Yapılan araştırmalar Türkiye’de gençliğe yeterli önemin verilmediğini göstermektedir.
Gazetemizde de yayınlanan çalışma, OECD tarafından hazırlanan bir rapora dayanıyor. Önemine binaen sonuçları tekrar hatırlatalım.
“Bir Bakışta Eğitim 2011” raporuna göre, Türkiye OECD ülkeleri içinde gençlerini eğitimden dışlayan ülkeler arasında birinci oldu. Türkiye’de 15-19 yaş grubundaki gençlerin yüzde 43.7’si eğitimden dışlanmış durumda… Yani neredeyse yarısı…
İkinci sırada yüzde 39’la Meksika, üçüncü sırada ise yüzde 31 ile İsrail var.
OECD ortalaması yüzde 15.6, AB ortalaması ise yüzde 11.4…
Peki Türkiye’de bu gençler okumuyor da ne yapıyor? Sadece yüzde 34’ü çalışıyor, yüzde 14’ü işsiz, yüzde 52’si ise işgücüne dahil değil. Yani eğitimden dışlanan gençlerin yüzde 66’sı tamamen atıl vaziyette, hiçbir şeyle meşgul olmuyor.
Türkiye’deki eğitim sisteminin yetersizliğini her fırsatta dile getiriyoruz.
Ezbere dayalı, pratikten tamamen uzak, neticeye götürmeyen, öğretmeden ve de eğitmeden sınamaya dayalı bir eğitim sistemi...
Eğitimde hangi tarafından tutarsanız tutun yanlış bir gidişat olmasına rağmen, gençlerimizin yarısını bu noksan eğitimden bile mahrum bırakıyoruz.
Halbuki gençlik ülkelerin ve milletlerin geleceğidir. Gençliğine yatırım yapmayan, onlara gerçek bir eğitim vermeyen milletler emin olun ki gelecekten umudu olmayan ve de geleceği olmayan milletlerdir.
Gençliğini dışlayan bir Türkiye’nin siyasi iradesi gelecek için ne planlamaktadır?
Yoksa batılı emperyalistlerin küresel oyunlarına şimdiden mağlup olduk da ülke Irak gibi, Afganistan gibi olmaya mı hazırlanmaktadır?
Ülkesi adına düşünen bir gençlik ülkesini ayakta tutar. Ülkesinden istifade etmeyen, eğitiminden faydalanmayan atıl bir duruma sürüklenmiş gençlik ise sıra ülkesi için iş yapmaya geldiğinde kılını dahi kıpırdatmayacaktır.
Gençliğine hizmet ettiğin, ona kendinden bir şey verdiğin nispette ona sahipsin.
Ona milli değerlerini vereceksin, ona manevi değerlerini vereceksin, onun karnını duyuracak, sırtını giydireceksin, ona iş bulacak, hayırlı bir yuva kurması için gerekli gayreti göstereceksin. İşte o zaman o gençlik “bu vatan bizimdir bizim kalacak” der, onu korumak için canı da dahil her türlü bedeli öder ve gittiği her ortamda milletini, ülkesini temsil eder.
Yoksa durgun havalarda senin yanındaymış gibi görünen gençlik ilk fırtınada sağa sola savrulacaktır.
Bugün haber bültenlerini, gazetelerin 3. sayfalarını birçok suçu işlemiş gençler doldurmaktadır. Gençlik atıl kaldığı zaman başka bir neticenin çıkması mümkün değildir.
Gençlik hayırla meşgul olacak ki, şerden uzak kalabilsin. Esasen bu ölçü sadece gençler için değil, bütün insanlar için geçerlidir ama dinamizmin zirve çağında olan gençlik için ayrıca bir öneme sahiptir.
Eğer gerçekten gençliğimize sahip çıkmak istiyorsak, “Sosyal Devlet Milli Devlet” tezini kendisine düstur edinmiş olan Bağımsız Türkiye Partisi’nin programına bakmak zorundayız.
Bu programda, gençliğin bırakın lise çağlarındayken bile yüzde 44’ünün atıl kalmasını, üniversite çağlarındayken bile “sınavsız üniversite” modeliyle yüzde yüze yakını eğitim çatısı altında bulunabilecek imkanı bulacaktır.
Üretime sıfır faizli devlet desteği ile müteşebbis olan her genç kendi işini bulabilecek, oluşan geniş pazar imkanları sebebiyle hiçbir genç işsiz kalmayacaktır.
Gençliğe, milli ve manevi değerlerimizden yola çıkarak bir Türk kimliği kazandırmak ise milli eğitimin temel hedefi olacaktır.
