Terör örgütünün elebaşlarından hemen hemen her gün gelen tehditkâr açıklamalarda hükümete Ekim'e kadar süre verildiği belirtiliyor.Ekim'e kadar PKK'nın beklediği adımları atmazsa hükümet ne olacak?Çekildiği iddia edilen teröristler geri dönecekmiş.Süreç tıkanacakmış.Öcalan "ben yokum" diyecekmiş.Ve elbette kan gövdeyi götürecekmiş.Bu tehditlerle yönlendirilen hükümet, Eylül ayı içerisinde TBMM'yi erken açarak sözde demokratikleşme paketini yasalaştırmayı planlıyor. PKK'nın taleplerinin yasalaşması anlamına gelen demokratikleşme paketi daha şimdiden tepkilerin odağına yerleşmiş durumda.Sözde demokratikleşme paketi ne getirecek?1- Etnik dillerde kamu hizmetinin yaygınlaştırılacak.2- Terör örgütünün yönetim kadrosu içerisinde bulunmayan ve şiddete bulaşmamış olanlar, terör örgütü üyesi olarak yargılanmayacaklar.3- İl ve ilçe isimlerine etnik isim verilebilecek. Yukarıdaki gibi düzenlemeler içeren sözde demokratikleşme paketi olduğu gibi vatandaşların önüne gelse bunun izahını yapamayacağını bilen hükümet, şeytanı bile şaşırtacak bir manevrayla bu süreci atlatmayı planlıyor.Buna göre hükümet, başörtüsü konusunu sözde demokratikleşme paketine dahil ederek teröristlere imkan sağlayan ve bölücü talepleri yerine getirecek yasal düzenlemeleri eleştirenlere "başörtüsü karşıtı" yaftası yapıştıracak.Birçoğu iktidar güdümündeki medya organlarından bir taraftan bu propaganda yapılırken öte yandan başörtüsü konusunda hassas olan mütedeyyin kesimin tartışmalı yasal düzenlemelere otomatikman desteği sağlanmış olacak.Bölücülere ve terör örgütü militanlarının talepleri yerine getirilirken yapılacak eleştirileri başörtüsü üzerinden geri püskürtmeye çalışacak hükümetin niyetinin başörtüsü sorununun çözümü değil, sözde demokrasi paketini başörtüsü ambalajlı bir şekilde millete kabul ettirmek olduğu anlaşılıyor.Yıllardır başörtüsü konusunda mağdur olan vatandaşlarımız ise Türkiye'nin birliğini dinamitleyecek söz konusu düzenlemelere başörtüsü özgür olacak düşüncesiyle suskun kalacak.Konuyu gündeme taşıyan Kamu-Sen Başkanı İsmail Koncuk, "Başörtüsünü, ayrı ve müstakil bir şekilde yasa tasarısı haline getirin. Kamuda başörtülü çalışabilmenin önünü açacak teklifi getirin TBMM'ye görelim kim samimi kim riyakâr" diyor. Bu taleplere hükümetin işine gelmediği için cevap verileceğini hiç sanmıyorum.Terör örgütüne müzakere masasında ne sözler verdiğini bilmediğimiz hükümet, verdiği sözleri yerine getirirken işi şansa bırakmamak için tek başına Meclis'e getirilerek kolayca çözülebilecek olan başörtüsü meselesini demokratikleşme paketine dahil ederek, yetiştiği ekolün adeti olan başörtüsü istismarında yeni bir çığır açmış oluyor.Mevcut hükümetin içinden çıktığı sözde "Milli Görüş" ekolü, başörtüsünü hükümette kalmak ve oy sağlamak için istismar ederdi. Hükümet ise iktidara Washington icazetli geldiği için başörtüsünü PKK'yla yaptığı müzakerelerde verdiği sözleri yerine getirirken bu ağır tavizleri millete hazmettirmek için istismar ediyor.Aradaki tek fark bu?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024