İzmir'in işgali için tüm hazırlıklar yapılmıştır. Yunan ordusu elini kolunu sallayarak İzmir'e çıkacaktır. İstanbul Hükümeti üzerinde kurduğu baskı ile yurtsever vali Nurettin Paşa'nın görevden alınarak onun yerine İstanbul'un her dediğini bire bir yapacak Kambur lakaplı İzzet Paşa'yı İzmir valiliğine atamıştır. Kambur İzzet'in ilk işi kolordu komutanlığına Balkan Savaşlarında başarısız olmuş, liyakatsizlikten emekli edilmiş Ali Nadir Paşa'yı getirmek oldu. Ali Nadir ilk iş olarak halkın eline geçmemesi için silah ve mühimmatın daha sıkı korunması emrini verecek ve bu arada yüzden fazla vatansever subayı görevden alacaktır.
Tarih 15 Mayıs 1919 Perşembe...
Sabahın erken saatlerinde Yunan askerleri gruplar halinde rıhtıma çıkarken İzmir semalarında çan sesleri inliyordu.
Rumlar, ellerindeki Yunan bayraklarını sallıyor, çiçekler, alkışlar ve "Zito Venizelos" bağırışlarıyla, Yunan askerlerini selamlıyorlardı. Rıhtımdaki bütün binalar, Yunan bayraklarıyla donatılmıştı. Vapurlar ve fabrikalar sürekli düdük öttürüyor kiliselerin çanları durmadan çalıyordu.
Bu dinsel törenden sonra tabur adım adım güzel İzmir'in kalbine Hükümet Konağı ve Sarıkışla arasındaki bölgeye doğru ilerlemeye başladı.
Tabur tam hükümet konağının karşısına geldiği esnada birkaç el silah sesi duyuldu, taburun önünde Yunan bayrağını taşıyan bayraktar vurularak yere yığıldı.
Bu ilk kurşunu sıkan gazeteci Hasan Tahsin'di... "Hayır bu böyle olamaz ellerini kollarını sallayarak giremezler" şeklinde bağırarak ilk kurşunu sıkan Hasan Tahsin'in daha sonra cesedi parçalanarak tanınmaz hale gelecekti...
Kısa süren şaşkınlığın ardından Yunan askerleri aldıkları emirle yerli Müslüman halka ve kışlaya doğru kurşun yağdırmaya başladılar. Asker Sarıkışla'ya kapatılmış ve çaresizce olup biteni izlemekte idi.
Kısa sürede yerli Rumlar da ellerine aldıkları silahlarla Yunan askerine katıldılar. Kemeraltı çarşısı, dükkânlar ve evler soyulup yağma edildi.
Yunan askerleri, Osmanlı askerlerini, hükümet memurlarını devlet dairelerinden, bankalardan ve evlerden tek tek aldı ve Konak meydanda topladı.
Kısa sürede öldürülen Türklerin sayısı iki bini buldu. Sokaklar, rıhtım, kışla ve hükümet konağı önündeki Konak Meydanı cesetlerle doldu. Öldürülenlerin çoğu Yunanlılar tarafından ayaklarına ve boyunlarına demir takılarak denize atıldı.
O an beklenmedik bir şey oldu, kapkara bir bulut güzel İzmir'in üzerine çöktü, tufan şeklinde o ana kadar görülmemiş bir yağmur yağmaya başladı. Yağmur taneleri kan revan içindeki sokakları, meydanları ve canlarını kaybetmiş bedenleri yıkadı. Ve birçok tarihçinin hemfikir olduğu şekilde o güzel yağmur, o uğursuz günde Kordon'da boğazlanmayı bekleyen pek çok Türk'ü ölümden kurtardı. Çünkü yağmur yağarken, yerli Rumlar ve Yunan askerleri mağazalara, kahvelere ve gazinolara sığınmışlardı.
İşgalin ilk gününde Yunanlılarla yerli Rumlar tarafından basılan birçok Türk evinde kızların, kadınların ırzlarına tecavüz edilmişti. Bunlar arasında teessüründen intihar edenlere rastlanmıştır. Pek çok subayın parası ve kıymetli eşyaları gasp edilmiş, sivil ve askerî bütün daire ve müesseselerin kasaları kırılmış ve içlerinde bulunan paralara el konulmuştur. Şehirde bulunan kolordu; bunca olaya rağmen İstanbul Hükümetinin direktifleri çerçevesinde hareket eden Vali Kambur İzzet'in isteklerinden çıkmayan komutanı Ali Nadir Paşa'nın emirleri doğrultusunda işgale karşı hiçbir tepki vermemişti. Bu, tam bir ihanet örneğiydi...
