İnsanoğlunun iki türlü açlığı vardır.
Maddi ve manevi.
Maddi açlık ama az ama çok bir şekilde gideriliyor.
Peki, manevi açlık?
Ruhumuzu doyurmayı neden önemsemiyoruz?
İnsanoğlu çocukluğunda boş bir bardak gibidir.
O bardak yıllar yıllar boyunca dolar.
İçine ne konulsa alır.
Hayır da alır içine, şer de.
Doğruyu da alır, yanlışı da.
Önemli olan ona yön gösterenlerin bardağı neyle doldurmaya çalıştığı.
Biz o bardağı İslam'la, imanla, ahlakla, milli manevi değerlerle doldurmayınca birileri şeytani duygularla, ahlaksızlıkla, suçun cazibesi ile dolduruyor.
Bu noktada mantıklı soru şu olur: Ülkeyi 22 yıldır referansı İslam olan bir hükümet yönetiyor, o zaman suç oranları neden patladı, ahlaksızlık neden diz boyu, haramlar neden helal sayılır oldu?
Mantıklı cevap da şu olur: Mevcut hükümetin din diye bir derdi hiçbir zaman olmadı. Din onlar için sadece kitleleri domine etmek için bir araç oldu. Böyle bir güruhtan gençlerin manevi açlığını hayır ile, doğru ile, iyi ile, güzel ile doldurması beklenemez.
Dini işlerinin teslim edildiği Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kendisine faydası yok.
Başındaki malum zat Hz. İsa'nın öldüğünü söyleyecek kadar İslam'dan bihaber, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kuran Atatürk'ün ismini ağzına alamayacak kadar da acınası bir halde.
Sözde din adamı olarak pazarlanan bazı tarikat temsilcileri ise şereften de haysiyetten de insanlıktan da yoksun.
Bir yanda cüppe sarıkla gezer diğer yanda fuhuştan kendisini geri çekmez.
Öbürü sabah akşam din İslam der ama İslam'da yeri olmayan hurafeleri anlatır durur.
Sözde İslami derneklerde çocuklar tacize uğrar.
Bazı sözde İslamcılar da Ortadoğu'daki terör örgütlerine destek verir.
İşte tüm bunları gören yeni nesil "İslam bu mu" diye sorguluyor?
Kimi ateist, kimi deist oluyor, kimi sorgulama sırasında savrulup kendini çok farklı kulvarlarda buluyor.
Bizim cevabımız "İslam bu değil."
Peki, İslam'ı dosdoğru bir şekilde nasıl anlayacağız? Bugün Hz. Peygamberi göremiyoruz, Ehl-i Beyt'i göremiyoruz, kimi örnek alacağız?
Doğru rol modelin yokluğunu yaşıyoruz.
Oysa bizzat tanıma şerefine nail olduğum Haydar Baş Hoca ay gibi parlıyordu.
Kimseye benzemezdi.
Dindardı ama dini siyasete asla alet etmezdi bugünküler gibi.
Söylediğini yaşar, yaşadığını söylerdi.
Çok güzel insanlar yetiştirip gitti bu dünyadan.
Türkiye'deki her vatandaşa, özellikle de yeni nesle tavsiyem Haydar Hoca'nın arkasında bıraktığı eserleri satır satır okusunlar.
İslam'ı da, imanı da, ahlakı da, insan ruhunu doyuracak tüm argümanları da o eserlerde bulacaksınız.
İşte o zaman ruh aradığına kavuşacak ve tatmin olacaktır.
- Yeni Osmanlı rüyası görenler! Uyanın sabah oldu / 18.11.2024
- Evlendirmek Allah’ın emri, farkında mısınız? / 11.11.2024
- Zehir tek damladır, kâse dolusu olmaz! / 04.11.2024
- Ne mutlu bize ki, hep doğru yolu gösteren bir önderimiz vardı / 28.10.2024
- Boş bardağı neyle doldurduk ki ne bekliyoruz! / 21.10.2024
- Kara kaş kara göz de önemli! / 14.10.2024
- En acil kelime: Çözüm / 07.10.2024
- Anadolu'daki cami tuvaletleri beka meselesidir! / 30.09.2024
- Atatürk’ün en büyük devrimi / 23.09.2024