Hz. Fatıma'tüz Zehra anamızın şehadet günlerindeyiz. Allah şefaatlerinden ve nurundan ayırmasın...
O, Hz. Peygamberin kadın haliydi…
Hz. Aişe annemiz şöyle nakleder:
"Ben, Fatıma kadar konuşma ve sohbetinde Resûlullah'a (s.a.a) benzeyen birisini daha görmedim. Fatıma, Resûlullah'ın bulunduğu yere geldiğinde, Peygamber ona hoş geldin der, (sonra) yerinden kalkıp Fatıma'ya doğru gider; elinden tutup öper ve kendi yerinde oturturdu."
Hz. Peygamber ve Fatıma anamız arasındaki ilgi, alaka, incelik ve muhabbet hiç kimse arasında görülmemiştir. "Fatıma'mdan daima cennet kokusu alırım" diyen Hz. Peygamberin evden çıkarken en son gördüğü ve eve girerken de ilk gördüğü kişi Fatıma anamızdı. Çocukluğundan beri adeta bir gölge gibi Resûlullah'ı madden ve manen takip eden Hz. Fatıma, Hz. Peygamberin aşkı ve sevgisini doruk noktada yaşayanlardandı…
Hz. Peygamber her daim ellerini ellerinin arasına alacak, önce elinin içini sonra da dışını öpecekti. Bulunduğu yere Fatıma teşrif ettiklerinde her zaman ayağa kalkacak, yerini ona verecekti. O, babasının annesiydi. Hz. Peygamber annelere gösterilen saygı ve ihtiramı her zaman mübarek kızları Fatıma'ya göstermiş ve saygıda birbirlerine gösterdikleri ihtiram âlemde görülmemiş ve herkesi kıskandıran bir güzellikteydi…
Hz. Peygamberin tabirlerine ve betimlemelerine bakar mısınız sevgili okurlar: "Kızım Fatıma (s.a) geçmiş gelecek bütün kadınlardan üstündür. O, vücudumun bir parçasıdır, gözümün nuru ve kalbimin meyvesidir. O, benim ruhumdur. O, insanlardan olan bir huridir. Rabbinin huzurunda ibadete durduğunda yıldızların yer ehli için parladığı gibi, onun nuru da gökteki melekler için parlar ve yüce Allah meleklerine şöyle hitap eder.
- Ey melekler, bakın benim kulum Fatıma'ya; o benim huzurumda durmuştur, korkudan titriyor; kalbiyle benim ibadetime yönelmiştir. Sizleri şahit kılıyorum ki, ben onun takipçilerini ateşten koruyacağım."
O, Resûlullah'ın gözünün nuru, kalbinin meyvesi, vücudunun bir parçası ve bütün gelmiş geçmiş kadınların en üstünü idi.
Hz. Fatıma anamız Rabbimize ve Resûlullah'a açılan gönül kapısının adıdır. O, Fahr-i Kâinat Efendimizdeki manevi sırların manaya aktarım noktasıdır. Hz. Ali nasıl ilmin kapısı ise, Hz. Fâtıma da gönlün kapısıdır.
Hz. Fâtıma'dan vize almayan, O'nun gönlüne giremeyen gönül ehli olamaz ve imanın tadını alamaz; hiç kimse sevemez, hiç kimse merhamet edemez, hiç kimse şefkat gösteremez. Bütün şefkatlerin, merhametlerin, cömertliğin, infakın, ibadetin, itaatin sırrı, Hz. Fatıma'dan geçer. Hz. Peygamberin gönlüne geçiş kapısı Fatıma anamızın gönlüdür.
Peygamber Efendimizin sırrının evrene yansıdığı nokta, Fatıma anamızın gönlüdür. İki Cihan Serveri; "Allah kendisini bende, ben de kendimi Fatıma'da seyrettim" buyurmaktadır.