İşgalci Yunanlılar Sarıkışla'ya geldiğinde Ali Nadir haini elinde bir beyaz bayrakla ve silahları alınmış tüm kolordu askerleriyle teslim olur. Hizmetine karşılık işgalci Yunan kumandanının reva gördüğü 'ödül' bu haini tokatlatmak, yere düşünce de tekmeletmek olur, hem de Yunanlı bir çavuşa… Ali Nadir haini canını zor kurtaracaktır.
Şimdi durup düşünmemiz gereken bir olay var sevgili okurlar. Bu işgal ve kıyım yaşanırken Osmanlı askeri Sarıkışla'da olayı niçin seyretmektedir? Bu seyirden sonra üç binin üzerindeki askerin yarısı öldürülecek ve diğer yarısı da hapsedilecektir. Bu askerlerin içinden Hasan Tahsin gibi imanlı bir asker çıkıp niçin tüm askerleri işgale karşı koydurmamıştır?.. Böyle bir durumda hain/işbirlikçi bir komutanın emri niçin dinlenmiştir?
Vali Kambur İzzet
İşgalci Yunan Komutan Zafiriu'ya "Benim İzmir'in Yunanlılarca işgalini temin etmek için ne derecede çalıştığımı Metropolit Hrisostomos Efendi'den sorabilirsiniz" diyecek kadar alçalan alçak Vali Kambur İzzet'i milletimiz yeterince tanımamaktadır!..
Bu millete Kambur İzzet tanıtılmamıştır ve işgale o gün ev sahipliği yapan Sarıkışla da sessiz ve sedasız bir şekilde daha sonraları yıkılmıştır. Niçin yıkıldığına dair elde somut bir bilgi yoktur. İşgal günlerine tanıklık yapan o bina ibret-i âlem için ayakta kalmalıydı. Bizce, bu hainler tanınmasın ve Türk tarih bilinci diri kalmasın diye o Sarıkışla yıktırılmıştır...
Şu günlerde Konak Meydanı'na Sarıkışla'nın bir maketi yapılmalı ve hain Vali Kambur İzzet'in hainliklerini anlatan bir yazılı anıt dikilmelidir...
İzmir'in kurtulduğu günlerde İngiliz Büyükelçiliğine sığınan Vali Kambur İzzet'i tarihçiler şöyle nitelemişlerdir: Osmanlı tarihinin gördüğü nadir silik, kişiliksiz, yüreksiz ve korkak idarecilerden biri. Velinimeti olarak gördüğü Saray'a ve Vahdettin'e körü körüne bağlı. İngiliz ajanı. İşgal kuvvetlerine iyi hizmet etmiştir…
Kambur İzzet gerek işgal sırasında, gerek işgalden sonra Yunanlılarla mükemmel bir uyum içinde çalışmıştır. Görevini kalp krizinden öldüğü 5 Ocak 1920 tarihine kadar sürdürdü. Hizmetleri nedeniyle, zamanın Yunan hükümeti kendisini "Anoteron Taksiarhis" nişanı ile ödüllendirdi. Cenazesi, yine Yunan hükümeti tarafından, korgeneral rütbesinde bir askerin cenazesine eşdeğer tutularak devrin askerî ve mülkî erkânının katıldığı görkemli bir törenle Emir Sultan Dergâhı Haziresi'ne defnedildi.
Adem Birinci / diğer yazıları
- Cihat Müslümanı Atatürk / 22.11.2024
- Hz. Fatıma Ana sırrı / 18.11.2024
- Atatürk ahlak-ı Muhammedi ve edebi Ali idi / 08.11.2024
- İmam Ali’nin eli yükselmedikçe… / 21.10.2024
- ‘Sofra yay’ / 24.08.2024
- Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli / 23.08.2024
- Ankara'nın taşına bak / 20.06.2024
- İzmir'in işgalindeki vatan hainleri / 20.05.2024
- İzmir'in işgalindeki vatan hainleri / 20.05.2024
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Hz. Fatıma Ana sırrı / 18.11.2024
- Atatürk ahlak-ı Muhammedi ve edebi Ali idi / 08.11.2024
- İmam Ali’nin eli yükselmedikçe… / 21.10.2024
- ‘Sofra yay’ / 24.08.2024
- Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli / 23.08.2024
- Ankara'nın taşına bak / 20.06.2024
- İzmir'in işgalindeki vatan hainleri / 20.05.2024
- İzmir'in işgalindeki vatan hainleri / 20.05.2024
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023