2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas Madımak Oteli’nde hayatını kaybeden insanlarımızla ilgili asıl davadan aynı olarak, firari sanıklar için süren yargılama sonucunda, zamanaşımı nedeniyle, dava düşürüldü. Bu, beklenen sondu ama bir başka beklenti daha vardı o da, olayın insanlık suçu olması ve zamanaşımı uygulanamayacağı.
Olay gerçekten de “insanlık suçu” muydu?
Önce yasaya bakalım:
Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) İkinci Kitap, Birinci Kısım, Birinci Bölümünde yer alan 77. maddesinin başlığı “İnsanlığa karşı suçlar” dır.
Bu madde hükmüne göre:
“Aşağıdaki fiillerin, siyasal, felsefi, ırki veya dini saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak işlenmesi, insanlığa karşı suç oluşturur:
a) Kasten öldürme
b) Kasten yaralama
c) İşkence, eziyet veya köleleştirme
d) Kişi hürriyetinden yoksun kılma
e) Bilimsel deneylere tabi kılma
f) Cinsel saldırıda bulunma, çocukların istismarı
g) Zorla hamile bırakma
h) Zorla fuhşa sevketme.
... Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez (Ağır Ceza)”
Karar veren Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, olayı insanlığa karşı suçlardan saymamış, zamanaşımı işletmiştir. Bu, Mahkeme’nin yorumu olmakla birlikte işin daha Temyiz aşaması vardır yani karar kesinleşmemiştir. Kesinleşirse, başka bir ifadeyle Yargıtay, Mahkeme’nin kararını onaylarsa o zaman da, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yolu açıktır.
Mahkeme’nin yorumu belli... Yargıtay’ın yorumu ne olacak? Yargıtay da onay verirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AHİM)’nin yorumu beklenecek.
Buraya kadar milli ve uluslararası yargının yorumundan söz ettik.
Peki, siyasilerin yorumu ne?
Başbakan’dan başlayalım; suya sabuna dokunmadan “hayırlı olsun” dedi. Aynı Başbakan, Suriye’deki olaylar için ortalığı ayağa kaldırıp, Esad’ın insanlık suçu işlediğini cümle aleme duyurmadı mı? Suriye’nin bu iç meselesidir. Kaldı ki, olayın insanlık suçu olup olmadığı en yetkili kurullarda bile netleşmemiştir. Nitekim, 22–23 Ağustos tarihlerinde 17. olağanüstü toplantısını gerçekleştiren Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, kabul etmiş olduğu karar metninde, Suriye’de insanlığa karşı suç işlenmiş olabileceğini ve bu durumun netleştirilmesi için uluslararası, şeffaf, bağımsız ve ivedi bir biçimde işlendiği iddia edilen suçların araştırılması gerektiğini, belirtiyor. Görülüyor ki, Kurul “suç işlenmiştir” demiyor.
Tabii Başbakan’ın Madımak olayındaki yorumunun haklı –kendince– gerekçeleri olabiliyor; sanık avukatlarının çoğu, Başbakan’a yakındır, Devlet Bakanıdır, Başbakan Yardımcısıdır, en azından partisinin milletvekilleridir. Sözün özü, kendisiyle çelişkiye düşmek istememektedir.
AKP Hükümetinin Kültür Bakanı meslektaşımdır, iyi bir hukukçudur. Onun yorumu, olayın insanlık suçu olduğu ve zamanaşımının işletilemeyeceği yolundadır.
Muhalefetin yorumu da insanlık suçu olduğudur.
Yorumdan da önemli olan bir şey var, o da vicdanın sesidir.
Ya toplumsal vicdan ne diyor?
Karar, kamuoyunda büyük tepkilere neden oldu.
Herkes için acı çekebiliyorsak, yargının yorumu beklenmeden insanlık ve uygarlık adına sorun çözülmüştür.
Düzeltme: Geçen haftaki yazımda “konser” olması gereken sözcük, baskı hatası sonucu “kanser” olarak yer almıştır, bilgilerinize...
Olay gerçekten de “insanlık suçu” muydu?
Önce yasaya bakalım:
Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) İkinci Kitap, Birinci Kısım, Birinci Bölümünde yer alan 77. maddesinin başlığı “İnsanlığa karşı suçlar” dır.
Bu madde hükmüne göre:
“Aşağıdaki fiillerin, siyasal, felsefi, ırki veya dini saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak işlenmesi, insanlığa karşı suç oluşturur:
a) Kasten öldürme
b) Kasten yaralama
c) İşkence, eziyet veya köleleştirme
d) Kişi hürriyetinden yoksun kılma
e) Bilimsel deneylere tabi kılma
f) Cinsel saldırıda bulunma, çocukların istismarı
g) Zorla hamile bırakma
h) Zorla fuhşa sevketme.
... Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez (Ağır Ceza)”
Karar veren Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, olayı insanlığa karşı suçlardan saymamış, zamanaşımı işletmiştir. Bu, Mahkeme’nin yorumu olmakla birlikte işin daha Temyiz aşaması vardır yani karar kesinleşmemiştir. Kesinleşirse, başka bir ifadeyle Yargıtay, Mahkeme’nin kararını onaylarsa o zaman da, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yolu açıktır.
Mahkeme’nin yorumu belli... Yargıtay’ın yorumu ne olacak? Yargıtay da onay verirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AHİM)’nin yorumu beklenecek.
Buraya kadar milli ve uluslararası yargının yorumundan söz ettik.
Peki, siyasilerin yorumu ne?
Başbakan’dan başlayalım; suya sabuna dokunmadan “hayırlı olsun” dedi. Aynı Başbakan, Suriye’deki olaylar için ortalığı ayağa kaldırıp, Esad’ın insanlık suçu işlediğini cümle aleme duyurmadı mı? Suriye’nin bu iç meselesidir. Kaldı ki, olayın insanlık suçu olup olmadığı en yetkili kurullarda bile netleşmemiştir. Nitekim, 22–23 Ağustos tarihlerinde 17. olağanüstü toplantısını gerçekleştiren Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, kabul etmiş olduğu karar metninde, Suriye’de insanlığa karşı suç işlenmiş olabileceğini ve bu durumun netleştirilmesi için uluslararası, şeffaf, bağımsız ve ivedi bir biçimde işlendiği iddia edilen suçların araştırılması gerektiğini, belirtiyor. Görülüyor ki, Kurul “suç işlenmiştir” demiyor.
Tabii Başbakan’ın Madımak olayındaki yorumunun haklı –kendince– gerekçeleri olabiliyor; sanık avukatlarının çoğu, Başbakan’a yakındır, Devlet Bakanıdır, Başbakan Yardımcısıdır, en azından partisinin milletvekilleridir. Sözün özü, kendisiyle çelişkiye düşmek istememektedir.
AKP Hükümetinin Kültür Bakanı meslektaşımdır, iyi bir hukukçudur. Onun yorumu, olayın insanlık suçu olduğu ve zamanaşımının işletilemeyeceği yolundadır.
Muhalefetin yorumu da insanlık suçu olduğudur.
Yorumdan da önemli olan bir şey var, o da vicdanın sesidir.
Ya toplumsal vicdan ne diyor?
Karar, kamuoyunda büyük tepkilere neden oldu.
Herkes için acı çekebiliyorsak, yargının yorumu beklenmeden insanlık ve uygarlık adına sorun çözülmüştür.
Düzeltme: Geçen haftaki yazımda “konser” olması gereken sözcük, baskı hatası sonucu “kanser” olarak yer almıştır, bilgilerinize...
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023