buyuracaklardır: "Kardeşim Ali'nin Hendek savaşındaki darbesi, kıyamet gününe kadar bütün insan ve cinlerin ibadetinden daha üstündür."
Hz. Ali tüm zorluklar, meşakkatler ve tüm savaşlarda Hz. Peygamber'in yanında en büyük koruyucusudur. Peygamber'in Medine'ye hicret ettiğinde ölüm yatağında yatan, Bedir'de müşriklerin büyüklerini öldürerek şimşekleri üstünde toplayan, Uhud'da Müslümanlar müşriklerin çemberi altında kalmasıyla firar ederken Peygamber'in yanından ayrılmayıp, kendisini ona siper eden, Hayber'de Yahudilerin geçit vermez kalesinin kapısını zırh olarak kullanan ondan başkası değildi. Onun fedakârlık ve kahramanlıkları saymakla bitmez. İmam Ali olağanüstü işlerin mazharıdır.
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Eğer ormanlar kalem, denizler mürekkep, cinler hesap eden ve insanlar da kâtip olsalar Ali bin Ebi Talib'in faziletlerini sayamazlar..."
- Hz. Fatıma Ana sırrı / 18.11.2024
- Atatürk ahlak-ı Muhammedi ve edebi Ali idi / 08.11.2024
- İmam Ali’nin eli yükselmedikçe… / 21.10.2024
- ‘Sofra yay’ / 24.08.2024
- Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli / 23.08.2024
- Ankara'nın taşına bak / 20.06.2024
- İzmir'in işgalindeki vatan hainleri / 20.05.2024
- İzmir'in işgalindeki vatan hainleri / 20.05.2024
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023