Tebliğ ettim mi? Şahit ol Ya Rab!

Hepimizin bildiği gibi Peygamberlerin en büyük görevi gönderilmiş oldukları topluluklara Allah-ü Teâlâ'nın dinini tebliğ etmektir.

Peygamber (s.a.a.) Efendimize de, Tebliğ ile alakalı birçok ayeti kerimeler nazil olmuştur. Bunlardan biri de Maide Sûresi 67. ayeti kerimede inzal olunan; "Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O'nun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun…" emri ilahisidir.

İmam Suyuti, Durul Mensur adlı tefsirinde, Maide Sûresi'nin 67. ayeti kerimesini tefsir ederken (Arapça Darül İhya-i Tira-sil Arab Beyrut 2001 baskısı cilt: 3 sayfa: 109) Hz. İmam Ali (r.a.) hilafetinden ve Gadir-i Hum'dan bahseder.  

Veda haccındaki vakfe ve hutbe zilhiccenin dokuzunda, Gadir-i Hum günü de zilhiccenin on sekizinde olduğuna göre, ne eksik kalmış ki, Efendimize (s.a.a.) bu ayet-i kerime nazil olmuştur.    

İmam Suyuti eserinde; "İbn Ebi Hatim, İbn Merduye ve İbn Asakir'in bildirdiğine göre, Ebu Said el-Hudri, "Ey Peygamber, Rabbinden Sana indirileni tebliğ et…" ayet-i kerimesi, Gadir-i Hum günü İmam Ali (a.s.) hakkında inzal olunduğunu yazmıştır. 

Bizler veda haccında Efendimizin (s.a.a.) ashabına "Ey insanlar, ben size dininizi tebliğ ettim mi?" diye sorduğunu ve bunun cevabında da, orada bulunan herkesin istisnasız "evet" dediklerini biliyoruz.

Pekâlâ, acaba aynı sorunun Efendimiz (s.a.a.) tarafından Gadir-i Hum gününde orada bulunanlara sorulduğunu biliyor muyuz?

İmam Nesai'nin Süneninin, 7. cilt, 21. bölüm, "Ali bin Ebu Talip'in dostluğundan sevinilmesi, düşmanlığından sakınılması" babında, 443. sayfasında, 8427. Nolu hadis-i şerif şöyledir: Bize Yakup ibn ü Cafer bin ebi Kesir o da Muhacir bin Mismardan rivayet etti; O da dedi ki; Sait'in kızı Ayşe bana babası Sait'ten haber verdi; Sait şöyle söyledi;

Bizler Mekke yolunda Peygamber (s.a.a.) ile beraberdik. Gadir-i Hum'a ulaştığımızda, insanlar durduruldular, geri kalanları ileri, ileri gidenleri de geri döndürüldü, Peygamber'e (s.a.a.) doğru toplandılar.

Peygamber (s.a.a.) insanlara şöyle dedi; "Ey insanlar, ben size tebliğ ettim mi?", insanlar "evet" dediler.

Peygamber Efendimiz (s.a.a.) "Allah'ım şahit ol" dedi. Bu söylediklerini üç defa tekrar etti.

Sonra Peygamber Efendimiz (s.a.a.) "Ey insanlar, sizin veliniz kimdir?" diye söyledi. İnsanlar da; "Allah ve Resulü'dür" dediler (üç defa). Sonra Ali'nin (a.s.) elini tuttu ve kaldırdı. Sonra şöyle buyurdu;

"Allah ve Resulü kimin velisi ise, Bu da onların velisidir. Allah'ım O'na dost olana dost ol, düşman olana düşman ol." 

Başka bir eserle bu konuya devam edelim;

Tarihu Bağdat adlı eserin 9. cildinin 221 ve 222. sayfalarında 4345 numaralı hadis-i şerifte şöyle yazmaktadır: 

Peygamber Efendimiz (s.a.a.) buyurdular ki; "Ben kimin Mevlası isem Ali de onun Mevlasıdır." Orada bulunan Ömer bin Hattab; 'Tebrikler, Tebrikler, Ebi Talip'in oğlu, bütün erkek ve kadın Müslümanların velisi oldun dedi.'

Allah-ü Teâlâ da, orada; "Bugün size, dininizi kemale erdirdim, nimetimi üzerinize tamamladım ve size din olarak İslâm'ı verip, ondan razı oldum…" Maide Sûresi 3. ayetini inzal buyurdu.

Maide Sûresi 67. ayet-i kerime ile Tebliğ olunması istenen, İmam Ali'nin (a.s.) Hilafeti, İmameti, Vasiliği ve Mevlalığıdır; Gadir-i Hum'da Efendimiz (s.a.a.) ümmetin şahitliği ile İmam Ali'nin (a.s) hilafetini ilan ederek, Tebliğ görevini bitirmiştir. Gadir-i Hum'da, Kur'an-ı Kerim'in en son ayeti Maide Sûresi 3. ayeti nazil olmuştur. Dinin kemale ermesi, İmam Ali'nin (a.s) Hilafetini Tebliğ ile olmuştur. 

Bizlere bu önemli bilgileri öğreten, kıymetli üstadımız Prof. Dr. Haydar Baş Bey'i rahmet, minnet ve özlemle yâd eder, bizleri dünyada O'nunla beraber olma şerefine nail ettiği gibi, Ahirette de bir ve beraber olma saadetine nail eylemesini Rabbimizden niyaz ederiz.