18 Mart 1915.
Bu tarihte Çanakkale'de Atatürk ve silah arkadaşları öylesine kutlu bir zafer yaşattı ki, dünya çalkalandı, dünya İngiliz'in de yenilebileceğini gördü, sömürge ülkeleri bir bir uyandı, İngiltere'nin dünya hâkimiyeti sona erdi, güneş batmayan imparatorlukta güneş batar oldu.
İntikam soğuk yenen bir yemekti.
İngilizler bu topraklardan giderken 100 yıllık planlarını kafalarında kurmaya başlamışlardı bile.
Öyle ajanlar yetiştirdiler ki senden benden Müslüman, senden benden daha Türk görünürler.
Ya da içimizdeki gönüllü hainleri satın alarak aynı emellerinde kullandılar.
Bunlar sıradan insanlar değil şüphesiz.
Senin fikirlerine nüfuz edecek mevkilerde, makamlarda hüküm sürerler.
Kimi zaman bir cami hocasıdır, sohbetleri seni senden alır, muhabbetin zirvesine çıkarsınız ama bir gün bir bakarsınız Hatay'ın bize ait olmadığını söyleyerek zehirler seni.
İşte o tek damla zehri vermektir onun görevi.
Kimi zaman bir tarihçidir, tarihi ondan iyi kimse anlatamaz, dinlerken işte Türk budur dersiniz ama bir bakarsınız Atatürk'ü deist hatta ateist ilan eder.
İşte onun ajanlık vazifesi boyunca belki de tek damla kullanması gereken zehir budur.
Geri her şey mükemmeldir, ama tek damla zehirle, Atatürk'ü dinsiz ilan etmekle yapacağını yapmıştır o hain.
Bazen de siyaset koltuklarında görürsünüz o ajanları.
İslam der, Türklük der, Kızıl Elma der, Turan Ordusu der, sanırsın ki Allah'ın yeryüzündeki askeri.
Ama bir bakarsın ki şerlinin şerlisinin yanında saf tutmuş, milyonları arkasından karanlığa sürükler.
Bazen bir tarikatın önemli mevkiindedir o ajan.
Tefsir, hadis, kelam ne arasan hepsi onda ama bir gün faizi öyle ballandıra ballandıra anlatır ki, helal saydırır sana farkında olmazsın, hırsızlığa yoksulluk der, hap gibi yutturur sana.
Bazen bir gazeteci kılığındadır, köşe yazar o ajanlar.
Muhalif diye okursun, iktidarı öyle güzel eleştirir ki, tespitleri alkışlatır seni.
Ama bir bakmışsın eğitimde geri kalmamızın sebebini evrim teorisinin anlatılmamasına bağlar.
İşte o ajanın tek damlalık zehir hakkı da budur.
Size zehri kâse ile verse yutmazsınız ama güzel bir çorbanın içinde tek damla olduğunda fark etmek kolay olmuyor.
Peki, biz bu ajanlardan ya da gönüllü hainlerden kendimizi, fikir dünyamızı nasıl koruyacağız?
Çözüm, ölçü sahibi olmak.
Biri size Kur'an-ı Kerim'e ters düşen bir şey mi dedi? Hemen ona cephe alın.
Biri size Atatürk ile ilgili olumsuz bir şey mi dedi? Hemen tavrınızı koyun.
Biri size vatan ile ilgili, Türklükle ilgili ters mi konuştu? Hemen fikir dünyanızdan onun fikirlerini silip atın.
Merhum Haydar Hoca'nın bize aşıladığı bu ölçülerle biz hiç yanılmadık.
FETÖ'nün bir ajan faaliyeti olduğunu Haydar Hoca daha 90'lı yıllarda söylemişti.
Siz siz olun, Kur'an, Atatürk, vatan ve Türklük ölçülerine uyun ki zehirlenmeye
- Ne mutlu bize ki, hep doğru yolu gösteren bir önderimiz vardı / 28.10.2024
- Boş bardağı neyle doldurduk ki ne bekliyoruz! / 21.10.2024
- Kara kaş kara göz de önemli! / 14.10.2024
- En acil kelime: Çözüm / 07.10.2024
- Anadolu'daki cami tuvaletleri beka meselesidir! / 30.09.2024
- Atatürk’ün en büyük devrimi / 23.09.2024
- Yarı dolandırıcılara da dikkat! / 16.09.2024
- İstanbul'un trafik sorunu böyle çözülür / 09.09.2024
- Bu kıyasa mecbur kaldım / 02.09.2024