Esas büyük sorun Türk sorunudur
Aslında Kürt sorunu demeden önce eğer bir sorun varsa ve bu sorunu belirli kimselere endekslemek gerekirse o zaman "Türk sorunu var" demek daha doğru olur. Çünkü adı Türkiye olan bu ülkenin içinde Anayasada eşit haklar tanınan Türk vatandaşları yaşamaktadır. Türkiye'deki sorunları etnik kökene bağlayarak çözmeye kalkışırsak o zaman ilerde Laz-Çerkez-Abaza ve daha nice yeniden icat edilen sorunlarla karşı karşıya kalma ihtimalimiz vardır. Bunlar Türkiye'mizin içinde icat edilmezse AB ve gerekirse ABD veya Hıristiyan diğer alemlerde oluşturulur ve ortamıza salıverilir!
PKK sorunu da öyle olmadı mı?
O surunu AB icat edip palazlandırıp besleyip ve yetiştirip aramıza salmadı mı?
Aslında Türklerin kendilerine eskilerden beri rutin halinde olan bakış açısının değişmesi ve yabancılaşması da söz konusu olmaktadır. Kendi köklerinden uzaklaşması, kendi tarihi geçmişine yeterince önem vermemesi, kendi kökleri olan Osmanlı'yı uzun zamanlardan beri kötüleme kampanyasını sürdürmesi, kendi özünü oluşturan Türklükle ilgili konuları bir tarafa bırakıp modernizasyon ve değişim adına kendilerine yabancı olan unsurları sahte batı yaşam formüllerini benimsemesi esas sorun olmaktadır.
Biz Türkler kendi dışımızdakilere azami şekilde dikkatli davranıp ve önem veririz, ancak kendimize dönük işlemlerde oldukça dikkatsiz ve yetersiz oluruz. Hatta son iki yüz yıldan beri Osmanlı zamanından bu yana, aşılanan aşağılık duygusu bazı kimselerde hala devam etmekte ve Türklükle ilgili her şey bir tarafa bırakılarak Batılılaşma hastalığı ve tutsaklığın içine girmiş ve oraya hapsedilmiş bulunulmaktadır.
İşte şimdi bizde olan esas sorun bu hastalığımızı tedavi etmek, Atatürk'ün yolunda olmak ve kendimize güvenmek, kendi milletimize, kendi ordumuza, kendi insanlarımıza, kendi gençlerimize, kendi yer altı ve yer üstü zenginliğimize, kendi tarihimize, kültürümüze ve kendi geleceğimize güvenerek, onlara dayanarak geleceğimize bakmak ve o şekilde ilerlemek gerekmektedir.
Tolon Paşa'nın konuşması
Birinci Ordu Komutanlığı görevini Orgeneral İlker Başbuğ'a devreden Orgeneral Hurşit Tolon, "Cumhuriyeti, ülke bütünlüğünü, cehennemler de kudursa, başka tür cumhuriyet sevdalıları da türese, onu sonsuza dek yaşatmaya kesin kararlı bir ordu teslim ediyorum" dedi. Selimiye Kışlası'ndaki törende, görev süresince yurdun dört bir yanından gelen gençlerin yetiştirilmesine önem verildiğini belirten Tolon, konuşmasında kimi zaman duygulandı.
Küreselleşme ve KKTC'ye yönelik vurgulamaları
Silahlı Kuvvetler'den ayrılmanın kolay olmadığını söyleyen Tolon, özetle şunları kaydetti: "Küreselleşme dejenerasyonunda benliğini yitirmemiş, çağdaşlaşma ve kalkınmanın gelişimi için yabancı kaynaklı reçetelere ihtiyaç duymayan, Ata yadigârı topraklarda yıllarca çekilen nice acıdan, kaybedilen masum canlardan, verilen şehitlerden sonra Türk varlığını yok etmek için giriştikleri katliam planlarına uluslararası anlaşmaların verdiği çok açık hakla mâni olarak, soydaşlarımızın bekasının, can ve mal güvenliğinin, huzur ve refahın sağlandığı KKTC'de eşit haklara ve siyasal eşitliğe sahip iki kesimli, Türkiye'nin güvenlik garantisiyle adil ve kalıcı bir barış sağlanmadıkça Mehmetçik'in çekilmeyeceğine inanan bir ordu teslim ediyorum."
Tolon teslim ettiği ordunun, 'Aydınlıklar', kerameti kendinden menkul, aydınlattıkları çevrenin de kaç lüks olduğu bilinmeyen bir grubun bazı yandaşlarıyla birlikte, kurulurken ulus devlet formu üzerine inşa edilen Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter yapısını bozmaya yönelik girişimlerini" nefretle kınadığını da belirtti.
