Türkiye'de her 23 Nisanda kendine özgü ve aynı karelerle tekrarlanan fotoğrafları izleriz. Aynı zamanda çocuk bayramı olması nedeniyle, çocuklarımızın geleceğimizin teminatı ve sahibi olduğunu vurgulamak amacıyla, minikler birkaç dakikalığına da olsa cumhurbaşkanın, meclis başkanın ve başbakanın koltuklarına otururlar ve büyüklerine, kendilerine ezberletilen siyasi, eğitici demeçler verirler. Bu manzaralar hoş bir tebessüm bırakır yüzlerde ve ardından siyaset aynı devranına geri döner.
Gelenekselleşen bu görüntülerle ülkeyi idare eden kadrolar siyaseti ve bürokrasisiyle birlikte çocuklarımız için gelecek adına her hizmeti yapmış olmanın huzuruyla devam eder icraatlarına.
Bu yıl da bildik görüntüleri izledik. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlama haftasına girildiğinde Başbakan Yardımcısı sayın Devlet Bahçeli de kendisinin başbakanlığa hazır olduğunu söylüyordu. Bu soru hemen akıllara acaba koalisyon içerisinde gizli bir protokolle başbakan değişikliği mi gündeme gelecek diye düşünürken, meselenin farklı boyutları çıktı ortaya. Bir toplantıda "Başbakanlığa hazırım." açıklamasının hatırlatılması üzerine, Bahçeli, "şartları zorlamamak kaydıyla başbakanlığa hazır olduğunu" söyleyerek "Şu anda bir başbakanımız var. Başbakanımız varken (biz başbakan olalım) da demiyoruz. (sanki böyle bir şey mümkünmüş gibi. m.ç) Ülke sorunlarını çözmeye talip olacaksınız, şartların olgunlaştığı bir dönemde de (ben başbakanlık yapamam) diyeceksiniz böyle saçmalık olur mu? Şu an ülkede uyumlu ve kararlı bir hükümet vardır."
Başbakanlık arzusunu belirttikten sonra Bahçeli, Türkiye'deki siyasi mekanizmanın ve yönelişlerin yerine oturduğunu ve bundan sonra bu siyasi kanalların değişmesinin mümkün olmadığını ekliyordu.
Sayın Bahçeli'nin iktidar koşuşunda millete verdiği onlarca sözden hiçbirini yerine getirmediğini, hatta neredeyse kendisinin ve partisinin varlık sebebi saydığı pek çok konuyu bizzat hasır altı (ya da sümen altı) ettiğini bilmem söylemeye gerek var mı? Cumhuriyet tarihinin istikrar üçlüsü olarak tarihe imza atmanın verdiği gururla 57. Hükümet, ne kadar övünse azdır. Bu uğurda Bahçeli'nin ve partisinin çabalarını da göz ardı etmemeli.
Bu sözlerin hemen arkasından istikrarın diğer yardımcısı sayın Yılmaz, koalisyon kurulurken hazırlanan protokole, kurulan koalisyon hükümetinin yasalarca belirlenen 5 yıllık sürede kesinlikle bozulmamasının yazılmasını ve bu konuda en çok teminat isteyen ortağın Bahçeli olduğunu söylüyordu.
Bu açıklamaların ardından sayın Bahçeliyi, siyasi gidişatta baraj korkusunun nüksettiğini söylemek gerekir. Zira gösterdiği istikrar çabalarının ne tabanını ve ne de milleti tatmin etmediğini kendisi çok iyi biliyor. Bu amaçla bizzat altına imza koyduğu icraatları unutarak muhalefet lideri gibi hükümeti halka şikayet etmesi, tabanın gazını alacak açıklamalar yapması; kendisinde gelişen seçim korkusunun sinyallerini veriyor. Bahçeli'nin başbakanlık için son şansı bu hükümet. Aksi takdirde bir dahaki seçimlerde barajı aşamayacağının farkına çoktan varmış görünüyor.
Bu nedenle halka mucizeler peşinden koşmayın, sakın peşimizi bırakmayın, siyasetin temel kanalları bellidir, bu kanalları terk etmeyin mesajları tüm bu tükenmişliğin seslenişleri.
Bu milletin arif bir millet olduğunu her fırsatta tekrarlarım. Evet, bu iktidarın ciddi bir istikrarla ülkenin tüm potansiyellerini kısırlaştırarak ürettiği enkazın kaldırılması, ekonomik buhranın sonlandırılarak ülkenin yeniden üretim atağı başlatması ve sadece bölgesinin değil dünyanın en güçlü devleti olması için bir mucize gerekiyor. Ve millet bu mucizeyi gerçekleştirecek güce, kadroya icazetini her geçen gün tazeliyor. Hem Bahçeli hem de başkaları bu yürüyüşü gördüğü için siyasi kanalları sadece mevcut partilerle sınırlı tutma çabasında. Baraj korkusu kötü birşeydir, milletin vereceği derste... Tüm kanalları bir anda yıkıverir de kendisini ve vatanı kurtaracak eli çeker çıkarır. Bu millet çok vefalı, hoşgörülü bir millettir ancak sillesinden de korkulur.
Sayın başbakan 23 Nisanda başbakanlık koltuğuna oturan çocuğa, "herkesin başbakan olma arzusu vardır, olmalıdır" demişti. Bence de öyle...
Gelenekselleşen bu görüntülerle ülkeyi idare eden kadrolar siyaseti ve bürokrasisiyle birlikte çocuklarımız için gelecek adına her hizmeti yapmış olmanın huzuruyla devam eder icraatlarına.
