Ramazan Bayramı öncesinde daha gönle değecek şeyler yazmak arzumuz olmakla birlikte, memleketin gerçekleri bu tür yazılar yazabilmekten alıkoyuyor maalesef. Önümüzde bir cumhurbaşkanlığı seçimi var ve her aday seçilebilmek için kendi imkânlarıyla bir yarış içerisinde. Tabii adaylardan biri olan Sayın Başbakanın seçim kampanyasını ne kadarını kendi imkânlarıyla, ne kadarını devletin, belediyelerin imkânlarıyla yürüttüğünü kestirmek zor değil. Bu arada belirli beklentilerle özel kesimden destekçilerin payını da bilemiyoruz. Örneğin başbakan haricindeki iki aday bağış hesaplarına yatan paranın miktarını açıkladılar. Çok da dişe dokunur bağışlar sayılmaz. Erdoğan'a yatırılan bağış miktarı ise açıklanmadı. Bunu açıklamak zorunda olmayabilirler belki ama diğer adaylarınki kadar mütevazı olmadığı da anlaşılıyor. Ancak biz başka bir konuya değinmek istiyoruz. Vatandaş tercihini yaparken nelere dikkat ediyor, daha doğrusu neden dikkatini toplayamıyor?12 yıldır ülkeyi yöneten kadro özelleştirme adı altında devlete ait varlıklarının pek çoğunu sattı. Bu satışlarla yaratılan istikrar algısı vatandaşın daha rahat, gelirinin çokça üstünde borçlanmasına yol açtı. Netice, Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi verilerine göre, yılın ilk beş ayında bireysel kredi ve kredi kartı borç ve taksitlerini ödeyemeyenler 600 bin kişiyi aştı. Bireysel ve kurumsal tüm kredi kartlarındaki toplam borç bakiyesi 2002-2013 döneminde 21 kat büyüyerek 94.9 milyar liraya ulaştı.Türkiye'de faaliyette bulunan yaklaşık 1.000 İcra Dairesi'nde şu anda borcunu ödemeyen 15 milyon kişi veya kurum için takip dosyası bulunuyor. Adalet Bakanlığı'nın açıkladığı verilere göre; açılan icra dosyası sayısı 2002'ye göre neredeyse 2.5'a katlanmış durumda?Son 4 yılda icra takiplerinde "Borcumu ödeyeceğim" diye taahhütte bulunmasına rağmen, borcunu ödeyemeyen 1 milyon 20 bin kişi hakkında dava açıldı. 525 bin kişi "taahhüdü ihlal" nedeniyle mahkûm oldu. 89 bin borçlu mahkemelerin vermiş olduğu mahkûmiyet nedeniyle cezaevine girdi.Tüm bu veriler gösteriyor ki; vatandaş gerçekte olmayan yalancı bir istikrara kurban gitti. Bu durumun yol açtığı sosyal patlamaları hep beraber izliyoruz. Ancak bundan da vahimi her seçim, bu kara tablonun kurbanlarının vereceği 'zor kararlarla' geçti. Ya istikrar bozulur, borçlarımı ödeyemez duruma gelirsem korkusu? Hep daha kötü olacak korkusu?Boğazına kadar borca batırılarak, ekmek kaygısına düşürülen, adeta bankalara rehin verilen vatandaştan sağlıklı karar beklemek ne kadar mümkün?Üstüne üstlük yıllardır refahını, çektiği kredilerle borçlanmış milleti, 'Biz gidersek 3 ay dahi maaş alamazsınız' diyen yöneticilerin tehditkâr söylemleri; seçimleri demokratik bir eylem olmaktan çıkarak, zorunlu bir tercih haline soktu.Aynı tutum cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de sürdürülüyor ve özgür iradesi borçların ipoteği altına alınmış vatandaşa soruluyor: "Ey cumhur, kimi seçmek istersin?"Seçimlere bir de bu gözle bakalım!
Mustafa Çiçek / diğer yazıları
- Birlik çağrısı / 27.10.2014
- Yol ayrımı / 15.08.2014
- Ey cumhur, kimi seçmek istersin?.. / 26.07.2014
- Yazmadan önce okumayı öğrenmek / 24.07.2014
- Ya Büyük İsrail, Ya Büyük Türkiye!.. / 22.07.2014
- Özgürleşme ve İslam Dünyası / 18.07.2014
- Cumhurbaşkanı ne iş yapar? / 16.07.2014
- Ramazanın çağrıştırdıkları... / 08.07.2014
- Geleceğin inşası / 19.06.2014
- Soma faciası ve madenlerde yaşam odası zorunluluğu... / 23.05.2014
- Yol ayrımı / 15.08.2014
- Ey cumhur, kimi seçmek istersin?.. / 26.07.2014
- Yazmadan önce okumayı öğrenmek / 24.07.2014
- Ya Büyük İsrail, Ya Büyük Türkiye!.. / 22.07.2014
- Özgürleşme ve İslam Dünyası / 18.07.2014
- Cumhurbaşkanı ne iş yapar? / 16.07.2014
- Ramazanın çağrıştırdıkları... / 08.07.2014
- Geleceğin inşası / 19.06.2014
- Soma faciası ve madenlerde yaşam odası zorunluluğu... / 23.05.2014