Aslında Kürt sorunu demeden önce eğer bir sorun varsa ve bu sorunu belirli kimselere endekslemek gerekirse o zaman "Türk sorunu var" demek daha doğru olur. Çünkü adı Türkiye olan bu ülkenin içinde Anayasada eşit haklar tanınan Türk vatandaşları yaşamaktadır. Türkiye'deki sorunları etnik kökene bağlayarak çözmeye kalkışırsak o zaman ilerde Laz-Çerkez-Abaza ve daha nice yeniden icat edilen sorunlarla karşı karşıya kalma ihtimalimiz vardır. Bunlar Türkiye'mizin içinde icat edilmezse AB ve gerekirse ABD veya Hıristiyan diğer alemlerde oluşturulur ve ortamıza salıverilir!
PKK sorunu da öyle olmadı mı?
O surunu AB icat edip palazlandırıp besleyip ve yetiştirip aramıza salmadı mı?
Aslında Türklerin kendilerine eskilerden beri rutin halinde olan bakış açısının değişmesi ve yabancılaşması da söz konusu olmaktadır. Kendi köklerinden uzaklaşması, kendi tarihi geçmişine yeterince önem vermemesi, kendi kökleri olan Osmanlı'yı uzun zamanlardan beri kötüleme kampanyasını sürdürmesi, kendi özünü oluşturan Türklükle ilgili konuları bir tarafa bırakıp modernizasyon ve değişim adına kendilerine yabancı olan unsurları sahte batı yaşam formüllerini benimsemesi esas sorun olmaktadır.
Biz Türkler kendi dışımızdakilere azami şekilde dikkatli davranıp ve önem veririz, ancak kendimize dönük işlemlerde oldukça dikkatsiz ve yetersiz oluruz. Hatta son iki yüz yıldan beri Osmanlı zamanından bu yana, aşılanan aşağılık duygusu bazı kimselerde hala devam etmekte ve Türklükle ilgili her şey bir tarafa bırakılarak Batılılaşma hastalığı ve tutsaklığın içine girmiş ve oraya hapsedilmiş bulunulmaktadır.
İşte şimdi bizde olan esas sorun bu hastalığımızı tedavi etmek, Atatürk'ün yolunda olmak ve kendimize güvenmek, kendi milletimize, kendi ordumuza, kendi insanlarımıza, kendi gençlerimize, kendi yer altı ve yer üstü zenginliğimize, kendi tarihimize, kültürümüze ve kendi geleceğimize güvenerek, onlara dayanarak geleceğimize bakmak ve o şekilde ilerlemek gerekmektedir.
Tolon Paşa'nın konuşması
Birinci Ordu Komutanlığı görevini Orgeneral İlker Başbuğ'a devreden Orgeneral Hurşit Tolon, "Cumhuriyeti, ülke bütünlüğünü, cehennemler de kudursa, başka tür cumhuriyet sevdalıları da türese, onu sonsuza dek yaşatmaya kesin kararlı bir ordu teslim ediyorum" dedi. Selimiye Kışlası'ndaki törende, görev süresince yurdun dört bir yanından gelen gençlerin yetiştirilmesine önem verildiğini belirten Tolon, konuşmasında kimi zaman duygulandı.
Küreselleşme ve KKTC'ye yönelik vurgulamaları
Silahlı Kuvvetler'den ayrılmanın kolay olmadığını söyleyen Tolon, özetle şunları kaydetti: "Küreselleşme dejenerasyonunda benliğini yitirmemiş, çağdaşlaşma ve kalkınmanın gelişimi için yabancı kaynaklı reçetelere ihtiyaç duymayan, Ata yadigârı topraklarda yıllarca çekilen nice acıdan, kaybedilen masum canlardan, verilen şehitlerden sonra Türk varlığını yok etmek için giriştikleri katliam planlarına uluslararası anlaşmaların verdiği çok açık hakla mâni olarak, soydaşlarımızın bekasının, can ve mal güvenliğinin, huzur ve refahın sağlandığı KKTC'de eşit haklara ve siyasal eşitliğe sahip iki kesimli, Türkiye'nin güvenlik garantisiyle adil ve kalıcı bir barış sağlanmadıkça Mehmetçik'in çekilmeyeceğine inanan bir ordu teslim ediyorum."
Tolon teslim ettiği ordunun, 'Aydınlıklar', kerameti kendinden menkul, aydınlattıkları çevrenin de kaç lüks olduğu bilinmeyen bir grubun bazı yandaşlarıyla birlikte, kurulurken ulus devlet formu üzerine inşa edilen Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter yapısını bozmaya yönelik girişimlerini" nefretle kınadığını da belirtti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006