Haberlerde izliyorsunuzdur, insanlar üzüm bahçelerini söküyor. Bir insan yıllarca emek ettiği üzüm bahçesini neden söker? Ya iyi ürün vermiyordur? Ya üretim fazladır, pazar dardır elde kalıyordur?
Bakıyorsun bahçeler bereketli. İç ve dış pazar da var. Bu üzüm üreticileri kafayı mı yedi ki bahçelerini söküyor? Hayır. Üzüm, harcı borcunu kurtarmıyor, devlet de sahip çıkmıyor.
Aynı tablo fındık ve kayısıda da yaşanıyor. Fındık üretiminde dünya birincisi, kayısıda da dünyanın en önde gelen üretici ülkelerindeniz. Ama fındıkçı ağlıyor, kayısıcı hem ağlıyor, hem de ağaçlarını kesiyor.
Fındık ve kayısı pazarı mı yok? Var. Artı üzümde olduğu gibi vatandaş bu ürünlerin pahalılığından şikâyetçi? Oysa üzümde olduğu gibi üretici de fiyat ucuzluğundan, malın para etmemesinden şikâyetçi. Harcı borcunu kurtarmıyor, diyor.
Aynı tablo zeytinde de var, pamukta da var, domateste de var. Kısaca tarım ürünlerinin hemen hemen tamamında var.
Şimdi bir soru soracağım! Bir ülke neden saman ithal eder? (Geçen ay hükümet, Bulgaristan ile 9 bin ton saman anlaşması imzaladı. 4 bin tonu İzmir limanına geldi.)
A- O ülkede buğday, arpa, pirinç, yulaf gibi baklagiller yetişmiyordur?
B- Bu baklagillerin ekim alanları az olduğu için piyasa talebini karşılamıyordur?
C- Ülkede hayvancılık o derece ilerlemiştir ki, talebi karşılayacak ürün bulunmamaktadır.
Bizim ülkemizde buğday, arpa, pirinç, yulaf yani her çeşit baklagil hem de en kaliteli cinsinden yetişmekte.
Bizim ülkemizde tarım alanları sadece ülkemizin değil Avrupa ve Ortadoğu coğrafyasının ihtiyaçlarını karşılayabilecek büyüklük ve verimliliğe sahip.
Artı ülkemizde hayvancılık filan gelişmiş de değil. Okyanus ötesinden canlı hayvan getiriyor, kâfirlerin kestiği hayvanların etlerini ithal ediyoruz.
Bu şartlarda Türkiye gibi bir ülke saman ithal ediyorsa bu iktidarın beceriksizliği, vatandaşın da hakkından vazgeçmişliğinin, yokluğa razı olmuşluğunun göstergesidir.
Ama bu tablo, iktidar tarafından tozpembe gözüküyor. Veya mutlu azınlığı milletin tamamı olarak görüyorlar. Ya da çok iyi resim eğitimi almış olmalılar ki, hayal dünyasında çizdikleri tabloları hayranlıkla anlatıyorlar.
Nasıl yani, derseniz! Sayın Başbakan geçenlerde halkın önünde bir konuşma yapıtı;
Ekonomimiz % 5 büyümüş.
Artı bu büyüme son çeyrekte yüzde 7'yi bulabilir. Böylece Avrupa'nın iki katı büyüyormuşuz.
Satın alma gücüne göre dünyanın en büyük 13. ekonomisiymişiz.
Bu 13'cülük Avrupa'da altıncı sıradan, beşinciliğe yükselmiş.
Havacılıkta dünyanın en büyük 11. ülkesi olmuşuz.
Alt yapı ve yol klasmanında 13. sıraya yükselmişiz?
2023'te de dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girecekmişiz.
Sevgili okurlar, sizleri düşünmeye ve sorgulamaya davet ediyorum. Ekonominin bu kadar muhteşem bir tablo arz ettiği bir ülkede üretici malının para etmediğinden, vatandaş hem parasızlıktan, hem de fiyatların yüksekliğinden şikâyetçi olur mu?
İnsanlar bağlarını yakar mı? Tarlalarını satar mı? Yurt dışından buğday, arpa, mercimek, hayvan, saman vs. 136 çeşit tarım ürünü ithal eder mi?
Ekonomisi, bu kadar güçlü olan ülkede hırsızlık, arsızlık bu kadar yaygınlaşır mı?
Milli Eğitim Bakanı, 'elmastan kıymetli eğitim sistemimiz var' diyor, Başbakanımız, 'ekonomimiz uçuyor' diyor.
