"Benim kadar demokrat devlet başkanı biliyor musunuz?" buyuran Gazi Mustafa Kemal Paşa şöyle devam eder: "Ben diktatör değilim. Benim kuvvetimin olduğunu söylüyorlar; evet, bu doğrudur. Benim arzu edip de yapamayacağım hiçbir şey yoktur. Çünkü ben zoraki ve insafsızca hareket etmek bilmem. Bence diktatör, diğerlerini iradesine boyun eğdirendir. Ben, kalpleri kırarak değil, kalpleri kazanarak yönetmek isterim. (Ayın Tarihi, Sayı: 19, 1935)
Askeri sahada üstün meziyetlere ve rütbelere sahip olmasına rağmen Gazi Paşa zamanının en narin, en müşfik, en hoşgörülü, en beyefendi ve hukuktan ayrılmayan en eşit dağılımcı, adil insanı idi…
Her zaman kalbinde ne varsa dilinden de o dökülen Gazi Paşa; "Millete efendilik yoktur. Ona hizmet etmek vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur." diyerek Türk milletinin hadim ve hizmetçisi olmuştur. Tüm ömrünü ve denilebilir ki, hayatının her saniyesini milletine adayan ikinci bir halk adamı tarih kaydetmemiştir…
"Ben isteseydim derhal askerî bir diktatörlük kurar ve memleketi öyle yönetmeye kalkışırdım. Fakat ben istedim ki, milletim için çağdaş bir devlet kurayım ve onu yaptım."
"Ben bir halk adamıyım. Ben düşündüklerimi daima halkın huzurunda söylemeliyim. Yanlışım varsa, halk beni tekzip eder. Fakat şimdiye kadar bu açık konuşmada halkın beni tekzip ettiğini görmedim." şeklinde buyuran Mustafa Kemal Paşa büyük Nutkunu okuyarak milletine ne yaptığının an be an hesabını vermiştir.
"Benim yaşamımı inceleyenler görürler ki, ben Mısır firavunları gibi kendime mezar yaptırmak için kırbaçlar altında insanları sürmedim. Ben, memlekette uygulamak istediğim herhangi bir fikri evvelâ kongreler toplayarak, onlarla konuşarak bu fikirleri onlardan aldığım yetkiye dayanarak uyguladım. İşte Erzurum, Sivas kongreleri, işte Büyük Millet Meclisi bunun en canlı ifadeleridir." (Enver Behnan Şapolyo, Atatürk ve Millî Mücadele Tarihi, s. 304) şeklinde kendini tanımlayan Gazi Paşa şöyle devam eder: "Kapıda duran nöbetçi bile benden korkmaz. İsterseniz kendisinden sorunuz. Korku üzerine egemenlik kurulamaz. Toplara dayanan egemenlik devamlı olmaz. Böyle bir egemenlik ve hatta diktatörlük, ancak ihtilâl olursa geçici bir zaman için gerekli olur. Benim her emrim yapılır; çünkü benden, yapılmayacak emirler çıkmaz." (Ayın Tarihi, II, 73, 1930)
"Biz keyfî hareket etmeyiz. Zorba asla değiliz. Yaşamımız bütün çalışmamız, memleket işlerinde keyfî ve zorbaca hareket edenlere karşı mücadele ile geçmiştir. Bizim akıl, mantık, zekâ ile hareket etmek belli özelliğimizdir.
Artık millet, yalnız bir şeyi için silâha sarılacaktır: Millî sınırlarımız içinde yaşamını, bağımsızlığını ve egemenliğini korumak için! Artık bizim saldırgan bir askerî siyasetimiz olmayacaktır. Cihangirlik sevdasında, savaşarak ülkeleri alma peşinde olmayacağız. O düşünüş biçimini izleme yüzünden en ağır cezaları hâlâ çekmekteyiz." (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 8.1.1930)
Evet, sevgili okurlar yukarıda anlatılan şekliyle kendilerini betimleyen Gazi Paşa hazretleri vefatından birkaç yıl evvel de tüm mal varlığını maaşına kadar yüce Türk milletine bağışlayacaktı. Tarihin kaydetmediği üstün vasıflara sahip olan Atatürk Ehl-i Beyt ahlakı üzere hayatını bina etmiş bir Allah adamı, bir mücahitti. Kendi deyişleriyle "Cihat Müslümanı"… Bugün oturdukları makamları Atatürk'e borçlu olanlar ve saygısızlık içerisinde bulunanlar, O'nun kesip attığı tırnak bile etmezler…
O, ahlak-ı Muhammedi ve edebi Ali idi… Allah anlamayı, yaşamayı ve yaşatmayı nasip eylesin… Bizlere bu hakikatleri ve gerçek Atatürk'ü anlatan ve sevdiren, ebedi liderimiz Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın Rabbim makamını yüceler yücesi eylesin ve şefaatlerinden de mahrum eylemesin…
- İmam Ali’nin eli yükselmedikçe… / 21.10.2024
- ‘Sofra yay’ / 24.08.2024
- Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli / 23.08.2024
- Ankara'nın taşına bak / 20.06.2024
- İzmir'in işgalindeki vatan hainleri / 20.05.2024
- İzmir'in işgalindeki vatan hainleri / 20.05.2024
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023