O, bitmezlik ve sonsuzluk sırrıdır… Bolluk bereketin menbaı, Kevser'dir…
Kevser sûresinde şöyle buyrulmaktadır: "Biz sana Kevser'i, (Fatıma) verdik; öyleyse namaz kıl, kurban kes"… Fatıma annemizin bir sırrı da Kevser sırrıdır. Kevser, Hz. Fatıma annemizdir. Çünkü Kevser, ebter'in zıddıdır. Ebter güdük, soyu kesik demektir. Kevser, ebterin zıddıdır. Ebterin zıddı Hz. Fatıma'dır. Bitmezlik, sonsuzluk, bolluk, bereket, hikmet, rahmet deryasıdır Hz. Fatıma anamız…
Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt'i Allah'ın öz nurundan yarattığı ve sevilmesini farz kıldığı özel seçilmişlerdir. İman onları sevmekten başka hiçbir şey değildir… İmanın sırrı, tadı, zevki ve neşesi Ehl-i Beyt'i sevmektir…
Peygamberimiz (s.a.a) 23 yıllık yaptığı davetine karşılık bizden istediği Ehl-i Beyt'ine sevgi ve bağlılığımızdır. "Ey Muhammed! İnsanlara de ki: Size getirmiş olduğum bu davetime karşılık bir ücret istemiyorum. Yalnızca yakınlarıma (Ehl-i Beyt'ime) sevgi ve bağlılığınızı istiyorum." (Şura, 23)
İbni Abbas'tan naklediliyor: "Ümmü Seleme şöyle dedi:
- Resûlullah ile evlendiğimde kızının eğitimini ben üstlendim, ancak Allah'a yeminler olsun ki, Fatıma (s.a) benden daha edepli ve her şeyi çok daha iyi bilendi.
Ammar'dan nakledilen bir hadiste şöyle geçmektedir: "Bir gün Hz. Fatıma, Hz. Ali'ye şöyle buyurdu:
- Gel sana geçmişte olup bitenleri, şu anda yaşananları ve kıyamete kadar neler olacak hepsini anlatayım.
Bu hadisten açıkça Hz. Zehra'ya (s.a) Allah tarafından büyük bir bilginin verildiği anlaşılmaktadır. Öyle ki bazı rivayetlerden bizzat Cebrail'in bunları Hz. Zehra'ya (s.a) anlattığı nakledilmiştir. Hz. Ali de (a.s) bu bilgileri kâğıda dökerdi, İslam literatüründe bu kitabın adı "Fatıma Mushafı" olarak tanınmaktadır. Böylece o yüce hanımın faziletlerinden biri de "muhaddise" olmasıdır. O, tüm inceliklerine dek Kur'an'ı anlayan, bilen, yaşayan ilk müfessirdir. İlmin ve gönlün kapısıdır. Kur'an'ın özündeki enfüsi sırların anlaşılması akılla fikirle değil, ancak gönül kanalıyla yapılacak bütün esrarlı yorumların merkezi Hz. Fâtıma'dır.
Allah, Fâtıma sırrında bizlere imanın tadını yaşatsın, O'nun nuru ile bizleri bezesin inşallah… Çünkü Fahr-i Kainat'a çıkış kapısı ve O'ndan Allah'a varış kapısının yolu Fatıma gönlüdür. Hz. Fatıma ve Ehl-i Beyt gönlünde mekân kurmadıkça hiç kimse Resûlullah'a dolayısıyla Allah'a gitmesi, mümkün değildir.
Bugün, Hz. Fatıma ananın sırrını taşıyan ve yaşayan gönül evladı Sayın Haydar Baş hocamızdır ve O'nun gönlüdür. O gönle girenlere ne mutlu… İnsan gönüldür gönül…
Duamız büyüklerin duası olsun:
Allah'ım! Efendimiz Hz. Muhammed'e ve O'nun âline; gece ile gündüzün birbirini izlediği, sabah ile akşamın birbirini takip ettiği, gece ve gündüz art arda gelip durduğu ve iki kardeş yıldızın (Kutup yıldızı ve arkadaşı) karşılıklı doğdukları müddetçe salât eyle! O'nun ve Ehl-i Beyt'inin ruhlarına tahiyye ve selâmlarımızı ulaştır! Haşir ve karar gününe kadar O'na ve Ehl-i Beyt'ine merhamet ve bereket ihsan eyle ve çok çok selâm eyle!
- Atatürk ahlak-ı Muhammedi ve edebi Ali idi / 08.11.2024
- İmam Ali’nin eli yükselmedikçe… / 21.10.2024
- ‘Sofra yay’ / 24.08.2024
- Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli / 23.08.2024
- Ankara'nın taşına bak / 20.06.2024
- İzmir'in işgalindeki vatan hainleri / 20.05.2024
- İzmir'in işgalindeki vatan hainleri / 20.05.2024
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023