Yoksa hükümet, vatandaşa mehteri mi veriyor?
Bakıyorsun bahçeler bereketli. İç ve dış pazar da var. Bu üzüm üreticileri kafayı mı yedi ki bahçelerini söküyor? Hayır. Üzüm, harcı borcunu kurtarmıyor, devlet de sahip çıkmıyor.
Aynı tablo fındık ve kayısıda da yaşanıyor. Fındık üretiminde dünya birincisi, kayısıda da dünyanın en önde gelen üretici ülkelerindeniz. Ama fındıkçı ağlıyor, kayısıcı hem ağlıyor, hem de ağaçlarını kesiyor.
Fındık ve kayısı pazarı mı yok? Var. Artı üzümde olduğu gibi vatandaş bu ürünlerin pahalılığından şikâyetçi? Oysa üzümde olduğu gibi üretici de fiyat ucuzluğundan, malın para etmemesinden şikâyetçi. Harcı borcunu kurtarmıyor, diyor.
Aynı tablo zeytinde de var, pamukta da var, domateste de var. Kısaca tarım ürünlerinin hemen hemen tamamında var.
Şimdi bir soru soracağım! Bir ülke neden saman ithal eder? (Geçen ay hükümet, Bulgaristan ile 9 bin ton saman anlaşması imzaladı. 4 bin tonu İzmir limanına geldi.)
A- O ülkede buğday, arpa, pirinç, yulaf gibi baklagiller yetişmiyordur?
B- Bu baklagillerin ekim alanları az olduğu için piyasa talebini karşılamıyordur?
C- Ülkede hayvancılık o derece ilerlemiştir ki, talebi karşılayacak ürün bulunmamaktadır.
Bizim ülkemizde buğday, arpa, pirinç, yulaf yani her çeşit baklagil hem de en kaliteli cinsinden yetişmekte.
Bizim ülkemizde tarım alanları sadece ülkemizin değil Avrupa ve Ortadoğu coğrafyasının ihtiyaçlarını karşılayabilecek büyüklük ve verimliliğe sahip.
Artı ülkemizde hayvancılık filan gelişmiş de değil. Okyanus ötesinden canlı hayvan getiriyor, kâfirlerin kestiği hayvanların etlerini ithal ediyoruz.
Bu şartlarda Türkiye gibi bir ülke saman ithal ediyorsa bu iktidarın beceriksizliği, vatandaşın da hakkından vazgeçmişliğinin, yokluğa razı olmuşluğunun göstergesidir.
Ama bu tablo, iktidar tarafından tozpembe gözüküyor. Veya mutlu azınlığı milletin tamamı olarak görüyorlar. Ya da çok iyi resim eğitimi almış olmalılar ki, hayal dünyasında çizdikleri tabloları hayranlıkla anlatıyorlar.
Nasıl yani, derseniz! Sayın Başbakan geçenlerde halkın önünde bir konuşma yapıtı;
Ekonomimiz % 5 büyümüş.
Artı bu büyüme son çeyrekte yüzde 7'yi bulabilir. Böylece Avrupa'nın iki katı büyüyormuşuz.
Satın alma gücüne göre dünyanın en büyük 13. ekonomisiymişiz.
Bu 13'cülük Avrupa'da altıncı sıradan, beşinciliğe yükselmiş.
Havacılıkta dünyanın en büyük 11. ülkesi olmuşuz.
Alt yapı ve yol klasmanında 13. sıraya yükselmişiz?
2023'te de dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girecekmişiz.
Sevgili okurlar, sizleri düşünmeye ve sorgulamaya davet ediyorum. Ekonominin bu kadar muhteşem bir tablo arz ettiği bir ülkede üretici malının para etmediğinden, vatandaş hem parasızlıktan, hem de fiyatların yüksekliğinden şikâyetçi olur mu?
İnsanlar bağlarını yakar mı? Tarlalarını satar mı? Yurt dışından buğday, arpa, mercimek, hayvan, saman vs. 136 çeşit tarım ürünü ithal eder mi?
Ekonomisi, bu kadar güçlü olan ülkede hırsızlık, arsızlık bu kadar yaygınlaşır mı?
Milli Eğitim Bakanı, 'elmastan kıymetli eğitim sistemimiz var' diyor, Başbakanımız, 'ekonomimiz uçuyor' diyor.
Yoksa hükümet, vatandaşa mehteri mi veriyor?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025