Sokak röportajlarından bir kesit.
Önce alttaki diyalogları okuyalım, sonra üstüne konuşuruz.
Vatandaş: Çok fakirlik var kardeşim. Sormaya gerek mi var? Geçim mi kaldı? Görüyorsunuz herkesi.
Muhabir: Ama bazıları çok memnun.
Vatandaş: O bazıları paraları olanlar.
Muhabir: Sizin yok mu?
Vatandaş: Yok bizim paramız. Maaşımız yok, aylığımız yok, yıllığımız yok.
Muhabir: Emekli maaşlarına zam gelmiş.
Vatandaş: Gelse ne olacak kardeşim. 12 bin 500 liradan ne olur, kira ne kadar? 20 bin liradan aşağı kira mı var? Ben zemin katta oturuyorum. Gel oturduğum yeri bir gör ne haldeyim? 3 oda ama berbat, her yer rutubet.
Muhabir: Ama vatandaş memnun değilse AK Parti sandıktan nasıl birinci parti çıkıyor, nasıl destekliyorlar?
Vatandaş: Biz destekliyoruz zaten onu.
Muhabir: AK Parti mi?
Vatandaş: Evet, AK Parti.
Muhabir: Peki madem şikâyet ediyorsunuz, neden destekliyorsunuz?
Vatandaş: Çünkü bizim sevdiğimiz kişi, ondan.
Muhabir: Bu yaptığı işleri de mi seviyorsun?
Vatandaş: Mecbur seveceğiz.
Muhabir: Yaptığı işler yanlış dediniz sonuçta!
Vatandaş: Yine de seviyoruz.
Muhabir: Kara kaşına kara gözüne…
Vatandaş: Allah başımızdan eksik etmesin.
Muhabir: Allah da benim aklıma mukayyet olsun.
Bu 1 dakikalık diyalogdan sosyologlara çok güzel tez konusu çıkar.
22 yıllık AK Parti iktidarının da şifresi bu diyalogda gizli aslında.
Şu an ülkenin içinde bulunduğu durumdan kimse memnun değil ama iktidarın hala çok yüksek bir oy oranı var.
Farklı bir ülkede aynı ekonomik çöküş, aynı sosyal adaletsizlik, aynı hukukta yozlaşma, aynı suç patlamaları yaşanmış olsa iktidar partisi yüzde 1 bile oy alamaz.
Bizdeki ana sorun iktidarın beceriksizliği değil aslında muhalefetin beceriksizliği.
Bu röportajı veren kadın gibi milyonlarca insan var ülkemizde.
Her ne kadar bir seçmenin oy verirken ülkenin geleceğini, oy verdiği partinin projelerini düşünmesi gerekse de "sevgi" de önemli bir başlık.
Kara kaş kara göz de önemli.
Muhalefet elbette ülkedeki sorunlar için çözüm üretecek ama halka kendini sevdirmesini de bilecek.
Bu noktada Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş güzel bir örnek.
Her kesime kendini sevdirmeyi başaran bir lider.
Muhafazakârı da seviyor onu, seküleri de seviyor.
Sağcısı da seviyor onu, solcusu da.
Kürdü de seviyor onu, Laz'ı Çerkez'i de.
Genelde sanatçılar siyasi kimliklerini belli etmez, herhangi bir siyasiyi isim vererek eleştirmez ya da övmez.
Ancak konu Hüseyin Baş olunca farklı.
Birçok sanatçı açıktan kendisinin ne kadar kıymetli bir isim olduğunu ifade ediyor.
Bu isimlerden biri de Mustafa Sandal.
Ünlü sanatçı konserine katılan BTP liderine bakın nasıl sesleniyor:
"Politik sahnede olması gereken çok kıymetli, çok özel insanlara ihtiyacımız var. Onlar günü geldiğinde, zamanı geldiğinde hayatlarımıza bazı böyle dokunuşlar yapabilecek, kalbinin frekansı doğru yerde olan insanlar.
Bizim politik arenada böyle değerlere ve insanlara ihtiyacımız var. Onlardan bir tanesi, belki de dikkat ediyorsunuzdur, söylediği ve konuştuğu her cümle mantık çerçevesi içinde bir rezonans yaratıyor. Ben yanlış cümlesini duymadım ya da ters gelen cümlesini duymadım. Türkiye'nin gelecekte ve önümüzdeki zaman içinde çok ama çok kıymetli figürlerinden biri olacak olan Hüseyin Baş, bu akşam eşiyle birlikte burada huzurlarınızda. Kendisine kocaman alkış, seviyorum seni adam!
Eğer bir kitlenin, bir toplumun gidişatına, akışına dokunacaksan, orada cesaret lazım, inanç lazım, fikir lazım, altyapı lazım, perspektif lazım, bakış açısı lazım, en önemlisi aşka yürek lazım."
- Yeni Osmanlı rüyası görenler! Uyanın sabah oldu / 18.11.2024
- Evlendirmek Allah’ın emri, farkında mısınız? / 11.11.2024
- Zehir tek damladır, kâse dolusu olmaz! / 04.11.2024
- Ne mutlu bize ki, hep doğru yolu gösteren bir önderimiz vardı / 28.10.2024
- Boş bardağı neyle doldurduk ki ne bekliyoruz! / 21.10.2024
- Kara kaş kara göz de önemli! / 14.10.2024
- En acil kelime: Çözüm / 07.10.2024
- Anadolu'daki cami tuvaletleri beka meselesidir! / 30.09.2024
- Atatürk’ün en büyük devrimi / 23.09.2024