Gazetemizde de yayınlanan çalışma, OECD tarafından hazırlanan bir rapora dayanıyor. Önemine binaen sonuçları tekrar hatırlatalım.
“Bir Bakışta Eğitim 2011” raporuna göre, Türkiye OECD ülkeleri içinde gençlerini eğitimden dışlayan ülkeler arasında birinci oldu. Türkiye’de 15-19 yaş grubundaki gençlerin yüzde 43.7’si eğitimden dışlanmış durumda… Yani neredeyse yarısı…
İkinci sırada yüzde 39’la Meksika, üçüncü sırada ise yüzde 31 ile İsrail var.
OECD ortalaması yüzde 15.6, AB ortalaması ise yüzde 11.4…
Peki Türkiye’de bu gençler okumuyor da ne yapıyor? Sadece yüzde 34’ü çalışıyor, yüzde 14’ü işsiz, yüzde 52’si ise işgücüne dahil değil. Yani eğitimden dışlanan gençlerin yüzde 66’sı tamamen atıl vaziyette, hiçbir şeyle meşgul olmuyor.
Türkiye’deki eğitim sisteminin yetersizliğini her fırsatta dile getiriyoruz.
Ezbere dayalı, pratikten tamamen uzak, neticeye götürmeyen, öğretmeden ve de eğitmeden sınamaya dayalı bir eğitim sistemi...
Eğitimde hangi tarafından tutarsanız tutun yanlış bir gidişat olmasına rağmen, gençlerimizin yarısını bu noksan eğitimden bile mahrum bırakıyoruz.
Halbuki gençlik ülkelerin ve milletlerin geleceğidir. Gençliğine yatırım yapmayan, onlara gerçek bir eğitim vermeyen milletler emin olun ki gelecekten umudu olmayan ve de geleceği olmayan milletlerdir.
Gençliğini dışlayan bir Türkiye’nin siyasi iradesi gelecek için ne planlamaktadır?
Yoksa batılı emperyalistlerin küresel oyunlarına şimdiden mağlup olduk da ülke Irak gibi, Afganistan gibi olmaya mı hazırlanmaktadır?
Ülkesi adına düşünen bir gençlik ülkesini ayakta tutar. Ülkesinden istifade etmeyen, eğitiminden faydalanmayan atıl bir duruma sürüklenmiş gençlik ise sıra ülkesi için iş yapmaya geldiğinde kılını dahi kıpırdatmayacaktır.
Gençliğine hizmet ettiğin, ona kendinden bir şey verdiğin nispette ona sahipsin.
Ona milli değerlerini vereceksin, ona manevi değerlerini vereceksin, onun karnını duyuracak, sırtını giydireceksin, ona iş bulacak, hayırlı bir yuva kurması için gerekli gayreti göstereceksin. İşte o zaman o gençlik “bu vatan bizimdir bizim kalacak” der, onu korumak için canı da dahil her türlü bedeli öder ve gittiği her ortamda milletini, ülkesini temsil eder.
Yoksa durgun havalarda senin yanındaymış gibi görünen gençlik ilk fırtınada sağa sola savrulacaktır.
Bugün haber bültenlerini, gazetelerin 3. sayfalarını birçok suçu işlemiş gençler doldurmaktadır. Gençlik atıl kaldığı zaman başka bir neticenin çıkması mümkün değildir.
Gençlik hayırla meşgul olacak ki, şerden uzak kalabilsin. Esasen bu ölçü sadece gençler için değil, bütün insanlar için geçerlidir ama dinamizmin zirve çağında olan gençlik için ayrıca bir öneme sahiptir.
Eğer gerçekten gençliğimize sahip çıkmak istiyorsak, “Sosyal Devlet Milli Devlet” tezini kendisine düstur edinmiş olan Bağımsız Türkiye Partisi’nin programına bakmak zorundayız.
Bu programda, gençliğin bırakın lise çağlarındayken bile yüzde 44’ünün atıl kalmasını, üniversite çağlarındayken bile “sınavsız üniversite” modeliyle yüzde yüze yakını eğitim çatısı altında bulunabilecek imkanı bulacaktır.
Üretime sıfır faizli devlet desteği ile müteşebbis olan her genç kendi işini bulabilecek, oluşan geniş pazar imkanları sebebiyle hiçbir genç işsiz kalmayacaktır.
Gençliğe, milli ve manevi değerlerimizden yola çıkarak bir Türk kimliği kazandırmak ise milli eğitimin temel hedefi olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025