Bu yıl da bildik görüntüleri izledik. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlama haftasına girildiğinde Başbakan Yardımcısı sayın Devlet Bahçeli de kendisinin başbakanlığa hazır olduğunu söylüyordu. Bu soru hemen akıllara acaba koalisyon içerisinde gizli bir protokolle başbakan değişikliği mi gündeme gelecek diye düşünürken, meselenin farklı boyutları çıktı ortaya. Bir toplantıda "Başbakanlığa hazırım." açıklamasının hatırlatılması üzerine, Bahçeli, "şartları zorlamamak kaydıyla başbakanlığa hazır olduğunu" söyleyerek "Şu anda bir başbakanımız var. Başbakanımız varken (biz başbakan olalım) da demiyoruz. (sanki böyle bir şey mümkünmüş gibi. m.ç) Ülke sorunlarını çözmeye talip olacaksınız, şartların olgunlaştığı bir dönemde de (ben başbakanlık yapamam) diyeceksiniz böyle saçmalık olur mu? Şu an ülkede uyumlu ve kararlı bir hükümet vardır."
Başbakanlık arzusunu belirttikten sonra Bahçeli, Türkiye'deki siyasi mekanizmanın ve yönelişlerin yerine oturduğunu ve bundan sonra bu siyasi kanalların değişmesinin mümkün olmadığını ekliyordu.
Sayın Bahçeli'nin iktidar koşuşunda millete verdiği onlarca sözden hiçbirini yerine getirmediğini, hatta neredeyse kendisinin ve partisinin varlık sebebi saydığı pek çok konuyu bizzat hasır altı (ya da sümen altı) ettiğini bilmem söylemeye gerek var mı? Cumhuriyet tarihinin istikrar üçlüsü olarak tarihe imza atmanın verdiği gururla 57. Hükümet, ne kadar övünse azdır. Bu uğurda Bahçeli'nin ve partisinin çabalarını da göz ardı etmemeli.
Bu sözlerin hemen arkasından istikrarın diğer yardımcısı sayın Yılmaz, koalisyon kurulurken hazırlanan protokole, kurulan koalisyon hükümetinin yasalarca belirlenen 5 yıllık sürede kesinlikle bozulmamasının yazılmasını ve bu konuda en çok teminat isteyen ortağın Bahçeli olduğunu söylüyordu.
Bu açıklamaların ardından sayın Bahçeliyi, siyasi gidişatta baraj korkusunun nüksettiğini söylemek gerekir. Zira gösterdiği istikrar çabalarının ne tabanını ve ne de milleti tatmin etmediğini kendisi çok iyi biliyor. Bu amaçla bizzat altına imza koyduğu icraatları unutarak muhalefet lideri gibi hükümeti halka şikayet etmesi, tabanın gazını alacak açıklamalar yapması; kendisinde gelişen seçim korkusunun sinyallerini veriyor. Bahçeli'nin başbakanlık için son şansı bu hükümet. Aksi takdirde bir dahaki seçimlerde barajı aşamayacağının farkına çoktan varmış görünüyor.
Bu nedenle halka mucizeler peşinden koşmayın, sakın peşimizi bırakmayın, siyasetin temel kanalları bellidir, bu kanalları terk etmeyin mesajları tüm bu tükenmişliğin seslenişleri.
Bu milletin arif bir millet olduğunu her fırsatta tekrarlarım. Evet, bu iktidarın ciddi bir istikrarla ülkenin tüm potansiyellerini kısırlaştırarak ürettiği enkazın kaldırılması, ekonomik buhranın sonlandırılarak ülkenin yeniden üretim atağı başlatması ve sadece bölgesinin değil dünyanın en güçlü devleti olması için bir mucize gerekiyor. Ve millet bu mucizeyi gerçekleştirecek güce, kadroya icazetini her geçen gün tazeliyor. Hem Bahçeli hem de başkaları bu yürüyüşü gördüğü için siyasi kanalları sadece mevcut partilerle sınırlı tutma çabasında. Baraj korkusu kötü birşeydir, milletin vereceği derste... Tüm kanalları bir anda yıkıverir de kendisini ve vatanı kurtaracak eli çeker çıkarır. Bu millet çok vefalı, hoşgörülü bir millettir ancak sillesinden de korkulur.
Sayın başbakan 23 Nisanda başbakanlık koltuğuna oturan çocuğa, "herkesin başbakan olma arzusu vardır, olmalıdır" demişti. Bence de öyle...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Çiçek / diğer yazıları
- Birlik çağrısı / 27.10.2014
- Yol ayrımı / 15.08.2014
- Ey cumhur, kimi seçmek istersin?.. / 26.07.2014
- Yazmadan önce okumayı öğrenmek / 24.07.2014
- Ya Büyük İsrail, Ya Büyük Türkiye!.. / 22.07.2014
- Özgürleşme ve İslam Dünyası / 18.07.2014
- Cumhurbaşkanı ne iş yapar? / 16.07.2014
- Ramazanın çağrıştırdıkları... / 08.07.2014
- Geleceğin inşası / 19.06.2014
- Soma faciası ve madenlerde yaşam odası zorunluluğu... / 23.05.2014
- Yol ayrımı / 15.08.2014
- Ey cumhur, kimi seçmek istersin?.. / 26.07.2014
- Yazmadan önce okumayı öğrenmek / 24.07.2014
- Ya Büyük İsrail, Ya Büyük Türkiye!.. / 22.07.2014
- Özgürleşme ve İslam Dünyası / 18.07.2014
- Cumhurbaşkanı ne iş yapar? / 16.07.2014
- Ramazanın çağrıştırdıkları... / 08.07.2014
- Geleceğin inşası / 19.06.2014
- Soma faciası ve madenlerde yaşam odası zorunluluğu... / 23.05.2014