Yüz binlerce gencimizi ilgilendiren "bedelli askerlik" konusunda sona yaklaşıldı. Yaş sınırının 30 ve bedelinin de 25 bin lira olması kesinleşmiş gibi gözüküyor. "Bedelli askerlik" gündeminin yanında bir de "vicdani red" meselesi var. Para ile askerliğini 21 gün gibi kısa bir sürede tamamlamak kadar "askerlik yapmak istemiyorum" diyenlere de bir düzenleme yolda. Milli Savunma Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı'nın çalışmaları ile "vicdani red" de bir noktaya getirildi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararları gereğince Aralık ayına kadar neticelenmesi gerekiyor. Türkiye de askerlik yapmayanlara verilen bir hapis cezası var. Kişi bu cezayı çektikten sonra tekrar "ben askerlik yapmak istemiyorum" derse yine hapis cezası söz konusu. AİHM kararı işte bu noktada devreye giriyor. Aynı suç ile ilgili olarak kişiye ikinci bir ceza verilmesine karşı çıkıyor. Yani karar direkt olarak Türkiye'deki askerlik isteğe bağlı olsun şeklinde bir talep içermiyor. Konuyu bu çerçeveden değerlendirdiğimizde, bazılarının milletin vicdanında yer alan vatan savunması şuurunu yok etmeye çalıştığı, askerlik fikrini silmeye uğraştığını düşünüyoruz. Türk milleti için, Peygamber Ocağı olarak kabul edilen asker ocağı, vatan için can verme şuurunu kazandırırdı ki, bu sayede sınır boylarında Mehmetçikler cansiperane vatan topraklarını korurlardı. Birlik ve beraberliğin muhafızlığını yaparlardı. Müslüman Türkün teminatı onlardı. Bugünse milletimiz "Bismillah "diyerek kilise kurdelesinin açıldığı günleri gördü. Domuz etinin serbest bırakıldığı kanunlar hayata geçirildi. Ülke genelinde 40 bini aşkın kilise evinin açıldığına şahit oldu. Bunlar yaşanırken, neden Müslüman kimliğini muhafaza için canını ortaya koysun ki? Mehmetçik, eğitim yaparken "her şey vatan için" diye bağırır. Türkiye, özellikle son yıllarda ciddi rakamlarda şehit vermiştir. Ancak şehitlere "kelle" diyen bir irade söz konusudur. Bugün ülke, "Yeni Anayasa" hayata geçerse federatif yapıya kavuşacaktır. Yani her şeyini feda ettiği bütün bir vatan parçası kalmayacak. Bakanlarımızdan Ermenilerle iyi ilişkiler kurmaktan bahsedenler var. Bölücü başı ile üst düzey görüşmeler, masa başı anlaşmalar yapılırken neden askerlik yapılsın ki? Yani gelinen noktada "Müslüman Türk"ü Müslüman Türk yapan değerleri yok edilmiş durumdadır. Milli hassasiyetleri uyuşturulmuştur. Yapılması gereken önce ortadan kaldırılan bu değerleri tekrar hayata geçirmek, korumaktır. "Yoksa akıllara "vicdani red" düzenlemesini yaparken, bedelliden bahsetmek, askerlik kurumunu ayakta tutmak özellikle şehit ve asker aileleri için milleti oyalama taktiği midir?" diye bir soru getirmektedir. Bütün değerleri gasp edilmiş bir ülkenin askerlik kurumuna ne ihtiyacı olabilir ki? Bizi hayretlere düşüren siyasetin akıl almaz yanlışlarının yanında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bir tek kelime dahi itirazda bulunmamasıdır. Askerlik kurumunun yitirilmesine, vicdanlardan bu düşüncenin silinmesine ordunun tavrı bu mu olacaktır?
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023