Dış politika, erbabınca bir satranca benzetilir. Bir hamle yapmadan birkaç hamle sonrasını görebilmeniz, yaptığınız hamle karşısında rakibinizin hangi hamleleri yapabileceğini sezmeniz gerekir. Aksi halde oyundan erken ayrılırsınız. Türkiye'nin, bulunduğu coğrafya itibariyle, bu oyunun ustası olması gerekiyor. Bir yandan Ortadoğu merkezli İslam dünyası ile komşuluk, diğer yandan AB üyeliği yolunda geçen böyle giderse bir asra ulaşacak olan beklenti, öte yandan dünya siyasetinde başrolü oynayan güçler dengesi?Hükümetin dış politikasını oluşturan sayın dışişleri bakanı bir hoca. Bu konularda yazılmış kitapları var. Kendisine akıl vermek gibi olmasın ama dünya gerçekleri kitaplardaki cümleler kadar kolay yazılmıyor ve bu gerçeklere yaklaşırken pek çok argüman giriyor devreye. Kısaca bu işler yazmaya benzemiyor; aynı zamanda okumayı da bilmek gerekiyor. Bugün İsrail'in Gazze'de yaptığı katliam; tüm uluslararası teamüllere ve yazılı müktesabata göre insanlık suçu, hatta soykırıma dönüşmüşken; bu ülke hukuka davet edilemiyor. Hatta bu alandaki aktörler büyük oranda İsrail'i haklı buluyor. Yıllardır işbaşında olan hükümet bu bölge ile ilgili tutarlı bir çizgi yakalayamadı. Kazan kazan prensibi iş yapmadı; sıfır sorun ideali sıfır komşu neticesiyle son buldu. Türkiye'nin Ortadoğu'da siyaset belirleyeceği Katar'dan başka partneri kalmadı. En yakın işbirliği ortağı Suudi Arabistan bile bu konuda yakınlığı bıraktı. Sorun Arap Baharı denilen projeyi okuyamamakla başladı. Bu projenin Türkiye'yi dahi tehdit edecek, 22 İslam ülkesinin idam fermanı olduğu anlaşılamadı. Proje tıkır tıkır işlerken Suriye'de çamura saplanınca dahi gerçekler görülemedi. Suriye'nin başına örülmeye çalışılan siyasette doğru okunamadı ve Suriye siyaseti sadece muhalifler üzerine kurulunca, muhalif çeşitliliği kafaları karıştırdı ve bu karmaşadan zarar gören yine Türkiye oldu!Dış siyaset dengeleri seçimlere giderken mitingdeki katılımcıları coşturmaktan öteye geçemedi. Yeni bir seçim arifesinde, Filistin ile ilgili yapılan çıkışlar da bundan farklı değil. Bölgedeki uluslararası siyaset, seçim malzemesi haline gelince, bölgesel aktör hayali, yerel figür olmakla sonuçlandı. Bu nedenle sadece bağırmakla bu sorunların üstesinden gelemiyoruz. Siyaset hamasete kurban gidiyor. Kabul edelim ki özellikle dış siyasette sadece yazar olmak yetmiyor, aynı zamanda okumayı da bilmek gerekiyor! Okuyamadığınız siyaseti yazmaya kalkarsanız sonuç tam da bugünkü gibi oluyor. Neticede dış siyaset şahsi duygularla yürünecek bir alan değil. Ülkenin menfaatinin gereği yapılmadığı takdirde sadece heyecanlı bir maceraya sürükleniyorsunuz. Bu durumda ülkenin geleceği için telafisi imkânsız zararlar oluşturuyor. Yazımıza satrançla başlamıştık; satranç bittiğinde şah da piyon da aynı kutuya konuyor!..
Mustafa Çiçek / diğer yazıları
- Birlik çağrısı / 27.10.2014
- Yol ayrımı / 15.08.2014
- Ey cumhur, kimi seçmek istersin?.. / 26.07.2014
- Yazmadan önce okumayı öğrenmek / 24.07.2014
- Ya Büyük İsrail, Ya Büyük Türkiye!.. / 22.07.2014
- Özgürleşme ve İslam Dünyası / 18.07.2014
- Cumhurbaşkanı ne iş yapar? / 16.07.2014
- Ramazanın çağrıştırdıkları... / 08.07.2014
- Geleceğin inşası / 19.06.2014
- Soma faciası ve madenlerde yaşam odası zorunluluğu... / 23.05.2014
- Yol ayrımı / 15.08.2014
- Ey cumhur, kimi seçmek istersin?.. / 26.07.2014
- Yazmadan önce okumayı öğrenmek / 24.07.2014
- Ya Büyük İsrail, Ya Büyük Türkiye!.. / 22.07.2014
- Özgürleşme ve İslam Dünyası / 18.07.2014
- Cumhurbaşkanı ne iş yapar? / 16.07.2014
- Ramazanın çağrıştırdıkları... / 08.07.2014
- Geleceğin inşası / 19.06.2014
- Soma faciası ve madenlerde yaşam odası zorunluluğu... / 23.05.2014