Aziz kardeşlerim! Burada anlatmaya ve uyarmaya çalıştığımız konu, "nasıl olsa "biz" diyenler var, "biz" diyenler yapılması gerekenleri yaparlar" diyerek, birçok ağır ve acı bedeller ve musibetlerle bizlere miras kalan, hatta bu günün konumunun muhasebesine göre Hz. Fatıma'nın (s.a) şehit Muhsin'inin şahsında bir milyon evladını feda ettiği ilahi ve vilayi dava için tebliğ, eğitim, öğretim, hizmet, gayret çabalarını o "biz"lere havale ederek bu işlerden vaz geçmeme gereğidir. Bu önemli ilahi ve vilayi davaya hizmet, tebliğ ve bu dalda çaba işi sadece dar, belli bir sınıf ve kutuplaşma anlamında oluşan "biz" mantığına sahip olanlar tarafından değil de, sorumluluk gereği ehil, tecrübeli, samimi insanlar tarafından da yapılmalı ve hatta toplum içerisinden ehil kadrolar oluşturularak, onlar tarafından da yapılmalıdır.
Çünkü hamama girenin terlemesi gibi, ilahi davaya hizmetin doğası gereği bu davaya mürekkep tüketenlerin, emek sarf edenlerin ve geceli gündüzlü hizmet edenlerin ağır, gereksiz suçlamalardan, kınanmalardan hatta yer yer iftiraya maruz kalmalardan uzak kalmaları muhaldir. Bu doğallık cennet ve cehennemin müşterilerinin varlığından kaynaklanmaktadır. Birileri cennete müşteri olduklarından her şeye rağmen yılmadan çaba sarf eder ve bir şeyler yaparlar. Birileri de cehenneme müşteri olduklarından hiçbir şey yapmazlar, bir şeyler yapma gayreti içerisinde olanları da yıpratmak ve yıldırmak için hiçbir meşru kavram tanımazlar. Gıybet günahmış, iftira günahmış, suizan Kâbe'de mahrem ile yapılan yetmiş zinadan ağır günahmış, bunların böyleleri için hiç mi hiç önemi yoktur. Böyleleri kınanmamak, tanınmamak ve iç dünyalarının dışa yansımaması için yapıcı, olumlu eleştiri yapıyorlarmış gibi görüntü verip acımasızca, hakarete, iftiraya varacak şekilde yazılı ve sözlü söylemler ortaya atarlar. Bu tür konum ve durumlarda cehennem müşterilerine göre cennet müşterileri "riyakârdır", "bölücüdür", "enaniyet sahibidir", "kendini beğenmiştir", "ırkçıdır", "bağnazdır", "fasıktır", "fitnecidir". Neticede bulabildikleri tüm olumsuzlukları söylerler onlar hakkında.
Biz olma şuurunda olanlar kendi aralarında bir diğerini taca atma, lekeleme düşüncesi gütmeden elbette yarışacaklar. Bu hayırda ve takvada yarışın ilkesine göre benimsenen bir olgudur. "Biz" kavramının her bir üyesinin böyle yapmasını olumlu görmek ve anlayışla karşılamak gerekir.
Fakat düşmanca tavır takınarak birbirlerini ofsayta düşürmeye veya taca atmaya çalışmalarını, birbirlerine tahkir etme, aşağılama, hakaret, dedi kodu, gıybet, nefret, kin ve su-i zan ile bakmalarını, bu günahları "hizmet" saymalarını kabul etmek ve anlayışla karşılamak asla düşünülemez. "Biz" basiretine sahip olanlar böyle bir durumun yanında asla yer almazlar.
Bu haramlar ve günahlar İslam dinine göre herkes için haram ve günahtır. Bunların haram olduğunu bilmeyen de yoktur zaten. Ancak haramı meşrulaştırmak haramdan daha haramdır. Zira haram leşe benzer ama haramı meşrulaştırmak zehirli leşe benzer. Birincisi ruh için zararlıdır ama ikincisi ruhu öldürür. İkincisi zamanla sahibini her türlü mikrop bataklığına sürükler, bir günahtan başka bir günaha atar. "Biz" mantığına sahip olanlar bu yanlışları ve bu tür kısır döngüleri asla tasvip etmezler.
Çünkü hamama girenin terlemesi gibi, ilahi davaya hizmetin doğası gereği bu davaya mürekkep tüketenlerin, emek sarf edenlerin ve geceli gündüzlü hizmet edenlerin ağır, gereksiz suçlamalardan, kınanmalardan hatta yer yer iftiraya maruz kalmalardan uzak kalmaları muhaldir. Bu doğallık cennet ve cehennemin müşterilerinin varlığından kaynaklanmaktadır. Birileri cennete müşteri olduklarından her şeye rağmen yılmadan çaba sarf eder ve bir şeyler yaparlar. Birileri de cehenneme müşteri olduklarından hiçbir şey yapmazlar, bir şeyler yapma gayreti içerisinde olanları da yıpratmak ve yıldırmak için hiçbir meşru kavram tanımazlar. Gıybet günahmış, iftira günahmış, suizan Kâbe'de mahrem ile yapılan yetmiş zinadan ağır günahmış, bunların böyleleri için hiç mi hiç önemi yoktur. Böyleleri kınanmamak, tanınmamak ve iç dünyalarının dışa yansımaması için yapıcı, olumlu eleştiri yapıyorlarmış gibi görüntü verip acımasızca, hakarete, iftiraya varacak şekilde yazılı ve sözlü söylemler ortaya atarlar. Bu tür konum ve durumlarda cehennem müşterilerine göre cennet müşterileri "riyakârdır", "bölücüdür", "enaniyet sahibidir", "kendini beğenmiştir", "ırkçıdır", "bağnazdır", "fasıktır", "fitnecidir". Neticede bulabildikleri tüm olumsuzlukları söylerler onlar hakkında.
Biz olma şuurunda olanlar kendi aralarında bir diğerini taca atma, lekeleme düşüncesi gütmeden elbette yarışacaklar. Bu hayırda ve takvada yarışın ilkesine göre benimsenen bir olgudur. "Biz" kavramının her bir üyesinin böyle yapmasını olumlu görmek ve anlayışla karşılamak gerekir.
Fakat düşmanca tavır takınarak birbirlerini ofsayta düşürmeye veya taca atmaya çalışmalarını, birbirlerine tahkir etme, aşağılama, hakaret, dedi kodu, gıybet, nefret, kin ve su-i zan ile bakmalarını, bu günahları "hizmet" saymalarını kabul etmek ve anlayışla karşılamak asla düşünülemez. "Biz" basiretine sahip olanlar böyle bir durumun yanında asla yer almazlar.
Bu haramlar ve günahlar İslam dinine göre herkes için haram ve günahtır. Bunların haram olduğunu bilmeyen de yoktur zaten. Ancak haramı meşrulaştırmak haramdan daha haramdır. Zira haram leşe benzer ama haramı meşrulaştırmak zehirli leşe benzer. Birincisi ruh için zararlıdır ama ikincisi ruhu öldürür. İkincisi zamanla sahibini her türlü mikrop bataklığına sürükler, bir günahtan başka bir günaha atar. "Biz" mantığına sahip olanlar bu yanlışları ve bu tür kısır döngüleri asla tasvip etmezler.
Mehdi Aksu / diğer yazıları
- Eleştiri nedir ve nasıl olmalıdır? / 03.12.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012