Ülkemizde 7 milyon civarında ailenin aylık geliri durumunda olan asgari ücreti 2023 yılı için belirleme maratonu başlıyor.
İşçileri temsilen Türk-İş, işverenleri temsilen de TİSK'in bulunduğu Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda esasen ne konuşulursa konuşulsun, sonuçta hükümetin dediği oluyor. Aralık ayında bu konuda üç toplantı yapılacak ve ay sonunda da sonuç Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanacak.
Asgari ücrete Ocak 2022'de yüzde 50, Temmuz 2022'de de yüzde 30 zam yapılmıştı. Bu zamlara rağmen asgari ücret maalesef enflasyon karşısında ezildikçe ezildi ve açlık sınırının oldukça altında kaldı.
Komisyonda işçileri temsil eden Türk-İş'in verilerine göre Ekim 2022 itibarıyla 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 7 bin 425 liraya yükseldi. Halihazırda net asgari ücret 5 bin 500 lira. Yani bir asgari ücretli aile, açlık sınırının 1925 lira altında bir gelire sahip. Tam zamanlı olarak çalış ama ailenin mutfak masrafını bile karşılayama!
Peki, geçen sene Ekim ayında açlık sınırı ne kadardı? 3 bin 93 lira…
Geçen sene asgari ücretin 4 bin 250 lira olduğu düşünüldüğünde, bir asgari ücretli açlık sınırının 1157 lira üstünde bir gelire sahipti.
Diğer bir ifadeyle bir asgari ücretlinin geliri Ekim ayı itibarıyla 1 yılda tam 3 bin 82 lira erimiş. Bir de hükümet yetkilileri, "Vatandaşlarımızı enflasyona ezdirmedik" deyip durmuyorlar mı, pes doğrusu… Asgari ücret TÜİK'in açıkladığı resmi enflasyona göre artırılmasına rağmen tablo bu…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2022 yılındaki zamlar yetersiz bulununca, Ocak 2023'te bunun telafi edileceğini belirtmişti. Beklenti, asgari ücrete enflasyon oranında zam yapılır, bir de 2023 seçimleri hürmetine buna bazı ilaveler yapılır şeklindeydi. Ama ilgili Bakanın açıklamaları asgari ücretlileri büyük bir endişeye sevk etti.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin'in bir TV kanalında kendisine sorulan "Halen 5 bin 500 lira olan asgari ücrete yüzde 50 zam olur mu?" sorusuna, "Hayali değil gerçekçi bir rakam üzerinde durmak lazım. İşletmelerin ödeyebileceği bir ücret arayışındayız" diye cevap verdi.
Bakan Bilgin yüzde 50'ye bile 'hayal' diyorsa, asgari ücretliler gerçekten yandı.
Devletin resmi kurumu TÜİK bile enflasyon oranını yıllık yüzde 85.51 olarak açıklamışken, yüzde 50'ye bile 'hayal' denilmesi, gerçekten büyük bir hayal kırıklığı…
Üstelik Sayın Bilgin daha önce yaptığı bir açıklamada, "Aralık ayında yapacağımız zam ile enflasyonun vatandaşlarımız üzerinde yarattığı tahribatı ortadan kaldıracağız. En kapsamlı müdahaleyi yapacağız" ifadelerini kullanmıştı.
Yüzde 50 zam bile hayalse, enflasyonun vatandaşlar üzerinde yarattığı tahribatı nasıl ortadan kaldıracaksınız? Ayrıca akademisyenlerin oluşturduğu ENAG'a göre enflasyon yıllık yüzde 185.34 iken…
Gerçekte yüzde 50 zam da hiçbir şey ifade etmiyor. 5 bin 500 lira net asgari ücrete yüzde 50 zam, 8 bin 250 lira anlamına geliyor. Emin olun ki Türk-İş'in Aralık'ta açıklayacağı açlık sınırı bunun yine üstünde olacak.
Esasen bu rakamlara vergi politikasında yapılacak bir değişiklikle, işverene hiç yük olmadan da gelinebilir. Bakın Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş bu konuda neler söylüyor:
"Türkiye'de vergi politikasında ciddi adımlar atmamız lazım. Vergi insanımızın sırtında büyük bir yük. İki örnekle, bir işveren cephesinden, bir de işçi cephesinden buna bakalım. Birincisi işveren maaş ödüyor. Örnek veriyorum, asgari ücret veriyor. 5 bin 500 lira asgari ücret, bugünün rakamıyla 2 bin – 2 bin 500 liraya yakın da bunun stopajını SGK'sını, vergisini ödüyor ve 7-8 bin lira işçi maliyeti çıkıyor.
İşveren bunu ödüyor, asgari ücretli de hiçbir tercihi olmadan 8 bin lira brüt maaşı varken eline 5 bin 500 lira geçiyor. Devlet asgari ücretliden, asgari ücretlinin çalıştığı kadar para kazanıyor. Niye bu vergiyi alıyoruz? Bu ekonomide bir yük ve insanımız bu şartlarda geçinemiyor. Yarın asgari ücreti artıracaksınız, artırdığınızda ekonomiyi daha da darbeye maruz bırakacaksınız, bir darbe daha vuracaksınız. Böyle bir sistem yürüyor.
Biz, bu vergilerden arınalım diyoruz. Gelişmiş ülkelerin hiçbirinde bu kadar vergi yok. Yani bu vergi olmasa bizim Türkiye'de şu anda en düşük asgari ücretimiz zaten 8 bin lira oluyor. Hiç artışa gitmenize gerek yok. Bir vergiyle bunu yapabiliyorsunuz."
Mevcut ekonomik şartlarda böyle; peki, çalışan bir işçinin evine girmesi gereken gelir ne olmalı diye sorarsanız, BTP Genel Başkanı Baş buna "yoksulluk sınırının üstünde bir gelir" olarak cevap veriyor.
Türk-İş'in Ekim 2022 verilerine göre 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 24 bin 185 lira. Bir işçi, ailesini geçindirebilmek için en az bu kadar bir gelire sahip olmalı.
Elbette ki bu kadar maaşı işverenin vermesi mümkün değildir. BTP lideri Hüseyin Baş, devletin yeni gelir kalemleriyle bu maaşı sübvanse ederek tamamlayacağını belirtmektedir. BTP'nin parti programında olan Prof. Dr. Haydar Baş'a ait Milli Ekonomi Modeli'nde bu konu detaylıca bilimsel olarak anlatılmaktadır.
- İnsan bozulunca, her şey bozuluyor / 28.01.2025
- Gazze’deki ateşkes ABD’ye mi emanet? / 25.01.2025
- Kartalkaya’da yüreğimiz yandı / 24.01.2025
- Hz. Fatıma edep, ölçü ve iman abidesidir / 22.01.2025
- ‘Söneriz diye üflediler, alev aldık’ / 21.01.2025
- Türk’ün düşmanı, Kürt’ün katili ile ‘barış süreci’ / 18.01.2025
- Gazze’de ateşkes muamması / 17.01.2025
- Bugün yaşanan süreci 10 yıl önceden öngördü / 15.01.2025
- Birliğimiz ve üniter yapımız tehlikede! / 14.01.2025